CANAN COŞKUN – ALTAN SANCAR
HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere 108 siyasetçinin Kobani eylemleri başta olmak üzere HDP’nin parti politikası sebebiyle yargılandığı dava bugün başladı. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne bu dosya için atanan heyetin yürüttüğü dava Sincan Cezaevi Yerleşkesi’nde bulunan duruşma salonunda yapıldı.
Duruşma başlamadan önce milletvekilleri basın açıklaması yaptı. Basın mensuplarının açıklamayı takip etmesi önce polis kalkanlarıyla sonra da polis minibüsünün gazetecilerle milletvekilleri arasına çekilmesiyle engellendi.
Yaklaşık 1500 kişilik salonda yüzlerce avukat, HDP, TİP ve CHP’li milletvekili, uluslararası gözlemci heyet, aralarında AKP, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı, HÜDA-PAR’ın bulunduğu müşteki kişi ve kurumların avukatları ve basın mensupları vardı. Salonda 200’den fazla çevik kuvvet polisi ve jandarma hazır edildi. İzleyiciler ise aynı binada yer alan başka bir salondan sinevizyonla duruşmayı izledi.
Alkışlarla karşılandılar
Aralarında Sebahat Tuncel, Ayla Akat Ata, Beyza Üstün’ün bulunduğu 18 tutuklu sanık salona getirilirken salondaki avukatlarca alkışlarla karşılandı. Demirtaş, Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Ayhan Bilgen ve Gülser Yıldırım’ın aralarında bulunduğu diğer tutuklular da cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Duruşmayı SEGBİS aracılığıyla izleyenler arasında Demirtaş’ın Diyarbakır’da bulunan kızları ve eşi de vardı.
Avukatlar salona alınmadı
Heyet, saat 11.00 sıralarında salona geldi ve duruşma başladı. Salonda pandemi koşulları nedeniyle 100 sanık avukatının bulunmasına hükmeden heyet, diğer avukatların salona girmesine izin vermedi. Salona alınmayan avukatlar için aynı binada başka bir salon hazırlandığı belirtildi.
Avukatlar, salondaki güvenlik güçlerinin yerine avukatların alınması gerektiğini belirterek duruma itiraz etti. Mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak, salona başka avukat alınmayacağını bildirdiği için avukatlar, alkışlar ve sıralara vurarak protesto etti. Bu sırada salondaki büyük ekranda Selahattin Demirtaş’ın da alkışlayarak protesto ettiği görüldü. Mahkeme başkanı Çolak, avukatları salon dışına çıkarmakla tehdit etti.
Tartışmalar sürerken müşteki vekillerinden biri söz alarak mahkeme başkan Çolak’a izleyicilerin salondan çıkarılarak yerine avukatların alınmasını teklif etti. Bu sırada avukatlar, alkışlayarak salonu terk etti ancak başkan Çolak kimlik tespiti yapmaya devam etti. Salonda bulunan tutuklu siyasetçiler de heyete tepki gösterdi.
‘Avukatlarımız olmadan sorulara yanıt vermeyeceğiz’
Heyetin kimliğini tespit etmeye çalıştığı Alp Altınörs, “Müdafi desteği almadan kimlik tespiti yapılmasını doğru bulmuyorum” dedi. Ayla Akat Ata da “Bu koşullarda sorduğunuz sorulara cevap verebilmem mümkün değil. Savunma makamı olmadığı için bu dava eksik başlamıştır” dedi. Diğer sanıklar da avukatları olmadan sorulara yanıt vermeyeceğini söyledi. Ancak mahkeme başkanı Çolak sanıklarla alaycı bir dille konuştu ve peş peşe soru sormaya devam etti. Verilen yanıtlar başkan Çolak için önemli değil gibi görünüyordu.
