CANAN COŞKUN
canancoskun2@gmail.com
@canancoskun
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, 2002’den bu yana kamuoyunda tartışmalara yol açan, hakkında birçok kez durdurma kararı verilen Galataport hakkında civardaki binalarda hasara yol açtığı gerekçesiyle maddi tazminat davası açtı.
İstanbul 16’ncı Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ) ve Galataport İstanbul Liman İşletmeciliği ve Yatırımları A.Ş. davalı olarak yer alıyor.
‘Performans ölçümleri’ yapılmadı
Mimarlar Odası’nın sunduğu dilekçede, inşaatın yapıldığı bölgede geçtiğimiz 20 yıl içinde bu inşaat dışında hiçbir yapılaşma ve değişiklik olmadığı belirtildi. Davalı şirketler tarafından Galataport gibi büyük ölçekli bir projenin inşaatı sırasında meydana gelebilecek hasarın önlenebilmesi ve tespit edilebilmesi için bölgedeki binalarda ‘performans ölçümleri’’ yapılması gerektiği ancak yapılmadığı belirtildi. Dilekçeye İnşaat Mühendisleri Odası’nın (İMO) projenin civarındaki binalarda ve yolda oluşan hasarla ilgili hazırladığı rapor da eklendi.
Rapora göre Galataport’un neden olduğu hasarla ilgili tespitler şöyle:
Yolda çatlaklar oluştu
*Mimarlar Odası’nın bitişik olduğu komşu yapıyla arasındaki derzlerde açılmalar oldu. Aynı hizada bulunan diğer yapılarda da benzer açılmalar bulunuyor. Binanın hemen önünde bulunan yolda da çatlaklar meydana geldi. Bu çatlakların tespitinin engellenmesi amacıyla yolda kısa bir süre içerisinde birçok kez tamirat yapıldı.
*Mimarlar Odası’nın zemin döşemesinde, ön cepheye paralel, bina uzunluğu boyunca düzgün bir hat şeklinde çatlak meydana geldi. Döşemenin altındaki betonda da aynı şekilde çatlak oluştu.
Esnaf da şikayetçi
Galataport inşaatından tek zarar gören Mimarlar Odası değil. Projenin civardaki başka binalara zarar verip vermediğini anlamak için esnafla konuştuk. 20 yıldır aynı yerde hizmet veren Karaköy Lokantası projenin verdiği fiziksel zarardan değil, maddi zararından dolayı binasını boşaltıyor. Bu kararda Galataport’un civardaki binaların kira bedellerini artırması etkili olmuş. Bu artış yüzde yüz oranına varmış.
Başka dükkan sahipleri de yine Galataport kaynaklı sorunlardan şikayetçi. 56 yıldır Karaköy’de sarf malzemeleri satan bir esnaf Galataport’un kazıklarının çakıldığı günlerde bulundukları yerin sallandığını hatırlattı.
60 yıldır Karaköy’de hizmet veren başka bir dükkanın yetkilisi ise Galataport inşaatı başladıktan sonra duvardaki fayansların düştüğünü anlattı.
TDİ’den cevap: Hasar depremden olabilir
TDİ’nin mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde ise Mimarlar Odası’nın bulunduğu yerde Galataport inşaatı dışında da inşaat ve restorasyon çalışmaları olduğu belirtildi. Binada hasar oluşmuşsa bu hasarın başka sebeplerle gerçekleşmiş olabileceğini savunan TDİ, “Özellikle 2019, 2020 yıllarında İstanbul’u etkileyen birçok deprem meydana gelmiştir. Dolayısıyla yaşanılan depremler nedeniyle de dava konusu taşınmazda zarar meydana gelmiş olabilir” dedi. Bu nedenle mahkemenin Kandilli Rasathanesi’nden 2015-2020 yılları arasında İstanbul’u etkileyen deprem rapor ve analizleri dosyaya getirmesi istendi.
Ne olmuştu?
