IŞIN ELİÇİN
“O fotoğrafı retweet’lemeden önce çok düşündüm. Popüler bir Türk sahilinde yüzükoyun yatan cansız bir küçük çocuk bedeni; bir kaçakçı teknesiyle Avrupa’da güvenliğe ulaşmaya çalışırken ölen Suriyeliden biri. Aksine, artan tepkiler karşısında Avrupa’nın lütfettiği azıcık karşılığın son kurbanları olmuşlardı. Beni en çok sarsan, ebeveynlerinin o sabah tehlikeli bir yolculuğa hazırlanırken mutlaka sevgiyle giydirdikleri belli olan ayağındaki o küçük ayakkabılar oldu. Sabahların en sevdiğim anları çocuklarıma ayakkabılarını giymelerine yardım ettiğim zamanlardır. Her seferinde bir tanesini ters giymeyi başarmaları eğlencemizdir. O fotoğrafa bakarken, kumsalda boğulmuş yatan o çocuğun kendi oğlum olduğunu düşünmekten alıkoyamadım kendimi.”
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Acil Durumlar Direktörü Peter Bouckaert’in yazısından alıntıladım yukarıdaki satırları.
Evet dün sosyal medyadan başlayarak tüm dünyada en çok paylaşılan, en çok konuşulan fotoğraftan bahsediyor Bouckaert. 5 yaşındaki kardeşi Galip’le, annesiyle, babasıyla birlikte bindiği botun batması üzerine ölen 3 yaşındaki Kobanili Aylan El Kurdi’den..
Yürekleri dağlamaktan başka ne işe yarayacak?
Aylan’ın fotoğrafını ben paylaşmamayı seçmiştim.
Bu konuda gazeteci Nurcan Akad’ın gerekçelerini haklı buluyordum çünkü: “İnsanlık, dört yıldır bir umut peşinde son kuruşlarını harcayarak çıktıkları tehlikeli yolculuklarda gemi ambarlarına kilitlenip ölüme terkedilen; tır kasalarında havasızlıktan boğulan, denize dökülen binlerce kadın, çocuk yaşlı genç mültecinin Akdeniz ve Ege’deki trajedisine ancak bir çocuk cesedi kıyıya vurunca ayılabilecekse zaten çoktan kıyıya falan değil, dibe vurmuş demektir.
Bu insanları sınırlarından püskürten; geri göndermeye çalışan hükümetler bu trajediyi bilmiyorlar mı? Kimi zaman bile bile, sırf gelemesinler diye tekneleri, botları batırılmıyor mu? Onların yüreği (aslında siyaseti) minik bir çocuğun kıyıya vuran cesediyle yumuşayabilir mi?
Dört yıldır binlercesini gördüler. Her ay en az 200- 250 sığınmacı bu şekilde hayatını kaybediyor. Göçmenler konusunda hala bir karar alamayan AB komisyonu bu fotoğrafı görünce hemen harekete mi geçecek? Bırakın Suriye’yi, Libya’yı, Balkanlardan gelen göçmenler için yeniden bu ülkelere vize koymayı tartışan Almanya mı insafa gelecek?
O zaman bu dramatik fotoğraf, bu trajediyi zaten üzülerek ama eli kolu bağlı izleyen insanların yüreğini dağlamaktan başka ne işe yarayacak? Fotoğrafı bizim de abonesi olduğumuz DHA servis etti. Biz kullanmadık Zete’de.”
Çoğunun ismi hiç bilinmedi
Oysa üç yıl önce 2012 yılının Eylül ayında şu fotoğrafı paylaşmıştım ben;
Ve ‘Siyasetin boğduğu insanların listesi’ başlıklı, 1993’ten itibaren, Avrupa’daki belli başlı gazetelerde yer almış kaçak göçmen, mülteci, sığınmacı konulu haberlerin içinde geçen ölülerin kaydını tutan bir çalışmayla ilgili yazımda, maalesef bu çocuğunun da listeye eklenecek bir sayı olacağı gerçeğini işaret ederek resimaltına şu satırları yerleştirmiştim: “16.265: Küçük kız kot pantolonun üzerine yeşil bir ceket giymişti. Özenle toplanmış saçlarını muhtemelen annesi örmüştü. O gün, bayram gibi, özel bir gün olmalıydı. Dikkatle seçilmiş giysilerinin anlattığı buydu çünkü: ceketiyle uyumlu yeşil çoraplar, iki yanında koyu mavi yıldızlar bulunan beyaz tenis ayakkabıları… Küçük kız o gün bir teknenin altındaki kilitli bölmede annesi ve diğer 59 kişiyle birlikte ölüme gitti. Suriye Amude’den çıkmışlardı yola, 6 Eylül 2012 tarihinde İzmir açıklarında denizde boğuldular.”
Aradan geçen üç yılda en az 6 bin mülteci daha öldü Avrupa’nın dışlayıcı siyasetinin kurbanları olarak. Onlarca yüzlerce trajik fotoğraf servis edildi. Siyaset değişmedi. Çoğunun ismi hiç bilinemedi. Çatışma ve savaştan, yoksulluktan, yoksunluktan, umuda, varlığa doğru; hayatta kalmak, hayat kurmak için çıktıkları yolculuğun bir aşamasında, meçhul cesetlere dönüşüp kaldılar.
Belki de bu bir başlangıç olur
Yine de bugün bir kez daha düşündüğümde, fotoğrafların paylaşılmasından yana buluyorum kendimi; belki de diyorum Aylan’ın fotoğrafı nihayet siyasete etki edecek bir farkındalık yaratır kamuoylarında ve bu bir başlangıç olur. Çünkü mülteciler hakim düzenin hayattayken de görünmez kıldığı insanlar, hiç değilse ölülerini görünür kılmalıyız…
Kobaneli Aylan’ın fotoğrafı Avrupalı siyasetçileri harekete geçirecek mi? Emin değilim, ama sıradan insanlar dünyanın dört bir yanında mülteciler için bir şeyler yapmayı deniyorlar ellerinden geldiğince. Aşağıdaki linkte Türkiye’den bir genç kadının çağrısını ve neler yapılabileceğine dair önerilerini bulacaksınız: https://facebook.com/zkurmus/posts/10154255728284478