İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, iktidara yakın gazetecilerle çektirdiği fotoğraf ve akabindeki açıklamalarına tepki gösterenlere seslendi: “‘Ya bu insan ne yapmak istedi, ne istiyor’u anlamadan, anlamaya çalışmadan bu tarz girişimleri yapanları akıllı olmaya davet ediyorum.”
6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı halkın büyük bir kısmının ‘hain’ olarak gördüğünü söyleyen İmamoğlu, “Bununla yüzleşmeye ve ‘Bu niçin böyle biliniyor’ diye bunun mücadelesini vermeye hep birlikte varız elbette. Anlatmalıyız” dedi.
İBB başkanı bu bağlamda ‘toplumu barıştıracağını ve her kesimine sesleneceğini‘ ima ederek gündem olan fotoğraf hakkında şunları dedi: “Dolayısıyla bir fotoğraf üzerinden kurban etmeye çalışan insanlar olabilir. (…) Ama bu kardeşiniz için vız gelir tırıs gider. Hiç umurumda değil.”

İBB başkanı, geçen hafta çıktığı Karadeniz gezisinde daha çok Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yurt dışı gezilerinde görülen ve onunla özdeşleşen bir davranışı da sergileyip bazı gazetecileri yanına alarak, toplu fotoğraf vermişti.
Bu isimler arasında 2005-2009 yılları arasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığı yapmış Akif Beki, iktidara desteğiyle bilinen Nagehan Alçı, Hürriyet’in eski genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, İsmail Saymaz, Özlem Gürses ve Gülşah İnce yer almıştı.
Fotoğrafın sosyal medyada tepkilere neden olması sonrası Fox TV’den İsmail Küçükkaya’ya konuşan İBB Sözcüsü Murat Ongun, “Biz bu tartışmaları önemsemiyoruz. Bu eleştiriler 200-300 kişinin kendi arasındaki yorumları, eleştirileridir” demişti.
Ongun’un bu açıklaması tepkileri daha da alevlendirmiş, başta gazeteciler ve sanatçılar olmak üzere kullanıcılar sosyal medyada sitem etmişti.
İmamoğlu, hükümete yakın gazetecileri otobüsüne çağırmasının amacının ‘merkez medyaya ulaşmak’ olduğunu söylemiş, “Ben, ilk yurt içinde yapacağım bir geziye, örneğin Abdülkadir Selvi’yi davet etmek istiyorum. Çünkü beni, iki yıldır bir görevli gibi genel başkanımla kavga ettirme çabasında bir insan. Gelsin bakalım ben öyle biri miyim? Nasıl biriyim? Tanısın, anlasın” demişti.
‘İntikamı değil, ‘helalleşme’yi mutlaka öne çıkarmalıyız‘
İmamoğlu, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı anma etkinliğinde konuştu.
Sözlerine Gezmiş, Aslan ve İnan’ı anarak başlayan İBB başkanı “68 kuşağı hiç ölmedi ve ölmeyecek. Bu akşam da onu yaşıyoruz” dedi.
12 Mart 1971 darbesini hatırlatan İmamoğlu, ‘üç fidan’ın idamını ‘vicdanları daima derinden rahatsız edecek’ karar olarak niteledi.
Bunda ‘intikam duygusu’nun ‘aklın, vicdanın ve mantığın önüne geçmesinde etkili olduğunu’ söyleyen İBB başkanı şöyle devam etti: “Bu olaylar bize toplumsal kutuplaşmanın ne kadar zararlı olduğunu her zaman hatırlatmalı. Zihnimizden asla çıkartmamalıyız. Bu vatanın her ferdi, barışma adına mesaj vermekte cesur ve cömert davranmalı. Farklı görüşten de olsa tanıdığı her insana daha sıkı sarılmalı. İntikamı değil, ‘helalleşme’yi mutlaka öne çıkarmalıyız.”
‘Aynı sloganları atarak bir daha Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anmak istemiyorum‘
Gezi direnişinde öldürülenleri hatırlatan İmamoğlu, polisler ve eli sopalı bir grup tarafından dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz’ın anneler gününü kutladı.
“Ben aynı sloganları atarak ve aynı mesajı vererek bir daha Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anmak istemiyorum” diyen İBB başkanı ‘onların ideallerinin gerçek olduğu bir ortamda gülümseme ve ümitle anmak istediğini’ söyledi.
Bunun da ‘yarından itibaren bu ülkenin güzelliği için mücadeleye etmeyi başardıklarında’ olacağını söyleyen İmamoğlu, “Aksi taktirde yılda bir kere bir araya geliriz. Sadece o günleri hüzünle anarız, ayrılır gideriz. Düzen aynı düzen, kervan aynı kervan olur” dedi.
‘Ben her yerde bu doğruları anlatmaya hazırım‘
İBB başkanı şunları söyledi: “Biraz sesim kısık ve tonum düşük olabilir, hiçbir baskıcı unsur ya da hiçbir dayatmacı kimlik benim sesimi kısamaz ama halkımın talepleri, ümidi ve coşkusu; 10 binlerce insanın varlığı benim sesimi kısabilir. Onun kısıklığını yaşıyorum.”
