Pandemi döneminde bütün sağlık çalışanlarıyla birlikte ön cephede savaşan eczacılar ekonomik krizin yarattığı darboğazla ilgili seslerini duyurmaya çalışıyor. Eczacılara özel pazaryeri platformu Farmazon, blog sayfasında yayınladığı yazıda yaşanan sorunları birinci ağızdan aktarıyor.
Türkiye’deki 30 bine yakın eczacıdan 25 bininin üye olduğu Farmazon 2014’te kuruldu. Eczacılar burada kendi aralarında ürün alışverişi yapabiliyor, böylece fazla stok ya da eksik mal sorununu aşmak için dayanışıyor.
2019’da açılan Farmazon Blog ise eczacılık dünyasından haberler vermenin yanı sıra, serbest eczacıların hikayelerini ve sorunlarını dile getiriyor.
Geçen hafta blogda yayınlanan bir yazıda eczacılara tek bir soru soruldu: ‘Eczaneler neden kapanma riskiyle karşı karşıya?‘
“Eczacılığın daha önce hiç geçmediği günlerden geçiyoruz. Uzun süredir devam eden kronik sorunların yenileriyle birleşmesiyle birlikte, eczacılar için çözümsüzlük artık idare edilebilir olmaktan çıktı” diye başlayan yazıda, mesleğin geleceğinin tehdit altında olduğu ve bu dönemin az hasarla atlatılabilmesi için sorunların doğru anlaşılması gerektiği belirtildi.
Yazının tamamında sorunlarını ilk ağızdan dile getiren eczacıların söylediklerini okumak mümkün. Meseleyi en yalın haliyle anlamak isteyenler için blogdan aldığımız dört maddelik özeti yayınlıyoruz.
İlaçlar zamlandıkça eczacıların kârlılığı düşüyor
2022 başından beri ilaç fiyatlarına iki kez zam yapıldı. İlaçlar zamlandıkça eczacıların kârlılığı düşüyor. Her ilaç zammı döneminde kamuda yaratılan, ‘aradaki farkın eczacının cebine girdiği’ algısı tamamen yanlış. Bu ters orantıyı anlamlandırmak için İlaç Fiyat Kararnamesi’ndeki 14 yıl öncesinden kalan baremlere göz atmak yeterli.
Bu kararnameye göre, eczacı en makul kârı 100 TL’nin altındaki ilaçlardan sağlıyor. 100 TL-200 TL arasındaki ilaçlardan daha az, 200 TL üstündeki ilaçlardan ise daha da az kâr elde ediyor. Dolayısıyla ilaca gelen her zam, 100 TL’nin altında kalan ilaç sayısının daha da azalması demek. Buna karşılık, eczacının neredeyse hiç kâr etmediği ilaçların sayısı hızla artıyor. Bu baremler enflasyona uygun şekilde güncellenmediği sürece, kârlılığı düşük olan ilaçlarla eczanelerin uzun süre ayakta kalması mümkün görünmüyor.
Hastanın ödediği ilaç fiyat farkları her geçen gün artıyor
İlaç zamlarının doğrudan etkilediği diğer grup elbette hastalar. Ödeme kapsamından çıkarılan yüzlerce ilaç bir yana, fiyatlar yükseldikçe hastaların ödediği ilaç farkları da dramatik şekilde artıyor. Bu farkları toplamakla yükümlü olan eczacılar, bu yüzden hastaların haklı isyanının tek muhatabı konumunda. İlaç zamlarının eczacıların dünyasında kötü bir haber olarak yankı bulmasının bir sebebi de bu.
İlaç fiyatlarında uygulanan sabit döviz kuru yüzünden piyasaya ilaç girmiyor
Sağlık Bakanlığı’nın ilaç fiyatlandırmada baz aldığı Euro kurunu sabit tutması (bugün itibarıyla 7,86 TL) ve dahası gerçek kurla arasındaki +11 TL’lik fark, piyasada bulunmayan ilaç sayısını artırıyor. İlaç firmaları bu kurla piyasaya ilaç vermiyor, aynı sebeple ithal ilaçlar ülkeye giriş yapamıyor. Sabitle reel arasındaki bu kur farkı kapanmadıkça ilaç tedarikinde yaşanan bu büyük sorun devam edecek. Eczaneler ilaç arayışındaki hastalarına derman olamayacak.
Gelir düşerken, eczane giderleri hiç durmadan tırmanıyor
Eczacılık, gider kalemlerinin en fazla olduğu meslek dallarından biri. Personel giderleri, vergiler, kira, elektrik, doğalgaz, muhasebe, internet, bakım vb. masraflar enflasyon oranında arttığı halde, gelir seviyesi yukarıda anlatılan nedenler yüzünden yükseleceğine düştüğü için ticari bir kurum olarak eczanenin geleceği büyük tehdit altında. Haftada altı gün ve belli aralıklarla sabaha kadar çalışan eczacılar, kredi üstüne kredi çekerek masraflarını karşılamaya çalışıyor.