İktidar, 15 Temmuz’dan beri, darbe girişiminin arkasında olduğunu düşündüğü Batı’ya karşı hızlı bir şekilde Rusya’ya yakınlaşıyor. Bu ise her şeyden önce dış politikaya dair tüm iddialardan vazgeçilmesi, yani Suriye’yi fethe soyunan yeni-Osmanlı’nın iflas ettiği anlamına geliyor.
İşte büyükelçi cinayeti, tetikçi ister Nusra ister Cemaat mensubu olsun, Atlantik-Avrasya savaşlarının en yoğun dönemlerinden birine denk geldi ve tam da bu nedenle mesaj sadece iktidar partisine değildi. Evet, bu suikastla Türkiye’nin ‘istikrarsız ve kaosa açık ülke’ olduğuna yönelik uluslararası kanaat biraz daha güçlendi, iktidara “başınıza her an, her şey gelebilir” mesajı verildi, Suriye siyasetindeki dönüşümün bedelinin ne olduğu gösterildi, bunların hepsi doğru ama bu suikast, kanımca, Halep konjonktüründe ve Trump başkanlık koltuğuna oturmaya hazırlanırken, Atlantikçilerin Avrasyacılara yönelik güçlü bir mesajı ve ‘küresel iç savaş’ın bir parçasıydı, mesajın verildiği yer ise ‘iki cami arasında binamaz’ Türkiye oldu.