2002’de; özgürlük, demokrasi, adalet, insan haklarının standartlarının yükseltildiği, yoksulluğun, yolsuzluğun, yasakların (3Y) olmadığı, 2023’te kişi başına ulusal gelirin 25 bin dolar, 500 milyar dolar ihracat, yüzde 5 işsizlik, yüzde 5 enflasyon, dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içinde yer alan kalkınmış, huzur ve refah içinde bir Türkiye vaadiyle iktidar olan ve bu vaatlerle art arda seçim kazanan AKP’nin bugün artık tek amacı, seçimi kazanmak bile değil her yolla “seçimi götürmek”tir.
Çünkü bugün, 21 yıldır “2023 vizyonu” diye tarif edilen hedeflerden, 2023’e 1 yıldan az bir zaman kala 20 yıllık AKP iktidarında
- Kişi başına ulusal gelirin 9 bin dolar dolayında kaldığı,
- İhracat 250 milyar dolara dayandı diye övünüldüğü, işsizliğini yüzde 12’lerde (genç işsizliğin yüzde 25’lerde olduğu)
- Resmi enflasyonunun bile yüzde 80’lere vardığı,
- 2002’de ilk 20 ekonomideki Türkiye’nin bugün artık 22’nci sıraya düştüğü,
- 2002’de 1.67 lira olan doların 18 liraya dayandığı… uluslararası platformlarda ekonomisinin iflas edip etmeyeceğinin tartışıldığı bir Türkiye’ye gelinmiştir.
Bu kadar da değil. Erdoğan’ın tek adam düzeninin ekonomik politikasının esas amacı, 2018 içinde başlayan krizin, 2019 sonunda başlayan pandeminin, 2022 başında başlayan Rusya-Ukrayna savaşının faturasını işçi sınıfı ve halka yıkmasından ibarettir! “Nas”dır, “faizle, enflasyonla mücadele”dir, “sabır”dır, “şükür”dür… Hepsi laftan ibarettir!