Mikrofonlar kapatıldı
Figen Yüksekdağ, mahkemenin hukuksuz bir iş yaptığını söylerken mahkeme başkanı Çolak, soru sormaya devam etti. Yüksekdağ konuşmaya devam ettiği için başkan, duruşmaya bağlandığı SEGBİS’in sesini kapattırdı.
Kimlik tespiti sırası salonda bulunan Sebahat Tuncel’e gelince şunları söyledi: “İyi niyet diyorsunuz. Bizi sizin iyi niyetiniz bağlamaz, bizi hukuk bağlar. Bizim avukatlarımızın burada olması gerekiyor. Arkadaşlarımız buraya gelebilir. Koşulları oluşturmak sizin göreviniz.”
Mahkeme başkanı Çolak, bunun üzerine Sebahat Tuncel’in sesini kapatınca salonda alkışlar ve “Savunma hakkı kısıtlanamaz” sloganıyla protesto edildi.
Tutuklu Gülser Yıldırım da sıra kendisine geldiğinde “Hukuk namına bir şey görmüyorum orada. Bu mahkeme talimatla kurulmuştur. Bu nedenle yanıt vermeyeceğim” dedi.
Demirtaş’ın da mikrofonu kapatıldı
Kimlik tespiti sırası Demirtaş’a gelince şunları söyledi: “Buraya susmaya değil konuşmaya geldik. Yargılanmaya değil, yargılamaya geldik. Avukatların sayısı belliydi. Her bir sanık için üç avukat olsa da 100’den fazla avukat olacaktı. Mahkeme salonunun kalabalık olacağı önceden belliydi. Bu sorunu çözebilirdiniz. Gerçekten yargılamanın devam etmesini istiyorsunuz ara verip bu sorunu çözebilirsiniz. Bilgilerimizi tabii ki mahkemeye vereceğiz. Sormak istediğiniz her türlü soruyu sorabilirsiniz, biz de savunmamızı yapacağız. Yıllardır yargılama yapıyorsunuz. Bizi onlarla karıştırmayın. Sesinizi yükseltmeyin. Karşınızda çocuk yok. Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin meclis grubu, eş başkanları karşınızda. Her ne kadar sanık sandalyesinde otursak da halkın iradesini temsil ediyorsunuz. Bizler medeni insanlarız. Daha önce darbecileri yargıladınız. Ama bize o muameleyi uygulayamazsınız. Bir duruşma salonunda avukatların bulunması gerekir. Yargılama usulen uygun gibi gözüksün istiyorsanız avukatlar girsinler. Ben orada değilim. Yanımda avukat yok, duruşma salonunda avukat yok. Şu anda duruşma salonunda aleyhime bir şey tespit etme şansım yok. Baskı ortamında yargılamayı yapsanız da avukatların buraya girmesi gerekiyor.”
Mahkeme başkanı Çolak, Demirtaş sözünü bitirmeden mikrofonunu kapattırdı.
Hâkimin ciddiyetsiz tavrı
Sanıkların kimlik tespiti soruları bittikten sonra müştekilerin kimlik tespiti yapıldı. Başkan Çolak’ın ciddiyetsiz tavrı bu sırada da devam etti.
Bir müşteki, İstanbul Sultangazi’de bulunan P Caddesi’nde oturduğunu söyledi. Başkan, caddenin ismini anlamadı. Müşteki Paris’in P’si şeklinde kodladı. Başkan, “Keşke Polatlı deseydin” dedi. Bir başka müşteki kimlik tespitinde isminin Behlil olduğunu söyleyince başkan “İsminiz de güzelmiş” diye karşılık verdi.
Bu sırada, salonu terk eden avukatlar, duruşmaya girmesine izin verilmeyen meslektaşları içeri girdiği için salona döndü.
Ardından başkan Çolak duruşmaya öğle arası verdi.
