MURAT SEVİNÇ
Bugün 30 Ağustos. Zafer Bayramı. Kıt kaynaklarla kazanılmış büyük bir zafer. Türk’üyle, Kürt’üyle ve diğerleriyle kazanılmış bir zafer.
Zaferin mimarı Mustafa Kemal. 19 Mayıs 1919’dan itibaren, savaş kazanılır ve yeni devlet inşa edilirken yerel ve ulusal ‘kongreler’ toplayan, sürekli ‘meclise’ vurgu yapan, yapılacakları ‘mecliste’ konuşan, tartışan, kabul ettirmeye çalışan Mustafa Kemal. O muhaliflerin 1923’te büyük ölçüde, 1927’te neredeyse tümüyle tasfiye edildiği ‘mecliste’.
‘Ulusal egemenliğin’ kuru bir sözden ibaret kalmadığı, ‘ulusun temsilcilerinin’ ulusun ‘gerçek’ temsilcileri olduklarının bilinciyle hareket ettiği yıllar. Kurtuluş Savaşı’nın en etkileyici yanlarından biriydi, ‘kurullara’ verilen önem. Nedenleri muhtelifti. Yerel kongre iktidarlarının etkisi, işbirliği yapılan Bolşeviklerin ‘şuralar yönetiminin’ katkısı, o dönem çok güçlü olan ‘halkçılık’ düşüncesi vs.
Toprağımızda ‘meclis’ üstünlüğü düşüncesi ve anayasa geleneğimizdeki ‘meclis üstünlüğü’ ilkesi, 1909 anayasa değişikliği ile kabul edildi, 2017 anayasa değişikliğiyle son buldu.
30 Ağustos zaferi kazanıldığında bu toprağın anayasası, 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu idi. Mustafa Kemal ve beraberindekilerin, ona muhalif olanların, vekillerin; tartışarak, çekişerek, uzlaşarak hazırladıkları bir anayasa. Kurtuluş Savaşı anayasası.
Kurduğu sistemin adı, ‘meclis hükümeti’. Yasama ve yürütme yetkileri mecliste, yargı yetkisi mahkemelerde, buna mukabil meclis savaş koşulları gerektirirse o yetkiyi de kullanabiliyor.
Bu kısacık (23 madde ve bir ek madde) anayasanın ’10’uncu’ ve sonrasındaki maddeleri, 1924’te terk edilen ve anayasa tarihimizde bir kez daha sahip olmadığımız bir ‘yerel yönetim’ sistemi kurdu. ‘Vilayet, kaza ve nahiyelerden’ oluşan idari yapıda; en büyük birim olan vilayetler ile halka en yakın birim nahiyelerin, ‘muhtariyeti’ vardı.
Evet, ‘özerkliğe’ sahipler. Mustafa Kemal ve dönemin ‘vekilleri’ tarafından hazırlanıp kabul edilen Kurtuluş Savaşı anayasasında.
Hani bugün HDP’lilerin ve dünyadan haberdar olanların tartıştığı ‘güçlü yerel yönetim’, ‘yerel özerklikler’ gibi konular var ya, işte o konuların vücut bulduğu anayasa. Üstelik bugün tartışılanı kat be kat aşan bir ‘muhtariyet’. Yasalar çerçevesinde, pek çok konu yerel yönetimlere bırakıldı Kurtuluş Savaşı anayasası tarafından.
İşte o muhteşem Kurtuluş Savaşı, ilk Meclis’in eseri. İlk Meclis. Yerel yönetimlere ‘muhtariyet’ tanıyan anayasa, ilk Meclis’in anayasası.
Bugün, değil önermek, tartışmaya kalkıldığında dahi cezaevi tehdidine maruz kalınan, yerel özerklik sistemi. Tarih, 1921. 98 yıl önce. Açın bakın meclis tutanaklarını, vekiller neler tartışmışlar, hangi düzeyde konuşup o kararları nasıl almışlar. 98 yıl önce.
30 Ağustos zaferi, kıt kaynaklarla olağanüstü mücadele veren bir halk, o halkı başarıyla örgütleyen bir liderlik ve nihayetinde meşveretin, ‘meclisin’ eseridir. Kurtuluş Savaşı ve sonrası, ‘meclis üstünlüğü’ ilkesinden ayrı düşünülemez.
Değerli milletvekilleri, muhalif milletvekilleri; bugün Twitter hesaplarınızdan kutladığınız zafer, ‘ulusal egemenliğin’, ‘meclis üstünlüğünün’ zaferidir. “Sizler neyi kutluyorsunuz” diye sormak isterdim doğrusu. Fakat insanların ne zaman neyi ve nasıl kutladıkları, kendilerini ilgilendirir kuşkusuz.
Hal böyleyken, hiç olmazsa 1920’lerin, 1921 Anayasası’nı hazırlayan I. Meclis’in ‘tutanaklarını’ okumanızı, konular nasıl, hangi üslup ve birikimle ve tabii ‘cesaretle’ tartışılmış, parlamento ne demekmiş, milletvekili kimmiş, şöyle bir göz atmanızı dilerim.
Hiç olmazsa… 98 yıl sonra…