MEHMET BARAN KILIÇ
@MehmetBaranKl
barankilic@diken.com.tr
Doğuş Üniversitesi öğrencileri, okul ücretlerine yapılacak yıllık zammın yüzde 5-10’u geçmeyeceğinin taahhüt edilmesine rağmen zammın yüzde 300’lere varmasını protesto ediyordu. Okul yönetimi, zammı protesto eden öğrencilere soruşturma açmaya ve baskı uygulamaya devam ediyor. Üstüne bir de sözleşme dayatılıyor.
Doğuş Üniversitesi öğrencileri, yaklaşık üç haftadır okul yönetimini protesto ediyor. Yönetim, okul ücretlerine yıllık en fazla yüzde 5-10 oranında zam yapacağını taahhüt etmişti ama zamlar yüzde 300’e ulaştı. Öğrenciler “Müşteri değil öğrenciyiz” diyerek eylemlerini sürdürüyor.
Doğuş Üniversitesi, Beykent Üniversitesi’yle birlikte geri adım atarak kayıt yenileme ücretlerine zammı protestolar sonrası TÜFE’deki yıllık artış oranına yani yüzde 79,6’ya indirmişti.
Üniversite yönetimi, zam oranında indirime gitmesine rağmen öğrencilere soruşturma açmaya ve baskı uygulamaya devam ediyor.
Diken, okuldaki son durumu ‘Doğuş Öğrenci Dayanışması’yla konuştu.
‘Mücadelemiz devam edecek’
Doğuş Üniversitesi öğrencileri, zam oranlarının yüzde 300’den TÜFE’ye indirilmesinin okulun attığı bir geri adım olarak nitelendirirken, bunun yeterli olmadığını söyledi. Doğuş Öğrenci Dayanışması’ndan Kıvılcım Çolak “Tabii bu bir kazanım ama tam anlamıyla değil. Yönetim, bu hamlesiyle öğrencileri dağıtabileceğini düşündü. Biz, taahhüt ettikleri yüzde 5-10 zam oranına uymalarını, sözlerini tutmalarını istiyoruz” dedi.
Çolak, bu hamlenin direnişlerini büyüteceklerini söyledi: “Biz bu işe ailelerimizi de dahil ettik çünkü parayı onlar ödüyor. Ailerimizin maaşına yüzde 300 zam gelmedi ki okul ücretlerine gelsin. Daha net, daha kitlesel ve daha kararlı bir şekilde eylemsel olarak ve hukuki kanallardan mücadelemize devam edeceğiz.”
‘Yönetim sözlerini tutmuyor’
Çolak, yönetimin sözlerini tutmadığını söyledi. Okul reklamlarında, tanıtım kitapçığında ve kayıt sürecinde yıllık zamların yüzde 5-10 geçmeyeceğini taahhüt ettiklerini ama enflasyon ve savaş gibi gerekçelerle buna uymak istemediklerini belirtti.
Çolak şöyle konuştu: “Doğuş Üniversitesi, diğer özel üniversitelere nazaran daha uyguna eğitim veriyor ki okul da bunu her fırsatta dile getiriyordu. Özel üniversitelere gidenlerin çok parası var gibi bir algı var ama öyle değil. Doğuş’a gelen öğrencinin orta/alt gelir grubuna ait ailesi ‘İstanbul’da uygun fiyata iyi eğitim alsın’ diye çocuğunu Doğuş’a gönderiyor. Barınma ve beslenme gibi alanlarda artan maliyetler de hepimizi zor durumda bırakıyor.”
Yönetim, ayrıca velilerle düzenlediği toplantıda “Öğrenciler demokratik haklarını kullanıyor. Onlara elbette bir şey yapmayacağız” dedi ama bu toplantıdan sonra öğrencilere soruşturma açılmaya başladı ve açılmaya da devam ediyor. Yönetim, sonrasında velilerle tekrardan toplantı düzenleme sözünü vermişti ama bu toplantı düzenlenmedi.
Eylemlerin ilk günlerinde de rektör yardımcısı, öğrencilerin talebi olmamasına rağmen “Gelin, konuşalım” dedi. Rektör yardımcısı konuştu ama öğrencilerin konuşmasına fırsat vermeden ve soruları cevaplamadan görüşmeyi terk etti.
Çolak, ayrıca kanunlara göre vakıf üniversitelerin kar amacı güdemeyeceğini, zamlarla da buna uymadığını ve kar etmeye çalıştığını dile getirdi.
Öğrencilere soruşturmalar ve baskılar
17 Ağustos’ta yedi öğrenciye soruşturma açıldığı ortaya çıktı. 19 Ağustos’ta zam oranlarında indirime gidildi ama açılan soruşturmalar artarak devam ediyor. Son olarak soruşturma açılan öğrenci sayısı 13 oldu.
Öğrenciler, adeta kopyala-yapıştır mantığıyla herkese aynı soruşturmanın açıldığını söyledi.
Bunun haricinde, okulda kısmi zamanlı çalışan iki öğrenci eylemlere destek verdiği için yönetim tarafından işten atıldı.
Öğrenciler, eylemlerin başında konuyla ilgili toplu dilekçe vermek istediklerini ama görevlilerin bunu kabul etmeye yanaşmadığını söyledi. Dilekçe, en sonunda kabul edildi.
Kapıya X-ray, eylemlere polis
Okuldaki güvenlik önlemleri de artırıldı. Normalde, okulun girişinde sadece turnike var. Öğrenci kartını turnikeye okutan okula girebiliyordu. Eylemlerin üçüncü gününden itibaren kapıya X-Ray koyuldu. Okula girmek için X-Ray’den geçmek gerekiyor.
Okulun içinde ve çevresinde de polisler bulunuyor. Özellikle okulun içinde sivil polisler bulunuyor ve eylemler sürecinde polis kameraları öğrencileri çekiyor.
Çolak, eylemler başladıktan sonra turnikenin başka öğrencilerin kartını okurken kendi kartını okumadığını ve bu yüzden okula giremediğini söyleyerek, “Turnike kartımı okumadı. Tutanak tutalım dedim, güvenlik görevlileri yanaşmadılar. İtiraz ettik. Gittim, kısa bir süre sonra geri geldim ve güvenlik amiri sorunun çözüldüğünü, kartımın çalışmaya devam ettiğini söyledi” dedi.
Sözleşme dayatması: ‘Taahhütlere ilişkin bir talebim yok’
Okul yönetimi, son olarak da öğrencilere bir sözleşme imzalamaya zorluyor. Sözleşmede “Üniversitenin daha önce yaptığı taahhütlerle ilgili herhangi bir talepte bulunmayacağım” ve “Daha sonra herhangi bir itirazda bulunmayacağım” gibi ifadeler yer alıyor.
Yönetim, bu sözleşmeyi, emrivaki şekilde öğrencilerin ders seçmek için kullandığı ‘öğrenci bilgi sisteminin’ girişine koydu. Sözleşmeyi imzalamayan sisteme giremiyor. Öğrenciler, bu şekilde yönetimin “Sözleşmeyi kabul etmeme şansın yok” dendiğini söyledi.
Öğrenciler, bu sözleşmeyle okulun yüzde 5-10 taahhütünü de kabul ettiğini belirtti.
Öğrenciler, sözleşmenin hukuki bir dayanağının olmadığını dile getirdi.