Mayıs seçimlerinden önce iktidar değişmezse 2 seçenek var demiştim: 1-Büyük Yıkım 2-Büyük Sıkıntı
Büyük Yıkımı Nebati-Kavcıoğlu ikilisi ile süren politika olarak tanımlamıştım. Belki yalancı cennet 1-1,5 yıl daha sürerdi ama sonrasında Türkiye çok ama çok büyük yıkım yaşardı diyordum. Ve Erdoğan bu yolu seçmedi. Doğru da yaptı…
Büyük Sıkıntı ise tam da bugün uygulanan politikaya demiştim. Erdoğan bunu seçti. Doğru da yaptı.
Lakin hepsini Erdoğan’ın uyguladığı politika olarak ele aldığımızda Erdoğan’ın ne zaman, neye ve kime, neye göre kime göre, ne için, neden, niçin, ne amaçla vs vs karar vereceğini bilen var mı?
Yok…
O zaman ekonomide en büyük risk bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisidir.
Bir sabah aniden “laf dinlemiyorlardı” ya da “bunlar zaten dolandırıcıydı” da diyebilir. Kimin hakkında, ne zaman, nerede, ne konuşacağını kestirebilen var mı? En yakın dostları bile bir anda düşman olabiliyor ve en büyük düşmanları ile de bir anda kucak kucağa sarılabiliyor. Son örnek SİSİ işte…
Kısaca Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz çok iyi bildikleri halde Erdoğan risk ile Türkiye ekonomisini yönetmeye çalışıyorlar.
Ama iş sadece Erdoğan’ın karar riski değil. Mesela Hazine garantili müteahhitlere verilen milyarlarca dolarlık fahiş fiyatlar söz konusu.