CANAN COŞKUN
canancoskun@diken.com.tr
@canancoskun
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi avukatların mesleki faaliyetleri gerekçe gösterilerek yargılandığı davada sona yaklaşılıyor. 11 Kasım’da hükmün açıklanmasının beklendiği davada esas hakkındaki savunmalar başladı. ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, davanın temel delilleri arasında yer alan Belçika-Hollanda belgelerinin adli yardımlaşma talebiyle ele geçirilmediğini söyledi.
Kozağaçlı’nın verdiği bilgiye göre Belçika ve Hollanda Emniyet’e bir DVD yolladı ancak dönemin Emniyet İstihbarat Daire başkanı ve Fethullah Gülen cemaati üyesi Ramazan Akyürek, bu belgeleri adli makamlara altı hard disk, üç DVD ve iki CD olarak yolladı. Belgelerin ne zaman ve ne şekilde teslim alındığına ilişkin bir belge de bulunmuyor.

İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin Silivri Cezaevi Yerleşkesi’nin içindeki duruşma salonunda gördüğü ve hafta sonunda hükmün açıklanmasının beklendiği davaya 100’den fazla avukat katıldı. Duruşmayı CHP milletvekilleri Ali Şeker ve Ali Haydar Hakverdi, HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ile HDP milletvekilleri Ömer Faruk Gergerlioğlu, Musa Piroğlu ve Nejdet İpekyüz, TİP Milletvekili Sera Kadıgil de takip etti. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, TBB Genel Sekreteri Veli Küçük, İstanbul Baro Başkanı Filiz Saraç, Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Batman Baro Başkanı Erkan Şenses de salondaydı. Avrupa ve ABD’den çok sayıda baro temsilcisi de salonda yer aldı.
Jandarma, duruşma başlamadan önce salonun yetersizliği sebebiyle kısıtlı sayıda avukatın içeri girmesine izin verdi. Salona alınmayan avukatlar, uygulamayı alkışlarla protesto etti. Tutuklu avukatlar Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik, Oya Aslan ve Özgür Yılmaz salona getirildiği sırada avukatlar tarafından alkışlarla karşılandı. Tutuksuz avukatlar da duruşmada hazır bulundu.
Başkan Ali İhsan Horasan, bu duruşmada esas hakkındaki savunmaların alınacağını söyledikten sonra söz hakkı ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’ya verildi. Kozağaçlı sözlerine, duruşmayı takip etmek için salona gelen ve gelemeyen avukatları selamlayarak başladı.
Kozağaçlı’nın savunması
Kozağaçlı, dosyaya yeni giren Belçika-Hollanda belgeleriyle ilgili mahkeme başkanının kendilerine süre vermediğini hatırlattı. Avukatlarının bu konuyla ilgili savunma yapmamasını önerdiğini ancak yine de savunma yapacağını söyledi.
Belçika-Hollanda belgelerinin 24 yıl önce elde edildiğini söyleyen Kozağaçlı, dokuz yıldır aranan bu belgelerin bulunmasına heyecanlandıklarını söyledi. Hollanda ve Belçika’nın belgelerle ilgili adli yardımlaşma talebini kabul etmediğini söyleyen Kozağaçlı’nın verdiği bilgiye göre Cengiz Hacıosmanoğlu belgelerle ilgili Belçika ve Hollanda’ya 2005 yılında yazmaya başladı ancak ne Belçika ne de Hollanda bu talebe olumlu yanıt verdi.
Hacıosmanoğlu, talep etmeye devam ettiği için 2007 yılında belgelerin Emniyet’e bir DVD halinde teslim edildiği yanıtı geldi. Bu gelişmeden sonra belgeler Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan istendi, ancak belgelerin ne zaman ve ne şekilde teslim edildiğine dair bir bilgi de yoktu. Kozağaçlı, belgelerin bir DVD halinde teslim edildiğini ancak dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in altı hard disk, üç DVD ve iki CD olarak yolladığını söyledi.
37 savcı, 42 hâkimin baktığı dava
Davanın 10 yıldır sürdüğünü söyleyen Kozağaçlı, hiçbir heyetin davayı bitiremediğini kaydetti. Dosyada yanıtı beklenen 15 yazı olduğunu hatırlatan mahkemenin bu yanıtların peşine düşmediğini söyledi.
