Darbe girişiminin İstanbul’daki ana davasında ifade veren tutuklu sanık eski korgeneral Erdal Öztürk’ün çapraz sorgusu yapıldı.
İddianamede, ‘FETÖ’nün elebaşı’ olmakla suçlanan Gülen Cemaati lideri Fethullah Gülen ve altısı general, 17’si subay 24 hakkında 92’şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 174’er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Öztürk hakkında da üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan da yedi buçuk yıldan 15’er yıla kadar hapis isteniyor.
Eski korgeneral Öztürk, mahkemedeki ifadesinde 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dünürü ve üst düzey bir MİT yetkilisinin kendisini telefonla arayarak darbe aleyhine basın açıklaması yapmasını istediğini anlatmıştı.
‘DEAŞ ve PKK saldırıları duyumu geliyordu’
AA’nın aktardığına göre duruşmada çapraz sorgusu yapılan Öztürk, mahkeme başkanının “Terör saldırısı denilerek dışarıya çıkıldığı savunmaları yapılıyor. Toplumsal olaylarda kolluk kuvvetlerini destekleme kapsamında asker kışladan dışarıya çıkabiliyor mu?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “15 Temmuz’dan önce daha çok DEAŞ ve PKK’nın saldırıda bulunacağı şekilde duyumlar geliyordu. Kışlalardaki emniyetin artırılması, kışla dışındaki emniyetin sağlanması için de polisle işbirliği gerekiyor. Ancak kışlaların dışına çıkılması valinin kararına bağlıdır. Aksi taktirde kışladan çıkılması söz konusu değildir. Öyle bir talep olursa dahi önce polis, sonra jandarma en son olarak asker çıkar.”
‘İsmimi kullanıp istismarda bulunmuşlar’
Öztürk, atama listesine adının ‘İstanbul Sıkıyönetim Komutanı’ olarak yazıldığını hatırlatan savcının “Sizce bu durum olağan ve makul mu?” sorusunu, bunun doğru olması halinde kendisinin de önceden haberinin olması gerektiğini söyleyerek yanıtladı.
Eski korgeneral şöyle devam etti: “Ancak beni hiç kimse aramadı. Ben izindeyken onlar toplantı yapıp benim ismimi kullanarak istismarda bulunmuşlar. Sadece benim ismimi değil, Genelkurmay Başkanının da bu işin içinde olduğunu söyleyerek katılım sağlamaya çalışmışlar.”
“Atama listelerini oluşturanların FETÖ’cü olduklarını söylüyorsunuz ancak bunların kim olduklarını söylemiyorsunuz. Kim bu isimler?” sorusunu, “Ben, sınırlı bilgilerimle konuşuyorum. Bildiklerim basına yansıyanlar kadardır. Uzay Şahin’i biliyorum. Keşke diğerlerini de bilseydim söylerdim” diye yanıtlayan Öztürk’e, başsavcı vekili “Ankara’daki davalarda da aynı şeyi yapıyorlar, suçu firari ve kaçak olanların üzerine atıyorsunuz. Buradaki sanıklar arasında bildiğiniz kimse yok mu?” diye tepki gösterdi.
Öztürk de “Sanıklardan Muzaffer Düzenli’den de şikayetçiyim. Kendisiyle konuştum, her şeyi inkar ediyor. Benim ismime leke sürenlerden şikayetçiyim” dedi.
‘AKP’li vekil aradı’
Eski korgeneral “22.25’te darbenin olduğunu öğrendiğinizi söylediniz ancak televizyonlara çok sonra çıktınız, bu gecikmeyi neyle izah ediyorsunuz. Aradaki zamanı nasıl açıklıyorsunuz?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Bir yakınımın araması üzerine İstanbul’da hareketlilik olduğunu öğrendim. 3 dakika sonra vekil olan tümgenerali aradım cevap vermedi. Diğer tümgenerali aradım, sırasıyla AK Partili bir milletvekili olan eski bakan aradı bana ne olduğunu sordu. ‘Ben de ne olduğunu çözmeye çalışıyorum’ dedim. Sürekli telefonla Jandarma Komutanını aradım, normal şartlarda basına açıklama yapma şansım yok. MİT’le görüştüm. MİT’ten yardım talep ettim. Basının bizi aramasına yardımcı oldular. O bakımdan onlara da teşekkür ederim.”
İlhan Talu ve Bahadır Köse’yi karargahın akıbetini öğrenmek ve bu kişilerin darbeci olmayacağını düşündüğü için aradığını söyleyen Öztürk, sıkıyönetim direktifinde bu kişilerin imzasının olmadığını anlattı.
İzin planlamalarının 2015’te yapıldığını, bu yüzden darbe girişiminden iki gün önce izne çıktığını aktaran Öztürk’e “Bir Ömer Halisdemir’i neden yetiştiremediniz? Güvenilir bir askeriniz hiç mi yoktu? Televizyonlara çıkıp anlattınız güzel de neden güvendiğiniz birini bırakmadınız?” diye soruldu.
Öztürk şöyle konuştu: “O gece 900 kilometre uzaktayım, ben birliklerin derhal kışlalara dönülmesi emrini cumhurbaşkanının açıklamalarından 1,5 saat önce verdim. Telefonla emir yazdırdım, birlik komutanlarına emir verdim, yetmedi televizyonlara çıktım, bir kez de oradan söyledim, benim yaptığım Ömer Halisdemir’in yaptığının bir diğer şeklidir. Ben bu şekilde müdahale ettim. Şehitlerimizin acısı yüreklerimizin derinliklerindedir. Allah rahmet eylesin.”
‘Beni televizyondan görmesi korkutmuş olabilir’
Eski korgeneral Öztürk, “Darbe gecesi ‘Erdal Paşa ne diyor?’ şeklinde şaşkınlık ifadesi içeren yazışmalar var, şaşkınlığının sebebi darbeye destek olduğunuzdan kaynaklı olabilir mi?” sorusuna da yanıt verdi: “İsmimi bu listeye yazıp Türkiye’ye dağıtmışlar. ‘Erdal paşa ne yapıyor’ yazan şahıs İstanbul dışında biri. İstanbul’da görev yapan kimseden böyle bir tepki gelmiyor. Şahsın bu ifadesi, listenin kendisinde yarattığı algılama ve sonrasında yaşadığı paniktendir. Burada esas olan benim tavrımdır, ne yaptığımdır. O listede adımı görüp de beni televizyondan görmesi korkutmuş olabilir” diye yanıt verdi.
‘Erdoğan’ın isteğiyle göreve devam ettim’
Atama listesinde isminin yazılmış olma nedeninin tekrar sorulması üzerine, “Bu Haşhaşilerin, hem bedenlerini hem ruhlarını okyanus ötesindeki adama satan bu adamların gelip Türk adaleti önünde yargılanmasını talep ediyorum” ifadelerini kullanan Erdal Öztürk, “Burada ısrarla suçlu yaratmaya çalışıyorsunuz. Masum olamaz mıyız? Bir tane delil yok, elinizde hayali sorular soruyorsunuz” dedi.
Öztürk, tümgeneral iken emekli olmak istediğini ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın isteğiyle göreve devam ettiğini iddia etti.