CANAN COŞKUN
canancoskun2@gmail.com
@canancoskun
Tiyatro sanatçısı Genco Erkal ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla hâkim karşısına çıktı. Erkal, savunmasında suçlamaya konu tweet’leri tek tek açıkladı ve “Dilerim ilk seçimde bu ucube sistemden kurtulup yeniden parlamenter sisteme geçer, demokrasiyi yeni baştan inşa eder, huzur buluruz” dedi. Dava dosyası esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için savcılığa gönderildi. Bir sonraki duruşma 11 Mart 2022’de yapılacak.

Duruşma başlangıcında hâkim COVİD-19 salgını nedeniyle salona hiçkimseyi almayacağını söyledi ve bir süre tartışma yaşandı. Hâkim, tartışmadan sonra salona yalnızca bir gazeteci kabul edeceğini söyledi, diğer gazeteciler de salonun kapısından duruşmayı dinledi. Tartışmalardan sonra başka bir kişi Erkal ile aynı davada yargılanmak için dilekçe sunmak istedi. Hâkim bu aşamada bu işlemi yapamayacağını söylediği için yine tartışma çıktı. Bu tartışma da dindikten sonra yargılamaya başlandı.
Hâkimin iddianameyi okumasından sonra Erkal’a savunması soruldu. Erkal suçlamaya konu tweetlerini tek tek açıkladı.
– Erdoğan, ‘Ayder Yaylası’nda 2022’ye kadar çalışmanın bitirilmesini hedefliyoruz’. Eyvaaah, güzelim doğa harikası Ayder Yaylası’nı bitirmeye karar vermiş. Parmağının değdiği yeri beton edip kurutuyor.
Bu iktidarın doğayla arası pek parlak olmamıştır. İnşaat ve beton aşkı her zaman doğa aleyhine çalışmıştır. Onlar için önemli olan pazarlanacak yeni rant alanları yaratmaktır. Toprağı, alınıp satılacak arsa olarak görürler. Doğaya verilen zararlar konusunda tipik örnekler arasında Kaz Dağında maden aramaya izin verilmesi, halkın karşı koymasına rağmen İkizdere’de taş ocaklarına ruhsat vererek doğanın tahrip edilmesi, özel koruma altındaki kıyıların imara açılması sayılabilir. Cumhurbaşkanı da zaman zaman bizzat özeleştiri yaparak, örneğin İstanbul için şunları söylemiştir: “Biz bu şehre ihanet ettik. İstanbul’un kıymetini bilemedik. Bundan ben de sorumluyum.”
Aynı şekilde Ayder Yaylası için de “Biz burayı kirlettik, rezil ettik” dediği halde yaylayı turizm merkezi ilan ederek kentsel dönüşüm çalışmalarını başlatmış, imara açıp buranın doğal yayla olma vasfını kaybetmesine olanak sağlamıştır. İşte benim tweetim bu durumu eleştiriyor. “Parmağının değdiği yeri beton edip kurutuyor” demek bir durum beyanı, bir eleştiridir. Kesinlikle hakaret değil.
– Alemin çocuk doğurup doğurmayacağına karışacağına diplomayı ortaya koy bir bakalım. Arkadaşın rektörden de olsa, sahte de olsa görelim şunu.
Cumhurbaşkanının diploması ise yıllardan beri tartışılıyor. Vardı yoktu, geçerliydi değildi. Sahteydi deniyor. Davalar açılıyor, reddediliyor. Olay AİHM’e kadar gitti. Bütün bunlar yıllardır kamuoyunun gözleri önünde oluyor. Konuyla ilgili kitaplar yazılıyor. İnternete girin ‘Erdoğan’ın diploması’ diye arayın. Bakın neler çıkıyor karşınıza. En son bir kurul meseleyi ‘özel hayatın gizliliği’ kapsamında değerlendirdi. Neden özel olsun? Madem ki yasal olarak belli bir göreve seçilebilmek için o diploma gerekli o zaman açıkça ortaya konmalı. Özel hayat kapsamına girmez ve gizlenemez. Ben bir yurttaş olarak bu diplomayı görmek istiyorum. Bu benim hakkım.
Bugüne kadar hiçbir cumhurbaşkanımızın diploması tartışma konusu olmamıştı. Hepsi devlet arşivlerinde yerini aldı. Hepsi kesin, açık ve nettir. Bu diplomayı da görelim diyorum. Mizahi bir ifade var bu tweette. İroniktir, ama hakaret? Neresi hakaret sayılabilir anlamıyorum doğrusu.
Cumhurbaşkanı ara sıra ‘Biz kimin özel hayatına, yaşama biçimine karıştık’ der ama açıkça bilindiği gibi üç çocuk, beş çocuk, yurttaşların kaç çocuk yapacağına bile o karar vermek ister. Bu da beni rahatsız ediyor ve bu tweetle o konuyu eleştiriyorum.
