Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Yargıtay’ın kararlarına ve içtihatlarına rağmen, düşünce ve basın suçlarından hüküm giyenler, hukukun arkasından dolaşılarak icat edilen gerekçelerle içeride tutulmaya devam ediyorlar. Öyle anlaşılıyor ki yeni düzenleme bu haliyle yasalaştığı taktirde Ahmet Altan, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş gibi isimlerin içeride tutulmalarıyla ilgili gerekçeleri evrensel hukuk normlarıyla izah etmek biraz daha olacak gibi görünüyor.
Maalesef bu tür negatif örnekler, gerek içeride gerekse dış dünyada Türkiye’nin hukuki görünürlüğüne zarar vermektedir. Mesela kimlerin içeriye gireceğinin ve ne kadar içeride kalacağının tayini konusundaki mevcut uygulamaların hukuki kriterler açısından izahında yaşanan sıkıntılar zihinlerde tereddütler oluşturmaktadır.
İşte tam da bu yüzden yeni infaz yasası, insanların zihninde, “Acaba yeni düzenlemeden sadece arkası güçlü olanlar mı yararlanacak?” sorularına yol açmaktadır.