• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT

‘Gezi Parkı’ dünyanın, memleketin geleceği ve ‘Gelme’ demekle olmayacak işte!

18/02/2020 20:57

MURAT SEVİNÇ

Akıl fikir almaz bir iddianameyle, akıl fikir almasın diye hazırlanıp kabul edilmiş bir iddianameyle Türkiye’nin pırıl pırıl insanları yargılandı. Yargılananlardan biri, Osman Kavala, gün itibariyle 840 gündür cezaevinde. 

Bir insanın ömründen çalınmış, neredeyse üç yıl. Bugün beraat ettiler ve Kavala’nın tahliyesine karar verildi. Eğer bu yazı yayınlanıncaya dek fikir değiştirmezlerse tabii! “Allah korusun” diyelim. 

Reklam

Elbette çok mutluluk verici bir beraat kararı bu. Ve elbette, baştan beri olup bitenler ‘yargılama faaliyetiyle’ ne kadar ilgiliyse, yine o kadar ilgili bir karar! Haliyle bu çok mutlu gün, hiç mutluluk vermeyen bir sürecin parçası.

Kaç yazı kaleme aldım Gezi’yle ilgili bilmiyorum. İlk günden itibaren yazdığımı yinelemek isterim: Gezi Parkı’nda hiç umulmadık biçimde başlayan toplumsal-siyasal hikâye, dünyanın ve Türkiye’nin geleceğidir. 

Gezi, gelecekten haber verdi cümlemize. Eski olan, gelenekselleşmiş, 19-20. yüzyıldan miras hangi kurumlar varsa, tüm ilişki biçimleriyle reddeden bir hareketti. Herkesi şaşırtan, hiç kimsenin, siyasal partilerin, sendikaların vs. tam anlamıyla sahip çıkamadığı; herkesin birbiri, toplum ve gençlik hakkındaki görüşünü sorgulamasına neden olan yeni, yepyeni bir olguydu. 

Reklam

Kendinden önceki görkemli birikimi yansıtırken, kendinden sonraya şahane dilek ve niyetler iletti. 

Milyonlarca insan nasıl bir hayat yaşamak istediğini gösterdi o bir iki ay boyunca. Parklarda toplandı. Sohbet etti. O park forumları ‘geleceğin’ yönetim biçimidir. Olmalıdır. Aslolan eşit yurttaşlık. Eşitlik. Eşitlik. Eşitlik. Eşitlik. Herkesin insan muamelesi görmesi. 

Bu değerler, bu idealler savunulmalı, anlatılmalı, öğretilmeli. Kaç yıl alırsa alsın, önemi yok. Anlamı olan bu çabayı göstermek; gına getirten köhne klişeleri tekrarlamak değil. 

Gezi Parkı’nda bu toprağın insanları birlikte yaşama isteğini, hevesini gösterdi. Heves. 

Yargı mensupları insanları suçlayabilir, yargılayabilir, mahkûm edebilirler, kabul. Hevesi yok etmeleri mümkün mü peki? Hiç var oldu mu bunu yapabilecek güçte bir yargı düzeni, yeryüzünün herhangi bir yerinde ve bir zamanda?

1970’ler milli görüşçülerinin, o “Müdahale etme”, “Dokunma”, “İşine bak”, “Sıkıldık” talep ve tepkilerini, ‘yeni olanı’ anlaması mümkün değildi. Anlamadılar nitekim. Kabul etmeli, yalnızca onlar değil, çoğu ‘profesyonel’ siyasetçi de yadırgadı aslında. Gezi’nin anlam ve değerini kavrayamadıkları için Türkiye’nin geleceğinde yer bulamayacak, muhtelif görüşlerin siyaset esnafı.

Yıllar sonra başlayan gözaltı ve tutuklamaların, Kavala’nın bunca ay içeride tutulmasının, 2013’teki olaylarla ilgili olduğunu düşünen aklı başında biri yoktur herhalde memlekette. Her şey, o her şeyi görmek isteyen, herkesin gözünün önünde yaşanıyor Türkiye’de. Gezi davası da istisna değildi.

Gezi, toprağımızın heyecan verici tarihinde olağanüstü pırıltılı bir yurttaşlık anı, eşitlik ve birlikte yaşam talebiydi. Hal böyleyken ne başladı, ne sona erdi. Bir ‘andı’ ve hepimize gelecekte nasıl bir dünyada, nasıl bir memlekette yaşayacağımıza dair ipuçları sundu.

Gelecek engellenebilir mi? Kim ne yaparsa yapsın, hangi yöntemlerle eziyet ederse etsin, böyle bir şey mümkün mü?

Zor zamanlar yaşıyoruz. Herkesin payına bir şeyler düşüyor. Büyük hayaller kuranlardan değilim, ama daha iyi bir yerde, biraz daha insan gibi yaşayabileceğimizi savunuyorum. Hiç kimsenin, hiç olmazsa bir an önce kaçıp gitmek istemeyeceği bir yurt olabilir burası. Gezi, bunun mümkün olduğunun habercisiydi. O gün bu gündür kara çalmak istiyorlar. Ancak kir tutmuyor, tutmaz, tutmayacak. 