– Başkanlık sistemi yetmez, Türk usulü Çobanlık Sistemi olsun.
Bir gün Cumhurbaşkanı şöyle dedi: “Çobanlık felsefesini anlamayan, insan yönetemez. Ben de bir çobanım.” İşte bu konuşma son tweetime ilham kaynağı oldu. Kendisi çobanlığı gururla kabul edip savunduğuna göre burada hakaret söz konusu olamaz. O çobanlığı kabul edebilir ama ben sürüden biri olmayı kabul etmiyorum. Çağdaş bir toplum, özgür bireylerden oluşur. Halk koyun sürüsü olamaz.
Türk usulü başkanlık sistemi ülkemiz için felaket oldu bence. Benim asıl eleştirdiğim budur. Başkanlık sistemine başından beri kesinlikle karşıyım. Tüm yetkilerin tek kişide toplandığı bir sistemde halk huzur bulamaz. Nitekim bu sistemin yürürlüğe girmesinden bu yana, kısa zamanda siyasi, sosyal, tüm alanlarda zarar gördük, sürdürülebilir olmadığını anladık. En önemlisi ülkemizin ekonomisi çöktü. Enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı, paramızın büyük bir hızla değer kaybetmesi, yoksulun daha yoksul, zenginin daha zengin olması, bu sistemin çıkmazını açıkça ortaya koydu.
Dilerim ilk seçimde bu ucube sistemden kurtulup yeniden parlamenter sisteme geçer, demokrasiyi yeni baştan inşa eder, huzur buluruz.
Genel duruma bakarsak ülkemizde, son 6 yıl içinde Cumhurbaşkanına hakaretten 38 bin dava açılmış, bu herhalde bir dünya rekoru. Durumun nedenlerini araştırmak gerekiyor kanımca. Neden bu kadar çok dava? Daha önceki dönemlerde bu tür davalar yüzlerle sayılırken bu dönem birdenbire on binleri konuşmaya başlıyoruz. Demek ki ifade özgürlüğüne ciddi bir saldırı var, baskı var burada. Suskun, evet efendimci bir toplum isteniyor. Soru sorulmasın, eleştiri yapılmasın, iktidara koşulsuz biat edilsin. İnsanlar hapse atılmaktan korkup sussunlar, bu mudur amaçlanan?
Üstelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Şorli kararıyla artık Cumhurbaşkanına hakaret diye bir suç kabul etmiyor, insan haklarına aykırıdır diyor. Bu suçtan ötürü göz altına alıp yargıladıklarınıza 7 bin 500 Avro tazminat ödeyeceksiniz diyor. Bunun üstüne benim başka bir şey söylememe gerek kalmıyor sanırım. Takdir sizindir.”
Erdoğan’ın davaya katılma talebi kabul edildi

Erkal’ın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı söz aldı ve tweetlerin alenen hakaret içerdiğini öne sürdü ve davaya katılmak istediklerini söyledi. Erkal’ın avukatı Turgut Kazan da “Bunlardan zarar gören bir cumhurbaşkanının diyeceklerini merak ediyoruz. Davaya katılmasını istiyoruz” dedi. Mahkeme ara kararında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davaya katımasına hükmetti.
Avukat Turgut Kazan sözlerine devam ederek cumhurbaşkanına hakaret suçlamasının AİHM’in son dönemde verdiği kararlarla uygulanamaz hale geldiğini söyledi ve Anayasa Mahkemesi’nin de aynı yönde kararları olduğunu anımsattı.
Mahkeme, dava dosyasını esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için savcılığa göndermeye karar verdi. Bir sonraki duruşma 11 Mart 2022’de yapılacak.
Ne olmuştu?
Genco Erkal hakkında, bir kişinin ihbar e-postasıyla soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma kapsamında Erkal hakkında Ayder Yaylası’nın yapılaşmaya açılması, Erdoğan’ın diploması ve başkanlık sistemiyle ilgili 2016’da ve 2020’de paylaştığı üç tweet nedeniyle ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla iddianame düzenlendi. Erkal’ın dört yıl iki aya kadar hapsi isteniyor.
Erkal’ın suçlama konusu yapılan 2016 ve 2020 yıllarına ait tweetleri şöyle:
– Erdoğan, ‘Ayder Yaylası’nda 2022’ye kadar çalışmanın bitirilmesini hedefliyoruz’. Eyvaaah, güzelim doğa harikası Ayder Yaylası’nı bitirmeye karar vermiş. Parmağının değdiği yeri beton edip kurutuyor.
– Alemin çocuk doğurup doğurmayacağına karışacağına diplomayı ortaya koy bir bakalım. Arkadaşın rektörden de olsa, sahte de olsa görelim şunu.”
– Başkanlık sistemi yetmez, Türk usulü Çobanlık Sistemi olsun.