Sağlık Bakanı’nın ilk ölüm vakalarını açıklarken tamamının 65 yaş üzeri olduğuna yaptığı vurgu, bir yandan yaşlıları hedef haline getirirken, diğer yandan da diğer yaş gruplarının özellikle de çalışanların gündelik hayatlarındaki risklerin göz ardı edilebileceği fikrini pekiştirdi.
Bugünden bakıldığında ve Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarıyla birlikte değerlendirildiğinde Bakanlığın bu söyleminin, ülkede üretimin aksamaması için emekçilerin tüm risklere rağmen çalışmaya devam etmesini amaçladığı görülüyor. Çalışma yaşamının parçası olmayan tüm nüfus kesimlerinin evde kalması zorunlu iken, çalışan herkesin işe gitmekle zorunlu tutulması, siyasi iktidarın salgınla mücadelesindeki önceliğinin toplum sağlığını korumak değil, üretimin devamlılığını sağlamak olduğunu gösteriyor.
Siyasi iktidarın bu önceliğinin bedelini, aramızda çok sevdiklerimizin de olduğu her yaştan daha fazla kişinin hastalığa yakalanmasıyla ve hayatını kaybetmesiyle ödüyoruz. Türkiye’nin itiraf etmeksizin uygulamaya koyduğu bu ‘sürü bağışıklığı’ yönteminin, birkaç hafta içerisinde sağlık sistemine taşıyamayacağı kadar büyük bir yük bindireceğini kestirmek zor değil.