Baklavacı Faruk Güllü’ye ‘FETÖ’den verilen cezanın gerekçesi açıklandı. Güllü’nün askeri öğrencilere 100 lira harçlık vermesi ve cep telefonunu ‘delil kalmaması’ için sıfırlamaya çalışması kararda yer aldı.

İstanbul 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Şubat 2020’deki karar duruşmasında Güllü’ye ‘silahlı terör örgütü üyeliği’ suçundan sekiz yıl dokuz ay hapis cezası vermişti. Güllü, dosyaya yansıyan sağlık sorunları ve tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak tahliye edilmişti.
AA’nın haberine göre, 179 sayfalık gerekçeli kararda, sanığın savunmasında bir kişinin ricası üzerine TUSKON’un ABD’deki merkezine 2015’te 5 bin dolar gönderdiğinin söylediği belirtildi.
‘Örgütteki görevini yerine getirdi’
Kararda, şöyle dendi: “FETÖ silahlı terör örgütü tarafından talimatla para yatırıldığı, başka dava dosyalarından da bilindiği üzere Amerika’ya yapılan para transferlerinde, ‘fishing’ denilen belli bir meblağın altında çok sayıda kişi tarafından gönderilen paraların kontrolsüz bir şekilde ABD’ye gönderildiği ve yine sanığın parayı getiren kişiyi örgüt bilinci ile deşifre etmek istemediği ancak para transferi açıklama kısmına ismi yazılmak suretiyle örgüt içi kimin görevini yerine getirdiği anlaşılmıştır.”
Gerekçeli kararda, Güllü’nün şirketi Baklavacı Güllüoğlu Gıda San. ve Dış Tic. A.Ş.’ye, ‘FETÖ’ suçlamasıyla hakkında dava ve soruşturma açılan kişiler tarafından para gönderildiği vurgulandı.
Maklube paylaşımı
Güllü’nün cep telefonu saatinin ve internet son etkinleştirme tarihinin 1 Ocak 1970 olarak görüldüğü belirtilen kararda, cep telefonuna format atmak veya sıfırlamak suretiyle verilerini sildiği, delilleri karartmaya çalıştığının anlaşıldığı dile getirildi.
Sanığın emniyetteki ifadesinde, kendi kullanımında olduğu beyan ettiği GSM numarasına tanımlı ‘Önemli Güllüoğlu Ailesi’ adlı WhatsApp grubuna kayıtlı olduğu, söz konusu grubun 29 Temmuz 2014 ila 1 Ağustos 2016 tarihlerinde açık kaldığı bilgisine yer verilen kararda, sanığın bu grup içinde 15 Kasım 2014’te ‘Estonya’da maklube ziyafeti’ şeklinde bir paylaşımının bulunduğu, söz konusu yemeğin örgütsel bir ritüel kapsamında değerlendirildiği kaydedildi.
‘Gülen’in sitesine girdi’
Sanığın ikinci cep telefonuna ilişkin yapılan dijital incelemede ise ‘FETÖ’ elebaşının sohbet, video, ses kayıtlarının ve paylaşımlarının olduğu ozgurherkul.org sitesi ve bamteli sitelerine ait LOG kayıtlarının tespit edildiği vurgulandı.
‘Askeri öğrencilere para verdi’
Kararda, dava dosyasında ifadesi bulunan üç kişinin, Kara Harp Okulu öğrencileriyle 2010’da okuldan mezun olmadan hemen önce sanık Güllü’nün Yenibosna’daki fabrikasına gidildiğini, burada sanıkla kahvaltı yapıldığını, içinde 100 lira harçlık bulunan zarf alındığını, bu eylemin örgüt içi bir ödüllendirme olduğunu, ayrıca sanığın sorumluluğunda olduğu asker kişilere her ay baklava gönderdiğini söylediği kaydedildi.
Kararda, şu ifadelere yer verildi: “Bu kapsamda fabrika binasında sanığın Kara Harp Okulu’nu bitirmek üzere olan tanımadığı kişilerle kahvaltı yapıp harçlık vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, her ne kadar sanık mahkeme aşamasındaki beyanında ara ara yardıma muhtaç bazı öğrencilere 100’er lira harçlık verdiğini iddia etmişse de Kara Harp Okulu’nu bitirmek üzere olan üç öğrencinin yardıma muhtaç konumda olamayacağı, kaldı ki sanığın yardım ettiği kişilerin asker şahıs olduğunu beyan etmediği, bu haliyle sanığın asker kişilerle görüşmesinin FETÖ bünyesinde ödüllendirme ve sızma girişimleri için uyumlu, sanığın örgüt faaliyetleri kapsamında hareket ettiğine delil teşkil ettiği değerlendirilmiştir.”
‘Soruşturmalarla ilgili bilgi sahibiydi’
Sanığın hakkındaki soruşturmalarla ilgili bilgi sahibi olduğu, 17-25 Aralık sonrası süreçte ticari faaliyetlerini kontrol altında tutma ve soruşturmalardan etkilenmemek için tedbirler almaya başladığı ifade edilen kararda, ‘Bir başka soruşturmaya konu olan Mehmet Kanar ile Mehmet Nejat Güllü arasında geçen görüşmede, sanık hakkında malların başkasının üstüne olduğu, bir tek Merter’deki imalathanenin kaldığı, onun ise işe yaramadığı ve borcu olduğunun konuşulduğu, Nejat Güllü’nün kardeşi ile görüşmediğini ve kardeşinin söz dinlemediğini beyan ettiği’ kaydedildi.
Bank Asya hesaplarını kapatmadı
Sanığın savunmasında, 2012 yılında Bank Asya hesaplarını kapattığını iddia etse de bankadan alınan verilerde sanığın hesaplarını kapatmadığı, aksine Mayıs 2014’de çok sayıda lira hesabı açtığı, bunun yanında döviz ve katılım hesaplarının da bulunduğu ve kapanmadığı, bir banka hesabının kapanması ile para yatırılmayıp hesabın açık tutulması arasında fark olduğu bildirilen kararda, sanığın yine savunmasında gazete ve dergi abonesi olmadığını iddia etse de franchise olarak verilen şubelere belli bir gruba yönelik yayınların düzenli olarak gelmesinin ve sanığın bunu bilmemesinin gerçeği yansıtmadığının altı çizildi.
Kararda, şunlar kaydedildi: “Sanığın örgütle canlı ve geçişken olan organik bağ kurduğu, bu organik bağın emir ve talimat almaya ve vermeye müsait bir hiyerarşi ilişkisi doğurduğu, sanığın örgütle ilişkisinin yakalanma günü olan 18 Ağustos 2016 tarihine kadar devam ettiği, örgütle süreklilik arz edecek bir ilişki içinde olduğu, FETÖ/PDY’nin legal görünümlü illegal STK yapılanması içerisinde yer aldığı, sanığın örgütün finans ayağına hizmet eden piramidal dikey yapılanmasına göre ikinci kattaki ‘sadık tabaka’ içinde yer aldığı, deyim yerindeyse sanığın bilerek ve isteyerek örgütün değirmenine su taşıdığı görülmektedir.”