MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Yaklaşık 1.5 yıldır süren, avro kuru yükseldikçe büyüyen ilaç sıkıntısı eczane nöbetlerini kabusa çeviriyor. Hiç bu kadar ilaç kıtlığı yaşamadıklarını söyleyen eczacılar, kucağında ateşli çocuğuyla ilaç almayan gelenlere, “Yok” demek zorunda kalmanın stresini yaşıyor. Bazı reçete sahipleriyse ilaçları sakladıklarını düşünerek gerginlik yaratıyor.
Devletin ilaç için belirlediği kur fiyatı, reel değerinin çok altında. Devlet ilaç alırken hala bir avroyu 7 lira 86 kuruştan hesaplayarak ödüyor. Merkez Bankası’nın avro kuruysa bugün itibariyle 18 lira 12 kuruş. İlaç firmaları bir yandan düşük kurun, diğer yandan yüksek enflasyonun maliyetlerini bile karşılamadığı gerekçesiyle kısıtlı miktarda ilaç ithalatı ve üretimi yapıyor.
Filler tepişiyor, karıncalar eziliyor
Sağlık Bakanlığı’yla ilaç endüstrisi arasındaki bu çekişme, hastaların ilaçlarını temin ettiği eczanelere büyük bir sorun olarak yansıyor. Depolar stoklarını kontrol için ilaçları tane tane verebiliyor. Eczane rafları boş, reçeteler karşılıksız kalıyor. Eczaneler mesai saatleri içinde ilaç takas ederek reçeteleri karşılamaya çalışıyor. Ancak nöbetlerde büyük sıkıntı çıkıyor; çünkü resmi günler ve mesai saatleri dışında hizmet veren nöbetçi eczaneler yazılan ilaçları veremiyor.
İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz. Pınar Özcan, ilaç yokluklarının bitmeyen bir döngüyü dönüştüğünü söyledi. İstanbul’da 5 bin 500 eczane bulunduğunu, eczacıların dayanışarak ilaç temin etmeye çalıştığını belirten Özcan, şunları dedi: “Eczanelerde olmayan ilacı, başka eczacı arkadaşlarımızda bulmaya çalışıyoruz. Ancak çoğunlukla bulamıyoruz. Reçete sahipleri ya eczane eczane geziyor ya da doktoru arıyoruz, mümkünse farklı bir ilaç reçete etmesini istiyoruz. Bazen ilacın değiştirilmesi mümkün de olamıyor. Reçetedeki ilaçlar eczanede varsa bizden mutlusu yok.”
‘Nöbetçiden, o nöbetçiye şehir içinde dolaşmanız lazım’
Nöbetlerde eczanelerin yüzde 10’u açık. Dolayısıyla reçetede yazılan ancak nöbetçi eczanede bulunmayan ilaca ulaşmak iyice zorlaşıyor. Mevsim itibariyle hastalıklar çok arttı. Gece nöbetlerinin en büyük hasta grubunu özellikle acile giden çocuklar oluşturuyor.
Özcan, şunları anlattı: “Çocuk hastaların ilaçlarında yaşanan sıkıntılar çok büyük bir sorun. Düşünün kucağınızda ateşli, ağlayan çocuğunuz var ama ilacı bulamıyorsunuz. O nöbetçiden, o nöbetçiye şehir içinde dolaşmanız lazım. Bulabilirseniz şanslısınız. Bulama ihtimaliniz daha fazla. O yüzden çok sıkıntılıyız şu anda.”
Geçtiğimiz yıllarda kurun güncellendiği şubata kadar, kasım, aralık ve ocak aylarında ilaç temininde sıkıntılar yaşandığını hatırlatan Özcan şöyle devam etti:
“Hiç böyle sürekli hale gelen, vatandaşı ve eczacıyı bu kadar sıkıntıya sokan dönemimiz olmamıştı. Sorun yaşardık ama çözebilir, döndürebilirdik. İlaç bende kalmazsa, öbür eczanede olurdu. Hastalar hissetmezdi. Şimdi yokluk süreci hiç bitmiyor. Güncellemeler de soruna ilaç olmadı. Reel kurla ilaç kuru arasındaki makas kapanmıyor, büyüyor. Üretim maliyetlerini karşılayamıyor. Şu anda bırakın hammaddeyi şişe, ambalaj maliyetlerinden ötürü bile firmalar ilaç üretmiyor. Kronik hastalıkların ilaçlarında da büyük sıkıntı var. Çok bilinen antibiyotiklerimiz var. Eczanelerin rafında o antibiyotikten 100 tane bulundurması gerekirken, beşer beşer zor buluyoruz. Hastaların beşine verirken, diğerlerine verilemiyor. Hasta aramak zorunda kalıyor.”
