Elvis Presley üzerine seyrettiğim ilk film John Carpenter’ın yönettiği ‘Elvis’ (1979) oldu. Aslında bir TV filmiydi ama aldığı olumlu tepkiler üzerine Avrupa ve başka ülkelerde sinema salonlarında gösterime girmişti. Beyoğlu Emek Sineması’nda seyrettiğim film, Elvis Presley’i mit ve star olmanın ötesinde insan olarak keşfetmeyi hedefleyen bir çaba olarak kaldı aklımda.
‘Romeo + Juliet’ (1996) ve ‘Moulin Rouge!’ (2001) gibi sevdiğim filmlerin yönetmeni Baz Luhrmann’ın ‘Elvis’inde de kuşkusuz böyle bir hedef var. Ama asıl amaç Elvis’i herkese yeniden hatırlatmak, keşfetmek ve onu genç kuşaklara tanıtmak… (…)
Her şey bir yana, Baz Luhrmann’ın Elvis’in sahnede şarkı söyleme tutkusunu çok iyi anlattığını düşünüyorum. Hatta filmini bu tutku üzerine kurduğu dahi söylenebilir.
Montaj ilk sahnelerden itibaren baş döndürücü bir tempoya sahip. Filmin resimleri hızla akıp gitse de özenli görüntü yönetimi her sahnede kendini hissettiriyor.