Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Sabah gazetesi, Erdoğan rejiminin yarı resmi yayın organı sayılır.
Müteahhit havuzlarıyla devralınan ve şimdi gözde müteahhitlerden birinin üzerinde kalmış görünen bu gazete Damat Bakan’ın kardeşi tarafından yönetiliyor.
Fahrettin Altun Bey kardeşimizin, bütün yandaş medyayı sıkı bir denetim altında tuttuğu, bazen bilmem kaçıncı sayfadaki küçücük bir habere bile takılabildikleri sır değil.
Köşe yazılarının ve sayfaların her akşam baskıdan önce bir yere gönderildiğini, orada kontrol edildiğini ve Saray’ın istemediği yorumların yapılamadığını da duyduklarımdan biliyorum.
İşte böyle bir medya ortamında Sabah gazetesini Ankara’da temsil eden Okan Müderrisoğlu’nun yazdıklarını da düzenli olarak takip etmek öğretici olabiliyor…
…Müderrisoğlu, yukarıda sözünü ettiğim kulislerdeki hareketlenmelere bakarak dün de şunu yazdı:
“Türkiye, vaktinden önce cumhurbaşkanlığı seçimi kulvarına doğru sürüklenmek isteniyor. Bu mücadele biçimi görünürdeki siyasilerden ziyade devlet içindeki aktörler ya da devlete tesir edebilen unsurlar üzerinden sürdürülüyor.”
Buradan anlıyoruz ki parti içinde bir kesime hâkim olan panik ile mücadele başlamış.
İmamoğlu’nun mağdur edilmesinin siyaseten sıkıntı yaratmasından endişe edenler ve başkanlık sistemi dışında da çözüm olabileceğini düşünenlere “dur” deniliyor.
Müderrisoğlu sanki birilerine “sopa” gösteriyor gibi:
“Muhalefetin sivrilttiği siyaset tarzı, onların zannettiklerinden de fazla kaygı üretiyor, karşı tepkisini doğuracak ortamı bile hazırlıyor.”
Buradan anlıyoruz ki “Ankara’da mukim vesayet odağı” rahatsız.
Ve bu rahatsızlığı bir tepki göstermesine de neden olabilir!