CANAN COŞKUN
canancoskun2@gmail.com / @canancoskun
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu’na bağlı 18 avukatın savunma faaliyetleri gerekçe gösterilerek yargılandığı davada verilen hükmün üç avukat yönünden Yargıtay tarafından bozulması üzerine ilk duruşma bugün yapıldı.
Tutuklu avukatlar Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Duruşmayı takip etmek üzere CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP milletvekilleri Hüda Kaya ve Dilşad Canbaz Kaya adliyedeydi. Uluslararası barolardan avukatlar da dayanışma için duruşmaya katıldı.
İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma, önceden belirlendiği saatinden üç saat sonra başladı. Tutuklu yargılanan avukatlar Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in Silivri Cezaevi’nden getirildiği duruşmaya tutuksuz olarak yargılanan altı avukat katıldı. Duruşmada ilk olarak Selçuk Kozağaçlı’nın bozma kararına karşı diyeceği soruldu.
‘Boğazımıza kadar usulsüzlüğe battık’
Kozağaçlı, şunları söyledi: “Yargıtay ilamının ve buna bağlı bir dizi kararın nasıl uygulanacağı bana hiç tebliğ edilmedi. İstanbul 37’nci Ağır Ceza Mahkemesi kendisine tebliğ edilmiş Yargıtay ilamını bana tebliğ edilmedi. Söylenecek bir şey yok. Bozmaya, bileştirmeye uymuşsunuz. Tutuksuz olduğum bir dosyaya beni tutuklu olarak eklemişsiniz. Tamamı hukuksuz ve yanlış. İçlerinde bir tane doğru karar var. Mahkemeniz bu iki dosyanın aynı olduğunu biz 37’nci ağır ceza mahkemesinde yargılanırken söyledi. Bu dosyalar derdest iken birleştirilmeliydi. Eğer öyle olsaydı Ebru yaşıyor olurdu, Aytaç sakat kalmak üzere olmazdı. Boğazımıza kadar usulsüzlüğe battık.”
‘İşin içinden çıkmanız çok zor’
Kozağaçlı’dan sonra tutuklu avukat Barkın Timtik söz aldı. Timtik, şunları söyledi: “Olan olmuş zaten. Bize bir şey sormanız dosyayı hukuki hale getirmez. Bu nedenle beyanda bulunmayacağım. Usule uymazsanız geriye döndüremezsiniz. O yüzden sizin işin içinden çıkmanız çok zor. Bu dosyada bir avukatın canı var, öyle kolay değil. Gitti, gider.”
Avukatların beyanından sonra mahkeme heyeti müzakereye çekildi. Bu sırada Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde tutulan avukat Özgür Yılmaz duruşmaya katıldığı Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla salondaki meslektaşlarıyla sohbet etti. Heyet, müzakereden sonra duruşma savcısı tutuklu tüm avukatların bu hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
‘Hayatlarımızı çürüttüler hapishanede’
Kozağaçlı, mütalaa üzerine tekrar söz aldı ve şunları söyledi: “Bu davanın dokuzuncu yılındayız. Bu davanın hiçbir aşamasında tahliye talep etmedim, sizden de etmeyeceğim. Bu dosyada yedi yıldır tutuksuz yargılanıyorum. Dokuz yıldır bütün duruşmalara katıldım. Fiilen avukatlık yapmaya devam ettim. Vareste tutulmayı da istemedim. Defalarca yurt dışına çıkıp geri döndüm. ‘Biz senin yargılamadan kaçmandan korkmuyoruz, verilecek cezanın infazından kaçmandan korkuyoruz’ diyorsanız bu suçtur, ayıptır.
Bizim bu dosyadan cezalandırılamayacağımız anlaşılınca bir minyatür dava açıldı. Tutukluluğumuz da o dosyadandır. Siz de tutukluluğun devamı kararlarına gerekçe olarak ‘Kaçma şüphesinin somut olguları var’ dediniz. Ama bu olguların ne olduğunu yazmadınız. Bugüne kadar tahliye kararı veren bütün hakimleri sürdüler. Ben şimdi size ne diyeyim?
Hakkımda üç kere yakalama kararı çıktı. Birincisinde yurt dışındaydım. Dönüp geldim ama yine kaçma şüphesiyle tutuklandım. İkincisi, bir arkadaşımın evinde misafirdim. O da meslektaşımdı. Meslektaşımı gözaltına aldılar. ‘Seni gözaltına alınca çok gürültü çıkıyor. En son seni alacağız’ dediler. 59 gün sonra kaçma ve saklanma şüphesiyle tutuklandım. Üçüncüsü de tahliye edildikten altı saat sonra verilen tutuklama kararıydı. Heyetin karşısına çıktım ama kaçtılar. Beni gözaltına alacak polis bulamadılar. Gözaltına alınınca tekrar kaçma ve saklanma şüphesiyle tutuklandım. Ben kaçamıyorum, durum ortada. Ömür geçiyor, hayatlarımızı çürüttüler hapishanede. Ebru’nun bir vasiyeti vardı: Adalet. Biz niye tutuklandık diye açlık grevi yapmadı. Haysiyetimizle, onurumuzla oynarsanız biz teslim olmayız. Direniriz. Bize adil davranmaya çalışın. Bu yapılmadığı için Ebru Timtik katledildi.”
‘Canımız alındı bizden’
Kozağaçlı’dan sonra Barkın Timtik de savcının mütalaası üzerine söz aldı. Timtik, bir kardeş olduğunu belirterek şunları söyledi: “Siyasi sebeplerle tutukluyuz. Hiçbir dosyada bize somut bir olay yöneltilmedi. Böyle olsaydı belki ceza yargılaması yapılıyor olurdu. Zamanımız çalınmadı sadece, canımız alındı bizden.”
Timtik, ablasının 5 Nisan Avukatlar Günü’nde ölüm orucuna başlamasıyla ilgili dilekçesini okudu.
Timtik’ten sonra avukatlar da tutuklu meslektaşlarının tahliye edilmesini talep etti. Mahkeme, Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Heyet, gazeteci Zeynep Kuray hakkında da kendilerinin fotoğrafını çektiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. Bir sonraki duruşma 15 Eylül’de yapılacak.
Ne olmuştu?
Yargıtay, Eylül 2020’de 14 avukat yönünden İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği mahkumiyet kararını onamıştı. Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘örgüt yöneticiliği’ suçlamasıyla yargılandığını anımsatan Yargıtay, dosyaların birleştirilerek değerlendirilmesine hükmetmişti.
İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesindeki dava dosyası ise darbe girişiminden sonra ihraç edilen ve tutuklanan savcı ve emniyet görevlileri tarafından hazırlanmıştı. Yargıtay, avukat Ezgi Çakır yönünden de ‘örgüte yardım etmek’ suçlamasıyla ceza verilmesi gerektiği ifade edilmişti. Dava kapsamında tutuklu yargılanan avukat Ebru Timtik, adil yargılanma talebiyle ölüm orucuna başlamış, 27 Ağustos 2020’de yaşamını yitirmişti.