‘Darbe komisyonu’nun raporunda, ‘FETÖ’nün MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı gözaltına almaya çalışarak o dönem başbakanlık koltuğunda oturan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a siyasi hesap çıkarmaya çalıştığı belirtildi.
AA’da yer alan habere göre komisyonun taslak raporunda 2010 yılındaki anayasa değişikliğinin ardından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK), ‘FETÖ’ tarafından ele geçirildiği kaydedilirken, “Böylece söz konusu örgüt aşırı güç zehirlenmesine kapılarak devlet içinde devlet gibi davranmaya başlamıştır. Çoğu kanunsuz olan bu talepler yerine getirilmeyince örgüt, elindeki gücü kanunsuz bir biçimde kullanarak siyasi iktidara taleplerini kabul ettirmek istemiştir” dendi.
‘Örgütün siyasi hedefleri vardı’
‘FETÖ’nün Fidan’ın 7 Şubat 2012’de ifadeye çağırılmasının, örgütün amacını ilk kez açıkça ortaya koyduğu dile getirilen raporda şu ifadeler kullanıldı: “Bu hadise ile ilk kez gerek kamuoyunda gerekse siyasi irade temsilcileri arasında örgütün mahiyeti ve hedefleri konusunda ciddi şüpheler belirmiş ve örgüte yönelik tedbirler alma fikri ilk kez etraflıca ve ciddi bir şekilde gündeme gelmiştir. MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması olayı ile örgütün siyasi hedefler takip eden ve bu hedeflere ulaşmak için komplolar tertip eden bir yapı olduğu konusunda ilk ciddi belirtiler ortaya çıkmış ve örgüt hakkındaki soru işaretleri somut bir şüpheye dönüşmüştür. Bu olayla birlikte ayrıca örgütün, dönemin hükümetinin varlığından ve yürüttüğü politikalardan rahatsız olan uluslararası güç odakları adına hareket ettiği de bir iddia olmaktan çıkarak somut bir veriye dönüşmüştür.”
‘FETÖ, çözüm sürecinden rahatsızdı’
Raporda yaşananlarla ilgili şu görüşe yer verildi: “Örgüt, çözüm sürecinin mevcut Hükümet eliyle başarılması ihtimalinden rahatsızdır. Oslo sürecini akamete uğratmak amacı taşımaktadır. İkincisi ise örgüt, MİT Müsteşarlığına istediği ölçüde sızamamıştır. Bu yolla MİT’i dağıtmak, yıpratmak ve tasfiye etmek istemiştir. Aynı zamanda, MİT müsteşarları üzerinden de dönemin Başbakanına siyasi hesap çıkarmaya çalışmıştır. MİT Müsteşarının bu hukuksuz girişim karşısında siyasi iradeden aldığı destekle direnç göstererek ifade vermeye gitmemesi ve akabinde yasal değişiklik sonrası operasyon başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Doğrudan Başbakana bağlı ve sorumlu olan MİT Müsteşarına yönelik operasyonda asıl hedefin Başbakan olduğu hususunda hiçbir kuşku bulunmamaktadır.”