“Bir şeyin altını çizelim ve gerçeklerle yüzleşelim” diyen İmamoğlu, şunları söyledi: “Bu gencecik, pırlanta gibi ‘Tam bağımsız Türkiye’ diyen insanlar bu ülkede milyonlarca vatandaşımız tarafından ‘hain’ olarak biliniyor. Bununla yüzleşmeye ve ‘Bu niçin böyle biliniyor’ diye bunun mücadelesini vermeye hep birlikte varız elbette. Anlatmalıyız. Bunlar, milliyetçilik naraları atan insanlar başka oyunlar peşindeyken bu vatanın satılmaması için ‘Tam bağımsız Türkiye’ diyecek kadar yiğit, 20’li yaşlardaki gençlerdi. Bunu anlatmamız lazım.
50 senedir anlatamadıysak oturup aynaya bakmamız lazım. Ama ben her yerde bu doğruları anlatmaya hazırım. Bu doğruları Diyarbakır’da da aynı dille anlatacağım, Edirne’de de Trabzon’da da Van’da da aynı dille anlatacağım.”
‘Ne yapmaya çalıştığımı anlamadan bunları yapanlara akıllı olmaya davet ediyorum’
Gündem olan fotoğrafa değinen İBB başkanı şöyle devam etti: “Dolayısıyla bir fotoğraf üzerinden kurban etmeye çalışan insanlar olabilir. Benimle aynı düşündüğünü, aynı şeylere inandığını söyleyen, anlık hırslarla yenilmiş insanlar olabilir. Ya da bir takımın renkleri üzerinden ayrıştırmaya çalışanlar olabilir. Başkalarının değirmenine su taşıdıklarının farkında olmayanlar da olabilir bunun içerisinde, farkında olup yapanlar da olabilir. Ama bu kardeşiniz için vız gelir tırıs gider. Hiç umurumda değil. Dolayıyla, ben şunun için bunu söylüyorum: Bu kadar büyük idealleri, bu kadar büyük olayları konuşurken bu heyecanla konuşurken, tartışırken küçük detaylar üzerinden davayı, o davayı güden insanları ya da başka dostumuzun başına gelebilir fark etmez. ‘Ya bu insan ne yapmak istedi, ne istiyor’u anlamadan, anlamaya çalışmadan bu tarz girişimleri yapanları akıllı olmaya davet ediyorum. Başka hiçbir davetim yok. Akıllı olmaya davet ediyorum.
Çünkü, bizim başarmaktan başka şansımız yok. Benim can ciğer yol arkadaşım Tayfun, Silivri’de 18 yıl hapis cezası almış yatıyorken, onunla beraber diğer arkadaşları da 18 yıl vatanını sevmekten, mesleğini yapmaktan başka hayatında başka ideali olmayan bu kardeşimin bu hukuksuzluğa uğradığı bir haftada, bir fotoğraf üzerinden, bir takımın renkleri üzerinden kavram üretmeye çalışanların aklını, şaşarak izliyorum.
‘Küçük detaylarla küçük işlerle küçük insanlar uğraşır‘
Ben bu gerçekleri söylemeden, bunlarla yüzleşmeden milyonlarca insana Deniz Gezmiş gibi pırlanta bir insana, Yusuf gibi, Hüseyin gibi pırlanta bir genç, onlar halen daha benden bile küçük. Hala 21, 22, 23 yaşlarında bunlar. Milyonlarca insana düşman, hain diye anlatılmasını yenememişsek, bu kötülüklerin, yobazlıkların izlerini silememişsek hepimiz borçluyuz kıymetli dostlarım.
Ben, kendimi, en öndeki borçlu insan olarak kabul ediyorum, en öndeki nefer gibi çalışmak ve ucunda da hiçbir şey beklemeden sadece bu ülkenin bugün doğmuş insanlarını, 50 yıl sonra aynı duyguları bu ülkede konuşursa ben öyle kuru laf olarak ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diyerek bağıranlardan olmam, olamam. Ben onun hakkını veririm; cumhuriyetin, demokrasinin, barışın, özgürlüğün hakkını vermeye çalışanlar lütfen dikkatli olsunlar. Önlerinde bu büyük mücadelenin olduğunu ve büyük süreçte başarıya kavuşmanın şart olduğunu unutmasınlar.
Küçük detaylarla küçük işlerle küçük insanlar uğraşır. Biz 85 milyon insan olarak büyük insanlar olmalı ve bu büyük idealin cumhuriyetin seneye kutlayacağımız 100. yılında yüzleri gülen birbirleriyle barışmış, ön yargılarını yıkmış, birbirleri ile konuşabilen uzlaşabilen devletimiz ve devletin korku yerine sıcak şefkat elini uzattığı herkesi vatandaşı olduğu için eşit kıldığı bir süreci bu ülke ile buluşturmak ve yaşatmak, boynumuzun borcu olduğunu unutmayalım.”