Duruşmanın öğleden sonraki kısmında da avukat Mesut Beştaş söz aldı ve Kobani eylemleri nedeniyle daha önce yargılanan kişilerin dosyasının ayrılmasını talep etti. Beştaş, ayrıca heyetin adil olmadığıyla ilgili endişeleri bulunduğunu söyleyerek müvekkili Selahattin Demirtaş’a reddi hakim talebini iletmek ve tarafına yöneltilen suçlamayla ilgili konuşması için söz hakkı verilmesini istedi. Figen Yüksekdağ ve Sebahat Tuncel’in avukatları da müvekkillerine söz hakkı verilmesini istedi.
Talepler reddedildi
Heyet, hem dosyaların ayrılması hem de söz alma taleplerini reddetti ve iddianamenin okunmasına geçildi. Avukatlar yaklaşık 10 dakika boyunca sıralara vurarak ve alkışlayarak bu durumu protesto etti.
Bu sırada avukatlar, reddi hâkim talebini sözlü ve yazılı olarak heyete iletti ancak heyet dikkate almadı. Bunun üzerine avukatlar salonu bir kez daha terk etti. İddianamenin de okunmasına devam edildi. Bu sırada Selahattin Demirtaş’ın “128 milyar dolar nerede” yazılı bir kağıdı SEGBİS kamerasına gösterdiği görüldü.
Yüksekdağ da ekrana doğru bir kağıt tutunca ona söz hakkı verildi. Yüksekdağ, “10 dakika boyunca sizi ne görebildik, ne duyabildik” dedi. Tuncel de bu yargılamanın heyetin hoşuna gidip gitmediğini sordu. Demirtaş ise “Siz hangi aşamadasınız, ne yapılıyor orada” diye sordu. Mahkeme başkanı, “Duruşma yapılıyor” diye yanıt verdi.
‘Sesimizi duyuramadık’
Saat 14:30’da başlayan iddianamenin okunması saat 18.15’te tamamlandı.
Mahkeme başkanı Çolak, yargılanan siyasetçilerin reddi hakim talebinde bulunduğuna ilişkin dilekçelerin kendilerine ulaştığını söyledi ve sözü Demirtaş’a verdi. Demirtaş da reddi hakim talebinin 14 madde şeklinde gerekçeli olduğunu ve yarın geniş zamanda değinmek istediğini söyleyerek “Öğleden sonra salonda konuşulan hiçbir şeyi duymadım. Kameraya vurarak anlatmaya çalıştım. Hiçbir şey yapmadınız. Ne yaptığınızı bilmiyorum bu yüzden, tahmin yürütüyorum sadece” dedi.
Demirtaş’tan sonra Yüksekdağ’a söz hakkı verildi. Yüksekdağ da şunları söyledi: “Öğleden sonra konuşulan hiçbir şeyi duymadım. Duruşma boyunca ekrana yazılar tuttum. Bütün uyarılarımıza rağmen derdimizi anlatamadık. Açık yargılama yapıyorsunuz, teknik sorunlar çözülemiyorsa bu bizim sorunumuz değildir. Duruşmanın ciddiyeti ile ilgili ciddi sorunlar vardır.”
Yüksekdağ’dan sonra söz hakkı verilen Sebahat Tuncel de şunları söyledi: “Bize rağmen kimlik tesiti yaptınız, iddianame okudunuz, şimdi buna adil yargılama mı diyeceksiniz? Hukuk maddelerini çok iyi biliyor olabilirsiniz. Ama hukukun bir de ruhu vardır. Hangi ruhla, hangi zihniyetle burada yargılama yapıyorsunuz. Asıl önemli olan budur.”
Bundan sonra mahkeme, reddi hakim talebinin iletilmesi için Demirtaş, Yüksekdağ ve Tuncel’e süre verilmesine, diğer sanıkların ve avukatların reddi hakim talebinin ise bu aşamada reddine karar verdi. Bir sonraki duruşmanın ise 3 Mayıs’ta yapılmasına hükmedildi.
