İktidar sözcülerinin beyanatlarından kamu spotlarına kadar her köşe başında karşımıza çıkan “Sorun küresel, mücadele ulusal” ifadesi boş bir slogandan ibaretmiş. Türkiye dışında korona salgınıyla topyekûn mücadele etmek yerine yerel yönetimlerin, meslek kuruluşlarının, bağımsız bilim insanlarının çabasını baltalayan dünyada başka bir hükümet yok. Toplumun en az yarısını yok sayarak, ülkenin en büyük iki şehrini yöneten belediye başkanlarını düşman gibi görerek ‘ulusal mücadele’ yürütmek mümkün mü?
Sağlık Bakanı, ülkede virüsün en çok yayıldığı ve can aldığı şehrin İstanbul olduğunu açıkladı. Elbette bu tablo sürpriz değildi. Bilim insanlarının uyarılarını dikkate alan İmamoğlu iki haftayı aşkın bir süredir İstanbul özelinde daha yoğun tedbir alınması için çırpınıyor. Sokağa çıkma yasağının en azından İstanbul gibi bazı kritik şehirler için uygulanmasını talep ediyor. Ama en ufak meselede İmamoğlu’na cevap verme yarışına giren Erdoğan’dan bu sefer yanıt gelmiyor. Halbuki iktidar, Yavaş ve İmamoğlu başta olmak üzere büyükşehir belediye başkanlarına kulak verseydi belki de hasta sayısı bu kadar artmayacak, ölü sayısı bu denli hızlı tırmanmayacaktı. Bundan sonra tam karantina kararı alınsa dahi iş işten geçmiş olacak maalesef.