‘İlaç bu hafta varsa, üç hafta yok’
Ecz. Zafer Kaplan, fiyatlandırmadan memnun olmayan ilaç firmalarının kasıtlı olarak üretimlerini yavaşlattığını, depoların da kendi stoklarını muhafaza etmek için eczanelere birer, ikişer ilaç verebildiklerini söyledi: “İlaç bu hafta varsa, üç hafta yok. İlaca ulaşmak çok güçleşiyor. Okullar açıldı, üst solunum yolu hastalıkları yaygınlaştı maalesef ve bu rahatsızlıklar için olan ilaçlar çok kısıtlı geliyor, yoklar. Üç ilaç geldiğinde üç reçeteyi karşılıyoruz, geriye kalanlara ‘yok’ diyoruz. Gündüz olsa başka eczaneleri dolaşarak temin etme yoluna gidilebilir fakat nöbette bu imkan da yok. Nöbetçi eczanelerde de ilaç bitiyor. Bizler bu duruma çok üzüyoruz, kaygı yaşıyoruz.”
Kaplan ilacın bulamadığını reçete sahiplerine anlatmanın her zaman kolay olmadığını belirtti: “Vatandaş rahatsız. ‘Niye ilaçınız yok? Var da saklıyor musunuz? Zam mı bekliyorsunuz?’ gibi doğru olmayan değerlendirmelerle muhatap oluyoruz. Türkiye’de hiçbir eczacı rafında ilacı varsa ateşli bir çocuğa vermemezlik etmez. Bu sorunun muhatabı eczacı değil. Siyasi iktidarla ilaç firmaları arasındaki fiyat tartışması buna yol açıyor. İlaç sanayi bu sıkıntıyı yaşamıyor, depocular yaşamıyor, iktidar mensupları yaşamıyor. İlacı hastaya sunan son nokta eczane. İlacı veremediğimiz zaman hastaların durumunu biz görüyoruz. Verememek bizim için de stres ve üzüntü kaynağı. Hakkıyla mesleğimizi icra edemiyoruz. Bütün seneye yayılan bir yokluk yaşıyoruz. İlaç bolluğunda yaptığımız ciroları da yapamıyoruz. Bu da eczacılar ekonomik sıkıntıya neden oluyor.”
‘Gece yarısı ilaç arayanlara ilacınız da eşdeğeri de yok diyoruz’
Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Ecz. Nurten Saydan, eczacıların 13 yıldır yükselmesini beklediği karlılık baremlerine yapılan artışların ilaç yoklarına çare olamayacağını söyledi.
Meslek hayatı boyunca yaşamadığı derecede ilaç bulamama sorunu bulunduğunu belirten Saydan, şöyle devam etti: “İlaç fiyatı belirlenirken kullanılan avro kuru ile güncel avro arasındaki makas çok açılmış durumda. Bu yerli ve ithal ilaç sanayinde sıkıntı yaratıyor. Bit ilacından kanser ilacına, göz damlasından ateş düşürücü şuruba kadar neredeyse her gruptaki ilaçların bulunmasında sorunlar yaşıyoruz. Özellikle nöbetlerimizde yaşadığımız sıkıntıyı tarif etmemiz mümkün değil. Gece yarısı derdine derman olacak ilacı arayan vatandaşımıza ‘İlacınız yok, eşdeğeri de yok’ demek zorunda kalmak hem vicdani hem de mesleki olarak bizi yaralıyor.”
‘Hiç bu kadar ilaç kıtlığı görmedim’
“31 yıllık eczacıyım, hiç bu kadar ilaç kıtlığı görmedim” diyen Ecz. Nihat Yaşar, özellikle nöbetlerde veremedikleri ilaçlar nedeniyle sık sık gerginlikler çıktığını söyledi. Nöbetlerde en fazla çocuk ve kadın hastaların reçetelerinin geldiğini belirten Yaşar, şunları söyledi: “Nöbetlerimizde haliyle sadece nöbetçi eczaneler açık. Bazen diğer nöbetçileri arayarak ilaç soruyoruz. Ellerinde varsa hastayı oraya yönlendiriyoruz. Reçetelerdeki ilaçları bölemiyoruz. Tüm ilaçların aynı yerden alınması gerekiyor. Bazı hastalarımız yoktan anlıyor. Bazıları ilaç saklamakla suçluyor. ‘Niye vermiyorsunuz?’ diye bağırıyor, ısrarcı oluyorlar. Nöbetlerimiz stresli ve gergin geçiyor.”