AYŞEGÜL KASAP
aysegulkasap@diken.com.tr
@aysegul_kasap
İran günlerdir ayakta ve protestolar artarak devam ediyor. Nedeni başörtüsü takma kurallarına uymadığı gerekçesiyle ‘ahlak polisi’ tarafından gözaltına alınan 22 yaşındaki Mehsa Emini’nin ölümü.
“Aslın neden daha derin, 43 yıllık öfke” diyen protestoların merkezinden bir İranlıyla konuştuk. Kendisi bir erkek. Kadınların yaktığı kıvılcımda nasıl ‘tek yürek’ mücadele ettiklerini anlattı.
Halk sadece ‘cinsiyet ayrımcılığına’ karşı değil, ‘yoksulluğa, ihanete, zimmete para geçirmeye, kara para aklamaya‘ da tepkili: “43 yıllık yalana karşı mücadele ediyoruz.”
Protestolar için “Sonun başlangıcı” diyen İranlı, şunları ekledi: “Sözde İslam cumhuriyetinin sonunu getirecek olan bu hareket, başta Hamaney olmak üzere üst düzey liderlere, erkeklerin kadınların saçlarını görmekten değil ama masum bir kızın öldürülmesiyle provake edildiğini (kızdığını) göstermiş oldu.”

İran’da 13 Eylül’de ‘ahlak polisi’ tarafından başörtüsü kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle 22 yaşındaki Emini gözaltına alınmış ve üç gün sonra hayatını kaybetmişti. Emini’nin ailesi ve görgü tanıkları genç kadının gözaltındayken dövüldüğü, işkence uygulandığını söylemişti.
Emini’nin ölümünden sonra İran halkı sokaklara döküldü. 80’den fazla kente yayılan protestolarda polis ve göstericiler çatıştı. Resmi açıklamaya göre protestolarda ölen kişi sayısı en az 41. Gözaltı sayısıysa 1300’den fazla.
‘Özgürlüğümüzü geri istiyoruz’
Konuştuğumuz İran vatandaşının adını güvenlik gerekçesiyle açıklayamıyoruz. Haberimiz boyunca kendisine Ferhat diyeceğiz.
Ülke genelinde uygulanan internet kesintisi nedeniyle görüşmemiz zaman aldı. Telefon üzerinden görüşmemiz de imkansızdı çünkü kaygılılar: “Can güvenliğimiz yok, telefonlar dinleniyor.”
Ferhat sözlerine şöyle başladı: “Sizin de bildiğiniz gibi biz İslam’a veya herhangi bir dine karşı savaşmıyoruz. Biz sadece seçme hakkımızı ve özgürlüğümüzü geri almak istiyoruz.”
‘Orantısız güce rağmen devam ediyor’
Kendisine İran’daki son durumu ve protestoların hükümetin baskılara karşısında devam edip etmeyeceğini sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “İran’ın bütün küçük ve büyük şehirlerinde insanlar protesto düzenliyor. Hükümet ve polisler protestolara katılan vatandaşları katlediyor ve öldürüyor. İnsanlar orantısız bir güçle karşı karşıya kalsalar da protestolar devam ediyor. Örneğin geçen gece Sanandaj’daki bir arkadaşımla konuştum, Sanandaj’da yaklaşık 20 kişinin polis tarafından vurularak öldürüldüğünü vurguladı. Bazıları korktu ama protestolar düzenli olarak devam ediyor. Ve ilginç olan şu ki, kırsal ve kentsel kesimin bir araya geldiği, adeta sosyal bir tutkal işlevi gördüğü bu protestolar valileri devirmek için anlamlı ve yeterli olacaktır.”
‘Cinsiyet ayrımcılığına, yoksulluğa, ihanete karşı mücadele ediyoruz’
İran’da başlayan protestoların merkezinde kadınlar var. Gösterilerin en güçlü simgesi kadın saçı. En vurucu eylem de kesilen saçlar.

