ALTAN SANCAR
altan-sancar@hotmail.com / @altansancarr
Anayasa Mahkemesi (AYM) cinsiyet değişimi yapmadan isim değişikliği talebi reddedilen trans bir kadının hak ihlaline uğradığına, istediği adı kullanmasının önünde engel olmadığına hükmedildi.
Mahkeme üyesi Engin Yıldırım: “Toplumun hukuki ve biyolojik cinsiyetleri örtüşmeyen kişilerden rahatsızlık duyması trans kişilerin cinsiyet kimliğinin ve vücut bütünlüğünün hiçe sayılmasını gerekli kılmaz.”
İzmir’de yaşayan trans kadın, 2017 yılında Bergama Nüfus Müdürlüğü’ne karşı Bergama 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde isim değişikliği davası açtı. Dava dilekçesinde ‘küçüklüğünden beri kendisini kadın olarak hissettiğini ve yaşı büyüdükçe de yaşantısını, giyim tarzını buna göre sürdürdüğünü, maddi imkânsızlıklar sebebiyle de ameliyat olamadığını’ dile getirdi. Ayrıca 10 yılı aşkın süredir cinsiyet kimliğine uygun benimsediği ismini kullandığını, çevresinde de bu isimle bilindiğini söyledi.
İstinaf Mahkemesi: Kamu düzeni bozulur
Mahkemenin talebiyle mahallede inceleme yapan polis ekipleri başvuru gerekçesini doğrulayan bulgular elde etti. Ancak mahkeme bulgulara rağmen 2018 tarihinde davanın reddine karar verdi. Gerekçe olarak nüfus kaydında erkek görünen başvurucunun, kadın ismi kullanabilmesi için öncelikle cinsiyet değişikliği davası açması ve bu davanın sonucunu beklemesi gerektiği gösterildi.
Karar üzerine, 2018 yılı içinde başvuru yapılan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi de davanın reddine karar verdi. Daire, nüfus davalarının kamu düzeniyle ilgili olduğunu, talebin kabulü hâlinde kamu düzeninde karışıklık olabileceği ve erkek birinin isminin bir kadın ismiyle değiştirilmesini kabul etmenin hukuken mümkün olmadığına vurgu yaptı. Mahkeme ayrıca çevresinde davacının kadın ismiyle tanınmasının yeterli bir gerekçe olmadığına hükmetti.
AYM: Özel hayata saygı talebi haktır
Yerel ve üst mahkemeden sonuç alamayan davacı, başvurusunu 2018 yılının ekim ayında AYM’ye taşıdı. Yüksek mahkeme, üç yıl sonra verdiği kararla hak ihlali tespiti yaptı.
Mahkeme, kararında Anayasa’nın 20’nci maddesinde yer alan “Herkes, özel hayatına… saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir…” ibaresine atıf yaptı ve isim üzerinde değişiklik ve düzeltme yapılmasını isteme hakkının bu maddeyle ilgili olduğuna hükmetti.
Kararda devletin pozitif görevlerini hatırlatılarak, “İsim üzerinde belirli koşullar altında değişiklikler yapılabilmesinin bireylerin özel hayatlarının bir unsuru olan kimliğin belirlenmesi açısından bir gereklilik olduğu hususu göz ardı edilmemelidir” dendi.
Yerel mahkemenin ve istinafın cinsiyet değişikliği davasının açılmış olması şartı gerekçesini de değerlendiren AYM, 4271 Sayılı Kanun’un 27’nci maddesinin cinsiyet değişikliği davasının açılmış olmasını bir şart olarak koşmadığına dikkat çekti.
‘Kamu düzeni bozulmaz’
AYM, istinaf mahkemesinin ‘kamu düzeninde karışıklık olabileceği’ görüşünü de şöyle değerlendirdi: “Yaygın toplumsal kabullerle erkek ismi veya kadın ismi olduğu değerlendirilen isimlerin farklı cinsiyetler tarafından kullanılabildiği hatta bazı isimlerin kadın veya erkek cinsiyetine atfedilemeyecek nitelik arz ederek her iki cins tarafından da kullanılabildiği gözlemlenebilmektedir. Mahkemenin bu kapsamda yaptığı yorum isim değişikliğinin kabul edilmesinin yolunu başvurucu açısından tamamen kapatmakta ve bu hakkın tanınmasını anlamsız hâle getirmektedir. Dolayısıyla kamu düzeni bağlamında karışıklık çıkma endişesi başvurucunun isim değişikliği talebinin reddedilmesi bakımından ilgili ve yeterli bir gerekçe olarak kabul edilemez.”
İstanbul Sözleşmesi’ne atıf
Mahkeme kararında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Türkiye’nin çekildiği İstanbul Sözleşmesi’ne de atıf yapılarak toplumsal cinsiyet kimliğinin de ayrımcılık yasağı kapsamında olduğuna dikkat çekildi.
Ek gerekçe: Cinsiyet kimliği hiçe sayılamaz
Mahkeme üyesi Engin Yıldırım karara sunduğu ek gerekçede şunları kaydetti: “Kişinin kendi cinsiyet kimliğini belirleme hakkıyla toplumun ve hukukun o kişinin cinsiyetiyle ilgili algısının dengelenmesi gereklidir. Ancak bu yapılırken toplumun hukuki ve biyolojik cinsiyetleri örtüşmeyen kişilerden rahatsızlık duyması trans kişilerin cinsiyet kimliğinin ve vücut bütünlüğünün hiçe sayılmasını gerekli kılmaz. Öyleyse, bu kişiler yönünden getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin kurulduğundan söz etmek de mümkün değildir.”
Mahkeme gerekçeler sonucunda davacının, özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Ayrıca kararın bir örneğinin yeniden yargılama için yerel mahkemeye gönderilmesine ve tazminat talebinin reddine hükmedildi.