PNAS adlı bilim dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, iklim değişikliği kaynaklı felaketlerin yeterince araştırılmadığını, insanlığın yok oluşuna dair senaryoların incelenmediğini gözler önüne seriyor.

BBC’de yer alan habere göre, iklim değişikliğine müdahale edilmediği takdirde meydana gelebilecek aşırı hava olaylarına ve bunun toplumsal sonuçlarına hazırlık yapılmamasının tehlikeli olabileceğini vurgulayan araştırmacılar, iklim değişikliğinin sadece hava sıcaklığında artışa değil aynı zamanda gıda kıtlıklarına, ekonomik krizlere, çatışmalara ve yeni pandemilere de neden olabileceğini söylüyor.
’29 derece sıcaklıkta yaşamak zorunda kalınacak’
İklim uzmanları son yıllarda endüstriyel devrim öncesi hava sıcaklıklarıyla günümüz sıcaklıklarını kıyaslıyor ve 1,5 ve 2 derece ısınmanın dünya üzerindeki etkilerini değerlendiriyor. 2015’te Paris İklim Anlaşması’na imza atan ülkeler küresel sıcaklığı 2 derecenin çok altında ve mümkünse 1,5 derecenin de altında tutmayı taahhüt etti.
Bu senaryonun küresel ekonomileri çok ciddi bir şekilde etkileyeceği ancak insanlığın yok oluşuna yol açmayacağı düşünülürken, bilim insanları da genelde buna benzer ‘iyi durum senaryolarına‘ odaklanıyor. PNAS araştırmasının yazarları arasında bulunan, Cambridge Üniversitesi’nden Dr. Luke Kemp, “Bence en kötü olasılıkları düşünmek risk yönetimi açısından çok önemli. Hayatımızın diğer alanlarında hep en kötü olasılıklara hazırlanırken gezegenimizin ve türümüzün yaşam mücadelesinde aynı şeyi neden yapmayalım” diyor.
Uzmanlar, dünyanın 3 derece ısınması ihtimalinin yeterince değerlendirilmediğini vurguluyor ve böyle bir senaryoda 2070 yılına kadar siyasi olarak en hassas bölgelerde bulunan insanların yıllık ortalama 29 derece sıcaklıklarda yaşamak zorunda kalacağını söylüyor.
Öte yandan PNAS çalışması, dünya ısındıkça geçilmesi muhtemel olan – metan gazı salımı, eriyen permafrost ya da karbon salan ormanlar gibi geri döndürülemez olan – kilit sınırların bilimsel ve toplumsal farkındalık çalışmalarında odak alınması gerektiğini vurguluyor.
Can sıkıcı ama olası
Araştırmacılar bu tür olasılıkların değerlendirildiği durumda gerekli teknolojilerin geliştirilebileceği ve risk analizlerin yapılabileceğini, aynı zamanda kamuoyunda farkındalık yaratarak iklim krizinin engellenebileceğini söylüyor.
Dr. Kemp, “Can sıkıcı ama olası senaryoları anlamak hem siyasette hem de toplumda farkındalığı artırmak ve bu alandaki çalışmaları canlandırmak için çok faydalı olabilir. 1970 ve 80’lerde olası bir nükleer tehlikenin farkına varıldığında buna benzer bir olay yaşamıştık. Kamuoyu çalışmaları sayesinde silahsızlanma hareketi olmuştu” diyor.