Sinpaş GYO ve Kızılbük GYO, Muğla’nın Marmaris ilçesine yakın, İçmeler ve Turunç arasındaki bir bölgede 30 yıl önce Hattat Grubu tarafından başlanıp yarım kalmış bir otel inşaatın devamına karşı çıkan çevre aktivistlerini hedef aldı.
Söz konusu firma, projenin sebep olacağı zararları kamuoyuyla paylaşan Marmaris Kent Konseyi yürütme kurulunun çevre sözcüsü Halime Şaman aleyhine ‘haksız rekabet’ iddiasıyla 300 bin liralık tazminat davası açtı.
Marmara Kent Konseyi açıklamasında bu hamleyi “Tazminat sopasıyla ifade özgürlüğünü dövmek” diye nitelerken, “Tazminat davaları, yaşam savunucularının tepesine yerleştirilmek istenen Demokles’in Kılıcı’dır” ifadeleri kullanıldı.
Marmaris’in İçmeler Mahallesi Kızılkum Mevkiinde Emin Hattat tarafından 30 yıl önce inşaatı başlatılan otel, 2009’da Sinpaş Holding’e satılmıştı. 1988 yılında Hattat Ailesi tarafından Hema-Que Otel Yatırım A.Ş. adıyla, 150 dönümü ormandan tahsisli toplam 310 dönümlük denize sıfır araziye beş yıldızlı otel yapılması için inşaat başlamıştı. Fakat 550 oda, 1100 yatak kapasiteli otel bitirilememişti. Emin Hattat, 2006’da iflas edince de inşaat tamamen durmuştu.
Sinpaş Holding, 2010 yılı başında iki koyu içine alan otel inşaatının bulunduğu bu araziye 1400 lüks konut yapmak için o dönem belde olan İçmeler Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’ne başvurmuştu. Belediyeyse imar planında belirtilen hükümler çerçevesinde konut yapımına izin vermemişti.
Ancak 205 otel odası ile 1407 devre mülkü kapsayan proje için Muğla Valiliği, bölgede günler boyu süren orman yangınları devam ederken, yani 13 Ağustos’ta ‘ÇED gerekli değildir’ kararını ilan etmişti. Bunun üzerine Marmaris Kent Konseyi ve Marmarisli yurttaşlar kararın iptali için 11 Eylül’de dava açarak, ‘yürütmeyi durdurma’ talebinde bulunmuştu.
Projeyi yapan firmanın, ticaret mahkemesinde ‘haksız rekabet’ iddiası ile kent konseyi çevre sözcüsü ve aynı zamanda firmanın projesi için ‘yürütmeyi durdurma ve ÇED gerekli değildir kararının iptalinin’ istendiği davada da davacı olan Halime Şaman’ın şahsına manevi tazminat davası açmasını aktivistler “Yaşam savunuculuğunu kanunu kullanarak baskı altına almaya çalışmaktır” ifadeleriyle değerlendirdi.
‘İfade özgürlüğünü tazminat sopasıyla dövmek’
Marmaris Kent Konseyi tazminat davasından sonra şu açıklamayı yaptı: “İfade özgürlüğünü tazminat sopasıyla dövmek isteyip, çevre mücadelesinin bütüncül yapısını, kişisel tazminat tehditleri ile bölmeye çalışmak, oluşturulan baskı ortamlarının alışkanlık haline getirilmesini istemek ve gelecekteki benzer süreçlere de önayak olmaktır.
Proje hakkında verilen karar kamusal niteliktedir ve hepimizi, tüm yurttaşları, bütün kamuoyunu, ilgilendirmektedir. Proje hakkında açıklama yapılmasını haksız rekabet sayarak dava konusu etmek, kamusal alanın ve bu alandaki eleştirilerin özel hukuk alanındaki davayla susturulmaya çalışılması anlamına gelmektedir.
Yapılmak istenen kurumsal temsilin sesini kısmaya çabalamaktır. Tazminat davaları, yaşam savunucularının tepesine yerleştirilmek istenen Demoklesin Kılıcı’dır.”