ECE PİROĞLU
ecepiroglu@diken.com.tr
@EcePIROGLU
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde prömiyerini yaptığında işlediği konular ve tek mekan çekimiyle sinemaseverler tarafından heyecanla karşılanan Lütfen Cevap Veriniz (LCV) filmini senaristi Erdi Işık anlatıyor.
Düğünlerinden hemen önce aynı odada bir araya gelen gelin, damat ve sağdıcın ‘kirli çamaşırlarının’ ortalığa saçıldığı film, Türk sinemasında dokunulmayan ve konuşulmayan noktaları filtresiz şekilde tartışmasıyla prömiyerini yaptığı Altın Portakal’da heyecanla karşılanmış, ekibe bir ödül kazandırmıştı.
İsmet Kurtuluş ve Kaan Arıcı’nın yönetmenliğini yaptığı, başrollerini Ushan Çakır, Melisa Şenolsun ve Cem Yiğit Üzümoğlu’nun paylaştığı film, tek mekanda sadece diyalog ve performanslara dayalı 70 dakikada aile kurumunu kıyasıya eleştirirken eşcinsel aşk, ihanet, evlilik mecburiyeti, kadın orgazmı, çocuk kararı gibi konuları tartışıyor.
Filmin senaristi Erdi Işık’la tiyatro oyunu olarak yazdığı hikayenin nasıl filme dönüştüğünü, hikayeye esin kaynağı olan aktörleri, çekim sürecinde yaşadıkları zorlukları konuştuk.
Filmin ortaya çıkış süreci nasıldı?
Projeyi önce tiyatro oyunu olarak yazdım, tasarladım; ancak pandemi dönemine denk geldiği için sahnelemeyeceğimiz aşikardı. Sonrasında yönetmenlerimizden İsmet (Kurtuluş) bu projeyi sinemaya yapmamızı önerdi, beni de bu düşünce heyecanlandırdı açıkçası ve üzerine beraber çalışmaya başladık. En nihayetinde de izlediğiniz film haline geldi.
Ne anlatmak istediniz?
Film, ‘ikiyüzlülük’ üzerine. Her anlamda ikiyüzlülükten bahsediyorum, toplumsal ikiyüzlülük de bunun en başında geliyor. Bu ikiyüzlülük durumu, karakterlerimize de sirayet ediyor ve yaşamak istedikleri hayata sahip olamıyor. Biz de genel olarak bunu anlatıyoruz diyebilirim.
‘Bu hikayede haklı haksız yok’
Sanki bu hikayede Ceren’e biraz haksızlık yapılmış, Semih’in suçları affediliyor, herkes Mert’e üzülüyor hikayenin ‘kurbanı‘ o. Ama Ceren mutsuzluğa razı, sanki savaşı kazanmaya endeksli bir rolde…
Açıkçası bu görmek istediğiniz/empati yapmak istediğiniz kişiye göre değişebilir, yorumlanabilir. Final sahnesinden dolayı Mert’e haksızlık edildiğini düşünüyor olabilirsiniz ama hikayenin en başına baktığınızda da Ceren’e haksızlık edildiğini görebilirsiniz, çünkü aşık olduğu adam ona en başından beri ‘yalan’ söylüyor ve Ceren de bu sürece doğru evriliyor. Bir de Ceren’in durumuyla karşılaşmadan, onun ne halde olduğunu bilemeyiz diye düşünüyorum. Belki de sevdiği/aşık olduğu adamla evlendiği için ‘mutlu’… Dışarıdan bakıldığında mutsuzluğa razı olarak görünüyor -buna da katılıyorum- ama dediğim gibi kendi mantığında o bu şekilde görmüyor. Bir de bu hikayede haklı haksız durumunun olduğunu düşünmüyorum. Üç karakterin de haklı ve haksız olduğu yanlar var. Hiçbiri kusursuz değil…
Eşcinsel aşk, ihanet ve kadın orgazmı konularını filtresiz şekilde anlatıyorsunuz. Bu önemli bir adım ama ‘sansür‘ konusunda çekinceleriniz oldu mu, baskıyla karşılaştınız mı?
Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsanız ve bu konuları irdeliyorsanız elbette ki karşılaşıyorsunuz. Filminizin ulaşacağı mecralar çok sınırlı. Bunu bilerek girdik bu yola, anlatmak istediğimiz şeyler vardı ve anlattığımızı düşünüyorum. Senaryo üzerinde de sansürden kaynaklı olabilecek değişiklikler yapmadık, sadece dramaturjik açıdan revizeler yaptık.
‘Bağımsız sinemanın hakkını verdik’
Yapımcı bulamadığınızdan bahsetmiştiniz, o süreç nasıldı?
İçeriğinden dolayı, düşük bütçeli bir film de olsa ana yapımcı bulamadık. Yurt dışında ilgilenen yapımcılar oldu ama onlar da mutlaka bir Türk yapımcının desteğinin olmasını istediler, bir Türk filmi olduğu için tabii ki. Çabalarımız sonuçsuz kalınca, biz (ben, İsmet, Kaan ve Feri) kendimiz yapımcı olmaya karar verdik. Sonrasında üç oyuncumuz da bu yapım sürecine dahil oldu ve toplamda yedi kişi olarak bu filmi çektik. ‘Bağımsız’ sinemanın tam olarak hakkını verdiğimizi düşünüyorum 🙂
‘Yarışmada olmamız gerekiyordu’
LCV, Altın Portakal’dan ödülle döndü, lakin İstanbul Film Festivali’nde yarışma dışı gösterildi bir çok kişiden neden yarışmada yer almadığına dair eleştiriler duydum. Siz ne düşünüyorsunuz?
Her festivalin kendi seçici kurulu var, İKSV seçici kurulu da bizim filmimizi ulusal yarışmaya uygun görmemiş belli ki. Bu sorunun cevabını inanın ben de bilmiyorum… Yarışma filmlerine baktığımda bizim de orada net olarak olmamız gerektiğini düşünüyorum ki pek çok seyirci de benimle aynı fikirdedir diye düşünüyorum.
İzleyiciler tarafından nasıl karşılandı film? İlginç yorumlar, tepkiler var mıydı?
Seyircinin çok sevdiği bir film oldu LCV. Her yaştan insanlardan çok güzel tepkiler alıyoruz. Hem yurt içinde; hem de yurt dışında. Bu da bizi çok mutlu ediyor. İlginç yorumlar olarak, izleyenlerden kendi hayatlarında Mert gibi bir ilişki içerisinde olduklarından- Ceren gibi bir hayatı olduğundan vs bahsettiklerini duyuyorum. Bunu da çok normal karşılıyorum.
‘Özel gösterimlerimiz olacak’
Filmin bundan sonraki yolculuğu nasıl olacak?
Yakın zamanda özel gösterimlerimiz olacak, bu açıdan bizleri takip etmelerini öneriyorum. Sonrasında da bir dijital platformda olacağız yüksek ihtimalle.
‘Susmamamız gerekiyor’
Son dönemde sanatçılar yasaklara ve sansüre maruz kalıyor. Son olarak TV dizisi Kızılcık Şerbeti’ne bir sansür uygulandı. Siz televizyonculuk da yapan birisi olarak ne düşünüyorsunuz?
Sansürün her türlüsüne elbette ki karşıyım. Kızılcık Şerbeti ekibine yapılan bu haksızlığı da doğru bulmuyorum. O ekipte çalışan insanlar ve ailelerinin düştüğü mağduriyet karşısında susmamamız gerektiğini düşünüyorum.