İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kötü ekonomik gidişata karşı çözüm önerilerini sundu.
İktidarın yüksek enflasyona rağmen düşük faiz ısrarını da eleştiren İmamoğlu, “Faiz sonuçtur. Eğer faizi belirli bir noktaya indirmek istiyorsanız. Politikanızı riskleri düşürmek üzerine kurmanız gerekir” sözleriyle adeta ‘ders verdi’.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın düşük faiz ısrarı ve Merkez Bankası’nın (MB) yüzde 30’a koşan enflasyona rağmen son üç ayda 400 baz puan faiz indirmesi sonucu Türk Lirası’nda (TL) tarihi değer kayıpları yaşanıyor.
İmamoğlu, ‘2022 Yılı İstanbul Büyükşehir Belediye Bütçesi‘ni, İBB Meclisi oturumunda sundu.
Bütçe sunumunda konuşan İBB başkanı, iktidarın ekonomi politikalarının halkı fakirliğe sürdüğünü söyledi; söz konusu sorunlara çözüm önerisi getirdi.
İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
* Her vatandaşın varlıklarının yarısı buharlaştı. Ülkemizde kişi başı milli gelir, 5 bin doların altına geriledi. Türkiye, milletler arası rekabette, G20 denen ilk 20 ülkenin bulunduğu ligden düştü. Artık ilk 30’a zor girecek noktalara geriledi. Asgari ücret, dünyanın en fakir ülkelerinin seviyesi olan 200 dolar seviyesine düştü.
* Bugünkü ithalat rakamı ve ihracat rakamı arasındaki farkı gördüğünüzde nasıl bir bütçe açığıyla karşı karşıya kaldığımızı da görürsünüz.
* Bu bir politika değil. 128 milyar dolarlık ülke rezervlerinin dibe vurmasının sonucu bu. Ne yazık ki bu bir beceriksizliktir. Yaşadığımız durum anlaşılır değil.
* Uzmanlar yıllarca bizi uyardı. Dediler ki, “Faiz ve kur üstüne ekonomi politikası kurulmaz. Ekonomi politikasının amacı nedenleri düzeltmek ve sonuca gitmek olmalıdır.”
* Faiz sonuçtur. Eğer faizi belirli bir noktaya indirmek istiyorsanız. Politikanızı riskleri düşürmek üzerine kurmanız gerekir.
* Türkiye’de yeniden köklü ve güçlü bir biçimde halkın iradesini ortaya koyan bir demokrasiyi kurmalısınız. Demokratik değerleri, hukukun üstünlüğünü, adaleti ve devlet kurumlarını restore etmelisiniz.
* Ülkenin yönetimini tek kişinin keyfine değil ortak akla, liyakate ve kurumsal mekanizmalara emanet etmelisiniz.
* Siyasi iktidarlar değişse de Merkez Bankası yönetimini değişmeyecek şekilde bağımsızlaştırmalısınız.
* Üretmeyen bir ülke, üretemeyen, piyasa güveni oluşmamış bir ülkede ne yaparsanız yapın bu şekilde bir sonuçla karşı karşıya kalırsınız.
* İstanbul, Türkiye’nin ihracatının da ithalatının da yaklaşık yüzde 60’ına sahip bir şehir. Türkiye, ekonomisinin yüzde 50’si İstanbul’da sanayisinin yüzde 60’ı İstanbul ya da çevresinde. İstanbul’u yönetecek kişi bunları göremeyecek, anlatmayacak, hissetmeyecek bir biçimdeyse onun anlatacağı bütçeden bir şey olmaz.
* Bunu dert etmeyen bir Meclis üyesi varsa ona ve onu seçene Allah yardım etsin.