MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bu yılki 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü ana temasını “Tütün değil, yiyecek yetiştirin” olarak belirledi. Her yıl sekiz milyon insanın ölümüne ve çok sayıda hastalığa yol açan tütünün yetiştirildiği tarım alanlarında, karın doyuracak yiyecek yetiştirmek mümkün.
Toprakların sadece besin elde etmek için kullanılması elzem. Halen 823 milyon insan yetersiz besleniyor. 349 milyon insan acil gıda krizi yaşıyor. 43 milyon insansa kıtlık sınırında. İnsanları doyurabilecek tarım alanlarıysa, tütün yetiştirilerek heba ediliyor.
Çoğu orta-düşük gelirli 125 ülke, 4 milyon hektar tarım alanında tütün yetiştiriyor. Tütün tarımında 17 milyon insan çalışıyor. Kaldı ki tütün tarımı, yetiştiriciler ve ülkeler için karlı değil. Dünyada yoğun tütün tarımı yapılan 10 ülkenin, altısında insanlar beslenme bozukluğu yaşıyor. Ürünün yüzde 60’ı (6.3 milyon ton) Asya’da yetiştiriliyor. Çin’de tütün ekim alanı 14 bin 14 km2, beslenme bozukluğu sıklığı yüzde 13,3; Hindistan’da ekim alanı 4 bin 340 km2, beslenme bozukluğu sıklığı yüzde 16,8; Endonezya’da ekim alanı 2 bin 192 km2, beslenme bozukluğu sıklığı yüzde 15,3; Malavi’de ekim alanı bin 666 km2, beslenme bozukluğu sıklığı yüzde 23,1; Pakistan’da ekim alanı 508 km2, beslenme bozukluğu sıklığı 22,1. Bu ülkelerde tarım alanlarında tütün yerine besin yetiştirilse, 10 milyon kişinin beslenebileceği hesap ediliyor. Sadece Malavi’de tütün ekilmese, 750 bin kişiyi doyuracak besin sağlanması mümkün.
DSÖ ve uluslararası tütün kontrol sivil toplum örgütleri, tütün tarımının durdurulmasını, yetiştiricilerinin besleyen, sürdürülebilir ürünlere geçmelerinin teşvik edilmesi ve desteklemesini talep ediyor.
Tütün için ormanlar yok ediliyor
Sağlığa Evet Derneği de konuya dikkati çeken bir basın toplantısı yaptı. Derneğin başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, dünya nüfusunun hızla artması, ekonomik istikrarsızlık, çevre kirliliğinin gıdanın temin edilmesini de zorlaştırdığını vurguladı. Toprakların sadece besin elde etmek için kullanılmasının elzem olduğunu belirten Dağlı, şöyle devam etti: “Ekilebilir alan ve su kaynakları kısıtlı. Tütün ekimi ve kurutması için her yıl binlerce hektar orman yok ediliyor. Besin elde etmek için kullanılabilecek alanları kaybetmemek için çalışmalıyız. Tütün endüstrisi birçok ülkede ekiciyle yaptığı tuzak anlaşmalarla içinden çıkılmaz borç döngüsü yaratıyor. Tütün kullanımı, kanser, akciğer, kalp damar hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığı yol açıyor.”
‘Tarafımızı seçmek zorundayız’
Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı’nın 2021 verilerine göre Türkiye’de sözleşmeli ve sözleşmesiz 44 bin 258 üretici, toplam 831 bin 167 dönüm alanda 71 milyon 496 bin 951 kg tütün üretti. 3 bin 709 üreticiyse 51 bin 477 dönüm tarım arazisinde sözleşmesiz üretim yaparak 12 milyon 850 bin 361 kg tütün üretti. Ocak – Eylül 2022 arasında üreticiden 1 milyar 746 milyon TL karşılığında tütün alındı. Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi’nden (SSUK) Dr. Çağla Uyunasta Küçük tüm bu tarım alanlarında ekonomik açıdan uygun gıda ürünü yetiştiriciliği için üreticilere destek sağlanması gerektiğini söyledi: “Sağlık açısından taraf olmamız gereken bir aşamadayız. Sağlık tarafında mı, karşı tarafta mıyız? Buna göre hareket etmemiz gerekiyor.”
Çocuk ve kadın işçiler daha ağır bedel ödüyor
Sağlığa Evet Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Osman Elbek, tütünün hassas, zor yetişen ve çok fazla insan gücü ve toprağa ihtiyaç duyan bir bitki olduğunu hatırlattı. Tütün üretiminin bedeli ağır.
Üretilirken yedi bin toksik kimyasal kullanılıyor, yılda 84 bin megaton karbindioksit (280 bin roket kadar) salınıyor. 21 milyon fosil yakıt harcanıyor. Alan açmak için yılda 600 milyon ağaç kesiliyor. Yer altı ve üstü su kaynakları kirletiliyor. Her yıl 22 milyar litre suya mal oluyor.