Galataport projesi, Karaköy rıhtımından Fındıklı’daki Mimar Sinan Üniversitesi’ne kadar olan 1.2 kilometrelik sahil şeridi ve 400 bin metrekarelik alana yayılıyor. Söz konusu alan 1993’te İstanbul 1 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından SİT alanı olarak tanımlandı. Bir yıl sonra da Bakanlar Kurulu kararıyla turizm merkezi ilan edildi. Bununla birlikte alanda bulunan yapıların turistik ve ticari amaçlarla onarılması ya da yıkılarak yeni binalar yapılması gündeme geldi ancak bu planlar hayata geçmedi.
Mart 2002’ye gelindiğinde kamuoyuna duyurulan Galataport projesi bugünkü halini almıştı. Eylül 2005’te yap-işlet-devret modeliyle yapılan ihaleyi 3 milyar 538 milyon avro teklifi ile Sami Ofer’in ortağı olduğu Royal Caribbean Cruises önderliğindeki konsorsiyum kazandı. Ancak TMMOB İstanbul Şehir Plancıları Odası’nın başvurusu üzerine Danıştay 6’ncı Dairesi tarafından proje oybirliğiyle durduruldu.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, yürütmeyi durdurma kararından sonra Kasım 2006’da projeyle ilgili imar çalışmalarını bitirerek Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’na başvuruda bulundu. Ancak plan kurul tarafından reddedildi. 2008’de de Çevre Mühendisleri Odası İstanbul şubesi planların iptali için dava açtı. İstanbul 2’nci İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı verdi.
2010 yılına gelindiğinde Kıyı Kanunu’nda ‘ısmarlama‘ olarak nitelendirilebilecek bir değişiklik yapıldı. Buna göre, kıyılarda, doldurma ve kurutma suretiyle elde edilen arazilerde kanun kapsamında öngörülen kullanımlara ilişkin imar planı Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca 60 gün içinde re’sen onaylanacaktı. Bu alanlarda Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun koruma amaçlı imar planına ilişkin hükümleri uygulanamayacaktı.
2012 yılında ise gelindiğinde ise İstanbul 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu projeyi onayladı ve ihale süreci bir kez daha başladı. 2013’te bugünkü ‘Galataport‘ ismiyle çıkılan ihaleyi 702 milyon dolarla Doğuş Holding kazandı. Sözleşmeye göre Salıpazarı Liman Sahası’nın işletme hakkı artık 30 yıl süreyle Doğuş Holding’e aitti.
Ancak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin başvurusu üzerine projeyi bir kez daha durdurma kararı verdi. Bu karar o dönem başbakan olan Erdoğan tarafından şu sözlerle hedef alındı:
“Başbakanlığım döneminde biz meşhur Tophane’deki Galataport’un ihalesini yaptık. İhale bitti, kazananı belli, hepsi belli. Bakın ihaleden sonra iki yıl geçti. Şimdi yargı karar veriyor yürütmeyi durdurma. Böyle bir anlayış olabilir mi? Ben ülkemde bu yargıya nasıl güveneceğim, inanacağım? Cumhurbaşkanı hıyanet-i vataniye içinde olursa suçludur. Peki, yargıç hıyanet-i vataniye içinde olursa nedir? Bakın iki yıl geçiyor siz böyle bir karar vermiyorsunuz, iki yıl sonra veriyorsunuz. Bu nedir? Vatanperverlik midir? Bir yargıç söylemişti, vicdanıyla cüzdanı arasında diye. Herhalde böyle bir şey var burada. Birileri cüzdanı bir yerde unutmuş. Vicdan da olmayınca böyle şeyler doğuyor”
Projeyle ilgili Eylül 2015’te nihai Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu için ‘olumlu‘ yönde görüş bildirildi ve 2016’da inşaat başladı. İnşaat kapsamında yıkılmayacağı söylenen ve birinci derecede tarihi bina olan Paket Postanesi ile Karaköy Yolcu Salonu yıkıldı.