Duruşma salonunun dışında yaşananlar
Davayı HDP Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın yanı sıra milletvekilleri, yöneticileri, tutuklu yakınları, avukatlar, barolar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcileri ve yurt dışından gelen heyetler izledi.
Ayrıca Sincan Cezaevi Yerleşkesi çevresinde asker ve polisler tarafından geniş güvenlik önlemleri alınırken, yerleşkeye giden yol boyunca arama ve kontrol noktaları oluşturuldu.
Duruşmayı takip etmek isteyenler arama noktalarından geçerek yerleşkeye alındı.
Duruşma öncesi basın açıklaması düzenlemek isteyen HDP eş genel başkanları, HDP’li milletvekilleri ve heyet üyelerinin görüntülerinin alınması engellendi. Basın mensupları ile heyetler arasında kalkanlarla bariyer oluşturan polisler, açıklamanın gerçekleştirildiği yere geçişe izin vermedi. Burada açıklama yapan Sancar’ın konuşması anonslarla bastırılmaya çalışıldı. Açıklamada konuşan Sancar, davayı ‘siyasi kumpas’ olarak nitelendirdi.
Sancar şöyle devam etti: “Türkiye’deki barış arayışını, özgürlük özlemini ve demokrasi umudunu bitirme arayışı bu dava. Aynı zamanda ‘siyasi intikam davası.’ 2014 yılında IŞİD’in Kobani’de yenilmesinin sonuçlarını hazmedememiş bir iktidarın öfkesinin ürünü.”
Öte yandan salon önünde düzenlenen ve engellenmeyen açıklamada ise Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Meclis’e çağrı yaparak idamın gündeme alınmasını istedi. Açıklama yapan vakıf üyeleri daha sonra sloganlar atarak yerleşkeden ayrıldı.
Avukatlar salona alınmadı, protesto başladı
Duruşma başlamadan önce 100’e yakın avukat duruşma salonuna alınmadı. Engelleme gerginliğe yol açtı.
Bunun üzerine içride bulunan avukatlar durumu protesto ederek salonu terk etti.
Salondan ayrılan avukatlar, basın açıklaması yapmak istedi.
Polisin engellemesiyle karşılaşan avukatlar “Savunma susmadı, susmayacak” diye slogan attı.
Avukat Emin Aktar şunları söyledi: “Keyfi gerekçelerle avukatları içeriye almıyorlar. Almazlarsa biz de devam edemeyeceğiz. Çünkü savunma bütünlüğünün bozulduğunun bozulduğunu söylememize rağmen taleplerimiz zapta geçirilmedi. Mahkeme iddianamenin kabul kararının okunduğunu belirterek yoklama yapmaksızın, kimlik tespiti yaptı. Avukatların bağımsızca ve özgürce savunma yaratacağı koşullar yapılmadığı sürece, biz de savunma vermeyeceğiz.”
Avukat Ümit Dede şöyle konuştu: “Anayasada düzenlenen hak ve özgürlükler sadece AKP’liler için geçerli. Yasaklar ise muhalifler için geçerli. Sabah saatlerinde AKP’liler istedikleri gibi açıklama yaparken, HDP’liler engellendi.”
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, mahkeme heyetinin davayı hızla bitirme niyetinde olduğunu belirtti. Dava dosyası ve iddianamenin büyüklüğüne dikkat çeken Türkdoğan, “Böyle bir davanın hızla sonlandırılması mümkün değil. Burada yargılama yapılmıyor” dedi.
Duruşmada yaşananları protesto ederek salondan ayrılan avukatlar, salonun önünde duruşma sona erene kadar bekleyişi sürdürdü.
HDP’den sıkı takip
HDP’li kaynaklardan edinilen bilgilere göre 40 milletvekili duruşmaları takip edecek. İlerleyen günlerde Meclis ve seçim bölgelerindeki çalışmalara göre nöbet sistemiyle her duruşmaya milletvekillerinin katılımı sağlanacak.