Eziyetli bir sürecin ardından ve yargılananlardan biri 840 gününü hiç yoktan cezaevinde geçirmişken, sevdiğimiz çok insan hâlâ zırva gerekçelerle tutukluyken, bir ‘dışarıdaki’ sıfatıyla ‘Mutluyum’ ifadesini yadırgıyorum doğrusu. Tahmin ediyorum, bu satırları okuyan çoğunuz benzer duygular yaşıyorsunuz. 

Yine de “Mutluyum” demeli. İnatla! Bu akşam sevdikleriyle yemek yiyebilecek olanın sevincini paylaşmalı. 

Darısı haksızlığa uğrayan diğerlerinin, zırva iddialarla hayatlarından çalınan, sürgünde yaşamak zorunda kalan, herkesin başına…

Video önerisi: Sevgili Ünsal Ünlü’nün bu sabahki ‘Gezi’ konulu yayınını buraya bırakıyorum.

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Murat Sevinç

SON HABERLER

9 soruda: En iyi aşı hangisi?

Bilim insanları adeta bir yarış halinde Covid-19’a karşı aşı geliştirmeye çalışırken, uzmanların tek dileği birden çok firmanın istenen sonuca ulaşmasıydı. Ne kadar çok çeşit aşı üretilirse o kadar çok insanın bundan faydalanacağı düşünüldü ama şimdi farklı koruma oranları, doz aralıkları ve etkinlik yöntemleriyle kafamız biraz karıştı. Acaba en iyi aşı hangisi?

Montrö’ye ‘tarihi’ bakış: 85 yıl önce ne oldu?

İstanbul’a 2 bin 200 kilometre uzaklıkta bulunan, İsviçre’nin güneybatısındaki Montrö kenti, bugün Türkiye için farklı bir öneme sahip. İstanbul ve Çanakkale boğazlarını Türk hakimiyetine veren Montrö Boğazlar Sözleşmesi, 85 yılın ardından bir kez daha Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden…

15 gün ‘kısmi kapanma’

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Covid-19 salgınını yavaşlatmak için Ramazan ayında alınan yeni önlemleri açıklıyor.

19 yıl önce Adana’dan çalınan 500 yıllık İznik çinileri Londra’da müzayededen çıktı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin aldığı Kur’an-ı Kerim ve elyazmalarıyla gündeme gelen Britanya’daki Sotheby’s müzayedesinde 19 yıl önce Adana’da camiden çalınan 500 yıllık İznik çinileri çıktı.

Boğaziçililer 100 gündür ‘kayyım’a direniyor

Boğaziçi Üniversitesi’nde başlayan ve diğer okullardan da destek toplayan ‘kayyım rektör’ protestoları 100 günü geride bıraktı.

‘Darbe-tonik’
Bilinmeyen dilin, bilinen dilden ricası! (3)

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1260 gündür tutuklu

AGORA

128 milyar doların akıbeti

M. Murat Kubilay

Delik kap su tutar mı?

Azime Acar

S-400’den Montrö tartışmalarına

Bahadır Kaynak

Muhafazakarlar ve Batı: Nereden nereye?

İhsan Dağı

Çok kıskandım

Mehmet Aksel

GÜNÜN 11’İ

Melih Aşık: İkinci aşıdan 28 gün sonra antikor testi yaptırdım; neredeyse sıfıra yakın

Mehmet Demirkol: Fenerbahçe kazandı ama oyun ayağa kalkmadı

Abdulkadir Selvi: Emekli amirallerin bakan ismi vermediği söyleniyor

Kemal Öztürk: Siyaset için en büyük tehlike

Alaattin Aktaş: Ekonomi iyi gidiyorsa bu işsizlik ne?

İbrahim Kiras: 128 milyar dolar nerede diye sormanın suç sayılması olacak iş değil

Feyzi Açıkalın: Başı kesik tavuk gibi ilerleyen dış politikanın bedelini turizm çekiyor

Akif Beki: AK Parti bir kez daha kaçarken davul çalarak kendi kendini ele verdi

İbrahim Kahveci: Millet her yıl birkaç müteahhide milyarlarca lira açıktan para ödüyor

İsmail Saymaz: Belki de bu yüzden, emekli süperstarlar Montrö’yü anlatıyor

Murat Muratoğlu: Ekonomi bu kafayla buz kesti

Bu bir utanç yazısı

İKSV’ye ‘Bu bienalin farkı ne’ diye sorduk, ‘Dikkat, her an karşınıza çıkabilir’ dediler!

Da Vinci’nin Salvator Mundi tablosu, NFT versiyonuyla yeni rekor peşinde

İzmirli şarkıcı 100 yaşında: Bir kez daha Adieu Dario!

Uluslararası karikatür yarışmasında birincilik ödülü Kübalı sanatçıya

Giresun-Keçiören maçının 10’uncu dakikasında futbolcular iftar yaptı

Arka kapıdan giren ayıyı evin hiç beklenmedik iki sakini kovaladı

46 numara mı giyiyorsunuz, 1 milyon dolarınız mı var: Kanye West’in ilk Nike Yeezy’leri tam size göre!

Dünyanın en iri tavşanı çalındı

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi