
İklim üzerine çalışan sivil toplum kuruluşları (STK), Kasım 2022’de Mısır’da düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nden (COP 27) önce yeni iklim hedefini açıklayacağını beyan eden Türkiye’nin 2030’a kadar en az yüzde 35 mutlak emisyon azaltımına gitmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye, 2015’te Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) Sekreteryasına sunduğu Ulusal Katkı Niyet Beyanı’nda (INDC) 2030’a kadar mevcut politikalar senaryosuna kıyasla en az yüzde 21 emisyon azaltımı hedefi vermişti. Bu hesaplama, mutlak azaltım değil artıştan azaltım hedefiyle yapılmıştı. Yani Türkiye, güncel emisyonları 430 MtCO2 iken, 2030’a kadar hiçbir aksiyon almazsa emisyonlarının 1.175 MtCO2e’ye çıkacağını hesapladığını, iklim eylemleriyle bunu 929 MtCO2e’de sınırlamayı hedeflediğini açıklamıştı.

Türkiye’nin, 2053’te net sıfır hedefine ulaşabilmesi için 2020’ye kıyasla 2030’da en az yüzde 35 mutlak emisyon azaltımı hedeflemesi gerekiyor. Bu, 2053 için sera gazı emisyonlarını net sıfır seviyesine indireceğini açıklayan Türkiye’nin, emisyonlarını 2020 yılındaki 523,9 MtCO2e (milyon ton karbondioksit eşdeğeri) seviyesinden 340 MtCO2e’ye indirmesi anlamına geliyor.
Kömür ve sıvı fosil yakıt sonlandırılmalı
İklim krizinin önüne geçmek için küresel sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutmayı amaçlayan Paris Anlaşması, 191 ülke tarafından onaylanmıştı.
Türkiye de 192’inci ülke olarak Ekim 2021’de anlaşmaya taraf oldu. Geçen yıl iklim zirvesine katılan tüm taraflar, bu yıl düzenlenecek COP27 öncesi emisyon azaltım hedeflerini iyileştirme konusunda anlaşılmıştı çünkü 1,5 derece eşiğini aşmamak için 2050 yılına kadar küresel çapta emisyonların net sıfır seviyesine inmesi şart.
Türkiye’nin 2030’da yüzde 35 mutlak emisyon azaltımı hedefine ulaşabilmesi için STK’ların önerileri, şöyle:
- 2030 yılı itibariyle kömürden elektrik üretimine son verilmesi,
- Elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının yüzde 75’e çıkarılması,
- Elektrikli araçların payının binek araçlarda en az yüzde 20’ye, yolcu ve yük taşıma araçlarında en az yüzde 10’a çıkarılması,
- Demiryolu yatırımlarının artırılarak binek araçlarda yüzde 5, karayolu toplu ulaşım ve yük taşımada yüzde 10 raylı sisteme geçiş sağlanması,
- Sanayi, hizmet sektöründe ve tarım uygulamalarında enerji verimliliği, elektrifikasyon ve doğrudan yenilenebilir enerji kullanımının artırılması,
- Binalardaysa kömür ve sıvı fosil yakıt kullanımının sonlandırılması, büyük ölçüde elektrikle ısınmaya geçilmesi.

Milli gelir yüzde 7 artar
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği SEFiA Direktörü Bengisu Özenç, Türkiye’nin iklim politikası yürütmesi halinde milli gelirinin yüzde 7 artacağını söyledi: “Türkiye enerjide yüzde 70’in üzerinde dışa bağımlı ve bu bağımlılığın temel nedeni petrol, gaz ve kömür. İklim krizini durdurmak için yapmamız gereken de bu üç fosil yakıtı kullanmayı bırakmak.
Rüzgar ve güneşi merkeze alan, planlı bir enerji dönüşümü, ihtiyacımız olan teknoloji içeriği yüksek bir sanayi gelişimini ve bölgesel kalkınma fırsatlarını da beraberinde getirme potansiyeli taşıyor. İddialı bir 2030 hedefi bizi bu kazanımlara yaklaştırırken, Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefi konusundaki samimiyetini de ortaya koyacaktır.”
‘Ağır yük altına girecek’
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu da yıllık gelirin artacağı görüşünde: “Türkiye, bugün belirleyeceği iddialı iklim hedefleri ile karbonsuzlaşmayı hızlandırarak dönüşümün faydalarından daha erken yararlanabilir. Örneğin Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) tahminlerine göre enerji verimliliği, rüzgar ve güneş enerjisi alanında ilave yatırımlarla 2030 yılına kadar 300 bin ilave istihdam yaratmak ve yıllık milli gelirde 10-45 milyar TL ek kazanç sağlamak mümkün. Öte yandan Türkiye 2030 yılına kadar yeterli emisyon azaltımı sağlayamazsa, 2053 net sıfır hedefine ulaşabilmesi için, sonraki yıllarda çok daha hızlı, zorlu ve keskin emisyon azaltım eylemleri gerçekleştirmek zorunda kalacak ve ağır bir yük altına girecek.”
TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Eylem Tuncaelli somut eylemlere çağırdı: “Türkiye 2053 yılında net sıfır emisyona ulaşma hedefini ortaya koymuş durumda. Ancak bu hedefe hangi politikalar ve ara hedeflerle ulaşacağı net değil. Bu sebeple 2030 hedefi, 2053’e giden yolda oldukça önemli bir dönüm noktası. 2030 için sera gazı azaltımı hedefi koymanın yanı sıra somut eylemler içeren bir yol haritası hazırlanması ve toplumsal, ekolojik dönüşümü adil geçiş ilkeleriyle planlaması oldukça önemli.”
Ulaşım ve sanayide yapısal değişiklikler
Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Ersin Tek şöyle konuştu: “Türkiye’nin, net sıfıra giden yolda atması gereken adımlar arasında, enerji politikasında fosil yakıtın terk edilmesi merkez önemde yer alıyor. Fosil yakıta bağımlılık, hem yerel, hem de ulusal ölçekte büyük maliyetler yaratıyor. Özellikle elektrik üretiminde adil dönüşüm perspektifinin eşlik edeceği bir kömürden çıkış politikası; Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmasında büyük rol oynayabilir.”
ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Voyvoda da kömür kullanımının sonlandırılması gerektiğinin altını çizdi: “2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda oluşturulacak politika önerileri, gerek Türkiye gerekse küresel ekonominin şartlarını göz önünde bulundurarak, hak temelli yaklaşımı ve aynı zamanda teknolojik dönüşüm, ticaret, finansla uluslararası politikanın 1,5 derece hedefiyle uyumu içselleştirmeli. 2030 tüm bu hedeflerin somutlaştırılması için kritik bir ara yıl. Türkiye için, enerji sektörü kaynaklı emisyonları ağırlıklı olarak inceleyen bilimsel çalışmalar, elektrik üretiminde kömür kullanımını aşamalı olarak sonlandırarak, ulaşım ve sanayideyse büyük yapısal değişikliklere gitmeden önlemler alarak, Türkiye’nin 2030’a kadar sera gazı emisyonlarını 340 Mt CO2e seviyesine indirmesinin gayet gerçekçi ve mümkün olduğunu gösteriyor.“