Ferhat ülke genelindeki erkeklerin ‘tek yürek’ olduğunu söyledi: “Kuşkusuz bu hareket kadınlar tarafından başlatıldı ve başladığı andan itibaren erkekler kadınların yanında özgürlük ve bağımsızlık için savaşmakta. Öte yandan sözde İslam cumhuriyetinin sonunu getirecek olan bu hareket, başta Hamaney olmak üzere üst düzey liderlere, erkeklerin kadınların saçlarını görmekten değil ama masum bir kızın öldürülmesiyle provake edildiğini (kızdığını) göstermiş oldu. Cinsiyet ayrımcılığına, yoksulluğa, ihanete, 43 yıllık yalana, zimmete para geçirmeye, kara para aklamaya (bu liste uzayıp gider) karşı mücadele ettiğimizi açıkça gösteren nokta budur.”
‘İnterneti kesip, insanları öldürüyorlar’
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi halkta biriken öfkeyi görmek yerine protestoları ‘dış güçlere’ bağlamış ve “Düşmanlar kaosa neden olmak istiyor” demişti.
Reisi’nin bu açıklamasının İran halkındaki karşılığını sorduğumuzda Ferhat şöyle konuştu: “Bu önemli hareketin kökenlerini saptamak aydınlık kadar net. 43 yıllık iktidarları boyunca, İran’da masum bir insanı öldürüp bunu anında inkar etmeleri ve bunu dış güçlere havale etmeleri ilk değil. Masum insanları (sadece temel haklarını arayanları) kesip katleden bu sözde İslam cumhuriyeti rejiminin faydasız ve değersiz olması insanları bu hareketi başlatmaya zorladı. Dış güçler yok, sadece bizim insanımız var. Valilere sorun, ülke dışından birtakım güçler veya düşman varsa neden çıkıp halkla konuşmuyorsunuz? Hamaney son protestolara neden tepki göstermedi? Ya da neden insanlarla konuşmuyorlar? Sürekli interneti kesip insanları öldürüyorlar?”
‘Bir sonun başlangıcı’
1979’daki devrimden sonra dini lider Ayetullah Humeyni kadınların başörtüsü takmak zorunda olduğunu söylemiş ve 1981’de resmi olarak başörtüsü zorunluğu başlamıştı. Bu zorunlulukla beraber zaman zaman protestolar da olmuştu. Bunların arasında en çok ses getirenlerden biri 2017’de Vida Movahed isimli kadının başörtüsünü çıkarıp bir sopanın ucunda sallaması olmuştu. 2019’da da Seher Hodayari adındaki kadın kılık değiştirerek Asya Şampiyonlar Ligi maçına girmişti. Daha sonra gözaltına alınmıştı. Çıkarıldığı mahkemede tutukluma kararı verilince de tepki olarak kendini yakmıştı. Bu eylem ve tepkiler kadınların maçlara girmesine izin verilmesine yol açmıştı.
Daha öncekilerle bugünkü protestoları kıyaslayan Ferhat şunları kaydetti: “Bildiğim kadarıyla, önceki protestolar bundan tamamen farklıydı. Birçok şehir, özgür İran’ın zaferini kutlamaya hazırlanıyor. İnsanların ‘sonun başlangıcı’ olarak adlandırdığı bu hareket, İran tarihinde İslam devriminden sonra gördüğüm en büyük hareket ve neredeyse 18/20 (daha küçük veya daha büyük) yaşındaki kadın ve erkekler tarafından başlatıldı. Bu oyunu kazanacağız.”
‘Hükümet kriminalize etmek istiyor’
Üç gün önce ‘Kuran’a, bayrağa hakaret edildiği ve maskeli insanların camları kırdığı’ gerekçesiyle hükümet tarafından bir karşı protesto düzenlenmişti.
Ferhat ülkedeki tüm insanlara hükümet tarafından mesaj gittiğini, televizyonlar üzerinden davet edildiklerini söyledi: “Ama tüm bunlara rağmen bir avuç insan dışında kimse katılmadı.”
Çünkü Ferhat’a göre İslami değerlere ya da ülkenin milli değerlerine hakaret eden protestocular değil, protestoları kriminalize etmek isteyen hükümet. Bunu da görevi kötüye kullanarak yapıyorlar: “Ne yaptıklarını ve neler yapacaklarını hepimiz biliyoruz. Hükümetin bugüne dek yapmış olduğu, şu an yaptığı ve yakın gelecekte yapabilecekleri konusunda insanlardan gizleyebileceği hiçbir şey yok.”