Kozağaçlı, yargılandıkları davaya şimdiye kadar 37 savcı ve 42 hâkimin el attığını söyleyerek “Başka bir deyişle on yılda seksen kişiyle altından kalkılamamış bir işin sorumluluğunu bu bir haftada üç buçuk imzayla üstleneceksiniz” dedi. 10 yıldır yargılananlar açısından bir değişiklik olmadığına dikkat çeken Kozağaçlı, yargılayanlar açısındansa ‘büyük bir kopukluk’ olduğunu söyledi 10 yılda yargı mensuplarının yarısından fazlasının ‘suça bulaştığını’ söyledi.
’79 hâkim ve savcıyla helalleşmeyeceğiz’
Kozağaçlı, ‘hâkim ve savcıların suçluluğu’nun yargılandıkları davanın esasını oluşturduğunu söyleyerek bu nedenle terfi ettirilen hâkim ve savcılardan örnekler verdi. Adalet bakan yardımcılığına atanan savcı Hasan Yılmaz’la ilgili “Zindaşti dosyasındaki suçundan dolayı Adalet bakan yardımcılığıyla cezalandırıldı. Bu dosyadan kurtuluşu milletvekili olmak” dedi. Bu dava dosyasına bakmış toplam 79 hâkim ve savcının isim ve soy isimleriyle sicil numaralarını hiç unutmayacağını belirterek “Onlarla helalleşmeyeceğiz” dedi.
“Tutuklanan ne ilk ne de son avukatlarız” diyen Kozağaçlı, “Ben avukat olduğumda 5 bin civarı terörist vardı. Yaklaşık 1.5 milyon kişiyi terörle iltisaklı hale getirdiniz. Yönetemiyorsunuz, yönetmek için insanları tutukluyorsunuz” diye konuştu.
Mütalaa firari savcıdan
“Sizler Fethullah Gülen cemaatinin konforuna alıştınız” diyen Kozağaçlı, duruşma savcısının soruşturmanın Gülen cemaati üyesi olduğu iddia edilen ve firar eden eski savcısı Adem Özcan’ın paragrafının ‘aynen kopyaladığını’ söyledi.
Kozağaçlı, Gezi Parkı davasında da aynı yargı mensuplarının etkili olduğunu söyledi ve tutuklu avukat Can Atalay’a selam gönderdi. Gezi davasındaki ‘yeniden kıymetlendirme’ ifadesini hatırlatan Kozağaçlı, “Savcı bizim dosyayı neden yeniden kıymetlendirmiyor” diye sordu. Davanın delilleri arasında yer alan bir belgenin dokuzuncu yılında bulunduğunu söyleyen Kozağaçlı, davanın tanıkları arasında 10 yıldır ifadesi alınmayan kişiler olduğunu belirtti.
‘Çağrılmadan gelen Süleyman’
Kozağaçlı, ‘örgüt üyesi’ olduğu yönünde ifade veren Selçuk Aymaz’ın avukatı Süleyman Taşbaş’ın ‘cemaatin kadrolu joker avukatı’ olduğunu söyleyerek kendisine ‘Çağrılmadan gelen Süleyman’ dediklerini aktardı. Taşbaş’ın itirafçı olarak “Terörcüler beni çağırırdı, istedikleri yeri imzalardım, paramı alır giderdim” diye ifade verdiğini söyleyen Kozağaçlı, Taşbaş’ın ismini verdiği yargı mensuplarının tamamının ÇHD dosyasında işlem yapan kişiler olduğunu belirtti. Kozağaçlı, “Bu artık Adem’in suçu değil, bunu bilerek hüküm kurmak sizin suçunuz” dedi ve bu kişilerin ifadesinin alınmadan dosyada hüküm kurulamayacağını söyledi.
Ebru Timtik’in ölümü
Kozağaçlı, savunmasını sadece Ebru Timtik’in bu davada maruz kaldıklarını anlatarak yapmak istediğini söyledi ve “Ebru’nun ölümü hepimizin kıyametiydi. Onu el birliğiyle katlettiniz” dedi. Kozağaçlı, Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi’nin bu davadaki bozma kararını vermek için Ebru Timtik’in ‘ölmesini beklediğini’ söyledi.
Timtik hakkında ifade veren İsmet Özdemir’in 13 yıldır MİT’in kontrolünde olduğunu ve Timtik’i ‘adam öldürmeye teşebbüs etmek’le suçladığını hatırlatan Kozağaçlı “Kim bu öldürülmeye çalışılan kişi” diye sordu. Bu sorunun yanıtının olmadığını, savcının öldürülmeye teşebbüs edilen kişinin hala araştırıldığı yanıtını verdiğini söyledi.
