Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın eski özel kalem müdürü kurmay albay Osman Kılıç, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi, darbeci askerler tarafından vurularak yaşamını yitiren astsubay Ömer Halisdemir’in ‘ByLock’ kullanıcısı olduğunu ileri sürdü.
Halisdemir, Özel Kuvvetleri Komutanı Zeki Aksakallı’ın emriyle darbeci generallerden Semih Terzi’yi başından vurarak öldürmüş, ardından Terzi’nin yanındakilerce öldürülmüştü.
15 Temmuz gecesi Genelkurmay başkanlığındaki faaliyetlere ilişkin davada iade veren albay Kılıç, darbe girişiminin üç ayrı grup tarafından, emir komuta zinciri içinde rütbeli ve rütbesiz TSK personeli kullanılarak yapıldığını savundu.
Halisdemir’e, bildiklerini anlatmasın diye Terzi’yi vurma emri verildiğini öne süren sanık Kılıç, “Çocukları örgütün okullarında okuyan ve Bylock kullanıcısı olduğu iddia edilen şehit Ömer Halisdemir’in görevi tamamladıktan sonra öldürülmesi emri verildiği yönünde iddialar var” dedi.
Kılıç’, “Ölmüş insanların arkasından bari konuşmayın. Kim dedi sana bunları, kim iddia etti?” sorusunu yönelten mahkeme başkanı Oğuz Dik’e, Halisdemir’le birlikte görev yaptığını ve sevdiği bir astsubay olduğunu kaydederek, “Başkanım benim amacım maddi gerçeklerin ortaya çıkartılması. Bana bunları sorgum sırasında savcı söyledi. Savcı Halisdemir’i sordu. Ömer’i tanıyor musun? ‘Bylock kullanıyor mu? Cemaatçi olabilir mi?’ diye sordu” dedi.
‘Karargah binasının orada bir odaya kapattılar’
Kılıç, darbe girişimi gecesi başından geçenleri de şöyle anlattı: “19.15 gibi kendi özel aracımla sivil kıyafetle Akıncı Üssü’ne giriş yaptım. Tören için geldiğimi söyledim ve beni 143. Filo önüne götürerek burada beklememi söylediler. Bir süre sonra görevi sormak için Ramazan Albay’ı askeri hattan aramak için bulunduğum yerden ayrıldım. Ramazan Albay bana o gün böyle bir görev olmadığını kendisinin böyle bir emir vermediğini söyledi. Burada beklerken ikinci bir emre kadar hava aracı hareketlerinin yasaklandığını öğrendim. Görevin olmadığını ve orada olağanüstü bir hareketlilik görünce, saat 20.30 gibi üsten çıkmak istedim. Ancak nizamiye bölgesinde bana silah doğrulttular. İkinci bir emri kadar üsten çıkışların yasak olduğu söylendi. Beni karargah binasının bulunduğu bölgede bir odaya kapattılar. Bulunduğum oda binanın girişinde ve salona yakın bir mesafedeydi. Salonda konuşulanları duyabiliyordum” dedi.
‘Olağanüstü durum olduğunu söylediler’
Odada beklerken saat 21.30 sularında daha önce Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda birlikte çalışdığı Binbaşı Şükrü Seymen’in kendisini aradığını ve Akar’ın durumunu ve kendisine verilen görevleri bilip bilmediğini sorduğunu dile getiren Kılıç, “Herhangi bir bilgim olmadığını ve görevin ne olduğunu kim tarafından verildiğini sordum. Semih Paşa’nın aradığını ancak görevi paylaşamayacağını söyledi. Ben olağanüstü bir durum olduğunu ve uçuşların yasaklandığını duyduğumu anlatarak, görevin ne olduğunu ısrarla sordum. Ancak bulunduğu ortamda çok yoğun sesler geliyordu. Bu nedenle tam olarak anlaşamadığımız için mesajlaştık” diye konuştu.
‘Dişli, bulunduğum binaya geldi’
Yarım saat sonra salondaki seslerden İstanbul’daki Boğaz köprülerinin kapatıldığını ve TSK’nın sıkıyönetim ilan ederek yönetime el koyacağı, Genelkurmay başkanının da Akıncı Üssü’ne gelerek faaliyeti yöneteceği ve idare edeceğinin konuşulduğunu duyduğunu söyleyen Kılıç, şöyle devam etti: “Bunun üzerine oradan ayrılmak istedim ve kapıya vurdum. Güvenlikten sorumlu havacı Albay geldi ve çıkışların yasak olduğunu, biraz sonra Genelkurmay başkanının geleceğini ve geldiği zaman beni onun yanına götüreceklerini söyledi. Saat 23.00 sıralarındaydı, helikopter sesi duyulunca Genelkurmay başkanının üsse geldiği konuşuldu. Belli bir süre sonra tam saatini hatırlamıyorum ama Mehmet Dişli generalin bulunduğum binaya geldiğini gördüm. Yine bundan yarım saat sonra salonda Gökhan Şahin Sönmezateş ve Şükrü Seymen ile irtibatı olan var mı diye sordular. Benim kapıma gelip bana da sordular.”
‘Bunun adı suikat değil, tiyatro’
Cuhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast girişimi için Gökhan Şahin Sönmezateş ve Şükrü Seymen ile toplantı yaptığı ve onlara talimat verdiği iddialarını reddeden Kılıç, yaşananları ‘tiyatro’ diye niteledi: “Şükrü Seymen ifadesinin işkence altında alındığını belirtmiş ve kabul etmemiştir. Sönmezateş ise bu davada verdiği ifadede yapıldığı söylenen bu toplantıyı kabul etmemiştir. Şükrü Seymen’e talimat verdiğim söyleniyor. İki saat önce otelinden ayrıldığı bilinen Cumhurbaşkanın suikast girişimini anlamak çok zor. Bunun adı suikast olamaz. Tiyatro olur, kumpas olur” dedi.