Tütün tüketilirken de dünyayı kirletmeye devam ediyor. Elbek, “Günde 10 milyar sigara atığı, yılda 6 trilyon sigara, yılda 5.6 trilyon izmarit, 2.7 milyon ton elektronik atık (e-sigara) geride kalıyor. Tütün tarımında çocuk işçiliği yaygın. Çocukların yüzde 10-15’i tütün tarımı nedeniyle okula gidemiyorlar. Daha düşük ücretlerle çalışmaları nedeniyle kadınlar daha fazla çalışıyorlar. Toksik maddelere daha fazla maruz kalıyorlar” dedi.
Yeşil tütün hastalığı ‘meslek hastalığı’
Tütün tarımında çalışanlarda bir tür nikotin zehirlenmesi (ciltten geçiyor) olan yeşil tütün hastalığı görülüyor. Hastalık yorgunluk, bulantı, baş dönmesi, baş ağrısı, çarpıntı, ,terleme, KOAH, diyabet yapıyor. Ancak etkileri bununla sınırlı değil. Elbek, “Kullanılan kimyasal maddeler çiftçilerin genlerinde mutasyonlara neden oluyor. Bunun kanser gelişimine neden olma potansiyeli yüksek. Yine kullanılan kimyasallar intihar riskini artırıyor. Endüstrinin iyi üretim ilkelerine uyumu yüzde 10-20” diye konuştu.
Adıyaman özeli
Tütünle mücadele çerçevesinde Türkiye’de tütün üretiminin desteklenmesi 2002’de bırakıldı. TEKEL 2008’de kapatıldı, Tütün Fonu ise 2010’de sonlandırıldı. Yerli tütün kullanımı oranı 2008’de yüzde 26 iken, 2021’de yüzde 12’ydi.
Böylece Türkiye’de üretici sayısı, dönüm başına ekimi ve üretimi azalttı. Elbek şöyle devam etti: “Bu aslında tütünsüz bir Türkiye’ye geçmek açısından iyi olabilirdi. Ne yazık ki tütün üretiminin azaltması, tüketimini azaltmadı. Tersine tüketim ve ithalatı artırdı.”
Tütün tarımı konuşulurken konu hep Adıyaman’a gelir. Elbek’in verdiği bilgiye göre, ilde 6 bin üretici, yılda 3 bin ton üretim yapıyor. Toplam çalışan 10 bin kişi. Tütün tarımından etkilenense 40 bin kişi. Elbek, “Adıyaman’da tütün arazileri çok parçalı ve çok ortaklı. Tütün çiftçisinin aslında toprağı daha doğrusu mülkiyeti yok. Bu nedenle üründen, tütün çiftçisi kazanmaz. Halbuki alternatif üretime geçmek, badem, buğday, pamuk, sebze, zeytin ekimi mümkün” diye konuştu.
Tütün üreticisi başka ürünlere geçmesi için desteklenmeli
Öte yandangeçtiğimiz yıllarda Adıyaman, Bitlis, Burdur, Diyarbakır, Hatay, Mardin, Muş, Trabzon’da alternatif ürün yetiştiriciliği için destek planlanmıştı. Ancak alternatif ürünlere katılan üretici sayısı yüzde 10’larda kaldı. Destek ödemesi ayrılan payın sadece yüzde 16’iydi. Üretici alternatif ürünlere gidemedi. Tütün ekmek zorunda kaldı. Elbek, “Tütün çiftçisini yoksullağa terk etmeden alternatif ürünlere geçebilmesinin politikasını ortaya koymak gerekiyor” dedi.
Derneğin yönetim kurulu üyesi Tanzer Gezer de yeni TBMM’den DSÖ Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin eksik yasal düzenlemelerinin tamamlanmasını, mevcut yasal düzenlemelerin iyileştirilmesini, yaptırımların izlenmesi ve denetlenmesini istedi.
Yönetim kurulu üyesi Av. Mehmet Ceyhan da tüketimin azalmasıyla tütün endüstrisinin üretimini düşük gelirli ülkelere kaydırdığını vurguladı. Endüstrinin çocuk işçilere göz yumduğunu belirten Ceyhan, “2025’te tütün üretiminde çocuk işçiliğini bitirmeyi hedeflediklerini söylüyorlar. Bu aslında 2011’de konmuş bir hedefti. Tarım politikasının endüstrinin verdiği sözlere dayalı yönlendirilmesi kabul edilemez” dedi. Ceyhan, tütün kontrol politikaları belirlenirken, endüstriye imkanlar sağlanmaması gerektiğini de ifade etti.