Kozağaçlı, üç müvekkilinin cenazesine katılmakla suçlandığını söyleyerek “2017’ye kadar 700’den fazla müvekkili adli tıptan, morgdan, madenlerden aldım. Suçlama buysa biz ölülerin avukatıyız” dedi.
Duruşma, yarın Silivri Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda devam edecek.
Ne olmuştu?
ÇHD ve HHB üyesi avukatlar hakkındaki dava 2013’te başladı. Dosyayı darbe girişiminden sonra ihraç edilen ve tutuklanan savcı ve emniyet görevlileri hazırladı.
Bu dava sürerken aynı delillerle dernek üyesi bazı avukatlara 2017’de bir operasyon daha düzenlendi. Bu operasyonun sonucunda İstanbul 37’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir dava daha açıldı. Bu davanın bazı sanıkları ilk davada da yargılanıyordu.
2017’de başlayan davanın ilk duruşması Eylül 2018’de görüldü. Beş gün süren ilk duruşmadan sonra mahkeme tutuklu bütün avukatları tahliye etti. Aynı gece savcı karara itiraz etti ve tahliye edilen avukatlar hakkında aradan 24 saat geçmeden tekrar tutuklama kararı verildi. Tahliye veren hâkim de başka bir mahkemeye gönderildi. Mahkeme başkanlığına da hâkim Akın Gürlek getirildi. Gürlek, avukatlar hakkında iddialarda bulunarak tutuklanmalarını sağlayan tanık Berk Ercan’ı soruşturma aşamasında tutuklayıp yargılama aşamasında da tahliye etmişti.
Mahkeme, bu davada Mart 2019’da avukatlara ceza yağdırdı. Avukatlar toplamda 159 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, Eylül 2020’de 14 avukat yönünden mahkûmiyet kararını onadı. Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘örgüt yöneticiliği’ suçlamasıyla yargılandığını, 2017’deki dosyada ise ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla yargılandığını anımsatan Yargıtay, bu kişilerin mahkûmiyetini bozdu ve dosyaların birleştirilerek değerlendirilmesine hükmetti. Böylece yargılama ilk dosyada birleşti.
Dava kapsamında tutuklu yargılanan avukat Ebru Timtik, adil yargılanma talebiyle 238 gün boyunca ölüm orucu tutmuş, 27 Ağustos 2020’de yaşamını yitirmişti.
Davanın dayanağı olan ve yıllardır asıllarına ulaşılamayan Belçika-Hollanda belgeleri geçtiğimiz ocak ayında mahkemeye ulaşmıştı. Mahkeme başkanı Ali İhsan Horasan, bu belgelerin Hollanda’daki bir operasyonda ele geçirildiğini ve asıllarının 2005 tarihli bir mahkeme dosyasında bulunduğunu söylemişti. Horasan, bu DVD’nin 25 Ocak 2007’den bu yana hiç açılmadığını belirterek, incelenmesi için Adli Tıp Kurumu’na göndermişti.
Avukatlar, söz konusu belgelerin bulunduğu DVD’nin müdahaleye uğramış olabileceğini söylemiş, başkan Horasan da “Bu belgeler orijinal, çünkü Ramazan Akyürek’in yazısında orijinal olduğunu söylüyor” diye yanıt vermişti. Oysa başkan Horasan, bu mahkemedeki görevinden önce İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı olarak Hrant Dink davasında Emniyet İstihbarat eski daire başkanı Ramazan Akyürek’i tutuklu yargılamıştı. Akyürek, yargılama sonunda ‘resmi belgede sahtecilik’, ’resmi belgeyi yok etmek’ ve ‘tasarlayarak kasten öldürme’ suçlarından mahkûm edilmişti.
Söz konusu belgelerle ilgili rapor ise eylül ayında görülen duruşmasında dava dosyasına girmişti. Rapora göre, CD ve DVD’lerin herhangi bir müdahaleye uğrayıp uğramadığı araştırılmadı. Mahkeme, dosyaya gelen ATK raporunun yeterli olduğunu söyleyerek avukatların süre taleplerini de reddetti.
Belgeler mahkemeye ulaştığında duruşma savcısı Haluk Tunç, 17 Kasım 2021’de görülen duruşmada açıkladığı esas hakkındaki mütalaasını tekrar etmiş, avukatların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etmişti. Savcı Tunç, esas hakkındaki mütalaasında avukatların ‘örgüt yöneticiliği’, ‘örgüt üyeliği’ ve ‘örgüt propagandası’ suçlarından cezalandırılmasını talep etmişti.