10 bebeğin ölümüyle suçlanan 47 sanıklı yenidoğan çetesi hakim karşısında.
18.50 | Duruşma sona erdi.
Duruşma yarın 09.30’da devam edecek.
17.45 | İBB çalışanı sanık Fehmi Alperen ifade veriyor
15 dakikalık aranın ardından Fehmi Alperen’in savunması başladı.
İBB’de hızır acil biriminde çalıştığını belirten Alperen, şunları söyledi:
“Çalıştığım birimde bebek sevki yapılmıyor, yetişkin var. Soruşturma kapsamındaki hiçbir hastaneye hasta sevki yapmadım. SGK ile para alışverişi yapmadım. Yenidoğan alanı içinde herhangi bir çalışmam olmamıştır. Atılı suçun unsurları tarafımdan gerçekleştirilmemiştir.”
Ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’den para almadığını söyleyen Alperen, “Ben sadece Gıyasettin Mert Özdemir’e dört saatir bekleyen bir hastayı söyledim. Maddi kazancım olmadı” dedi.
Alperen ayrıca, Hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın hastaları taburcu etmeyip SGK’dan daha fazla alınmasını sağladığını ve bunu kendisinin söylediğini belirtti.
17.04 | Sağlık Bakanlığı denetimleri soruldu
Hemşire Hüseyin Günerhan’a Sağlık Bakanlığı denetimleri soruldu.
Sağlık Bakanlığı avukatı sorunun sorulmasına itiraz etti.
Mahkeme başkanı sorunun sorulmasına karar verdi.
Günerhan “Alt hizmet alınır ama bunun sorumlusu hastanedir” dedi.
Çete yönetici olmakla suçlanan İlker Gönen’in avukatı soru için söz aldı ve bu sırada Sağlık Bakanlığı avukatının itirazında haklı olduğunu söyledi.
Avukatı müvekkilinin tahliyesini talep etti, Günerhan’ın savunması tamamlandı.
16.29 | ‘Öldürülmüş olsaydım ‘Pardon mu’ diyeceklerdi’
Sanık hemşire Hüseyin Günerhan, Güney Hastanesi’nde “SGK’ya fatura edilmeyen bir ilaç niye kullanıldı?” diye hırsızlıkla suçlandığını iddia ederek “Ben karşılıklı anlaşıp tazminatımı alıp işten ayrıldım” dedi.
Örgüt üyesi olmadığını savunan Günerhan şöyle devam etti:
* İhmalden kaynaklı cinayetten suçlandım. Cinayet koğuşunda kaldım. Herkes Metris’te yatarken ben Silivri’de yattım. Annemden babamdan çok hastaları gördüm ama cinayetten yargılandım. İki ay sonra ifadeye çağrıldığımda cinayetle suçlandığım söylediğinde savcı bana “Pardon” dedi. Ben öldürülmüş olsaydım “Pardon” mu diyeceklerdi?
‘İlaç satmadım’
* Kesinlikle epikriz yazmadım. Hiçbir dosyada sahtekarlık yapmadım. Güney Hastanesi’ndeki hasta dosyalarına bakabilirsiniz. Yazı ve imza karşılaştırılması yapılsın. Tapelerde “Hüseyin ilaç sattığımızı öğrenirse bizi patlatır” diyorlar. Buna rağmen ben ilaç satışıyla suçlanıyorum.
‘Savcılık ifadem değiştirildi’
* Savcılık ifadem değiştirildi. Buradaki ifadem geçerli.
‘Sorumlusu başhekimdir’
Günerhan, hastanede nöbetçi yenidoğan yoğun bakım uzmanı bulunmuyorsa bunun sorumlusunun başhekim olduğunu söyledi. Sanık evrakta sahtecilik yapmadığını, devleti dolandırmadığını ve kendini doktor olarak tanıtmadığını da iddia etti.
15.54 | Böyle bir örgüt olduğuna inanmıyorum’
Ardından örgüt yöneticisi olmakla suçlanan sanık hemşire Hüseyin Günerhan savunma yaptı:
* Suçlamaları reddediyorum. Böyle bir örgüt olduğuna inanmıyorum.
* Fırat Sarı’yla Reyap Hastanesi’nde çalışırken tanıştım. Ağabeyim de Reyap Acil’de çalışıyordu. Reyap’ta nöbet tutarak çalışmaya başladım. Burada kimseyi korumak için konuşmayacağım, doğruları söyleyeceğim.
* İlaç satışı yapmadım. Biz artan doz ilaçları ödemenin karşılamadığı hastalar için yabancı hastalar için biriktiriyoruz. Diğer hastanelere veriyorduk ihtiyaçları olduğunda kullanıyorlardı, benim ihtiyacım olduğunda ben kullanıyordum.
15.37 | ‘Ne yapalım taş mı yiyelim?’
Örgüt yöneticisi olmakla suçlanan İlker Gönen’in avukatı, sanık hemşire Deniz Korkmaz’a “İsmin neden Deniz? İbrahim Kaypakkaya’yı sever misin?” diye sordu. Sanık avukatı itiraz etti, mahkeme başkanı da soruyu sordurmadı.
Korkmaz, CİMER’e şikayette bulunduğunu söylemişti.
Reyap Hastanesi avukatı “Niye şikayet ettiğin hastaneye iş başvurusunda bulundun?” diye sordu, Korkmaz “Ne yapalım taş mı yiyelim?” yanıtını verdi.
Hemşire Deniz Korkmaz’ın ifadesi tamamlandı.
15.26 | ‘Hem hastaneden hem Fırat Sarı’dan para aldım’
Örgüt üyesi olmakla suçlanan Renas Kılıç’ın erişkin yoğun bakımı doldurmakla görevli olduğunu iddia eden hemşire Deniz Korkmaz “Yoğun bakımlardaki malzemeleri bile kilitleyen bir insan ki daha az kullanılsın ki daha fazla para kazansın. Benim şikayet etme nedenim bu hastanelerin hastalara para muamelesi yapması” dedi.
Hem hastaneden hem de Fırat Sarı’dan para aldığını söyleyen Korkmaz ‘hiçbir pişmanlığı ve vicdani sorumluluğu bulunmadığını’ belirtti: “Cana kastedecek hiçbir şey yapmadım, zaten bana böyle bir suçlama da yok.”
15.11 | ‘Hastaneler hastaları para olarak görüyordu’
NTV‘nin aktardığına göre sanık hemşire Deniz Korkmaz savunmasına şöyle devam etti:
“GMZ, Fırat Sarı’nın bana kurdurttuğu bir şirket. Sarı ‘Sen de şirket sahibi olursun’ dedi ben de kabul ettim maalesef. Sağlık ve turizm şirketiydi. Sümeyye Nur Arslan (hemşire) ilgileniyordu. Şirketle ilgili Hasan Basri Gök’e (hemşire) vekalet vermiştim.”
Korkmaz hastanelerin hastaları para olarak gördüğünü söyledi: “Böyle kabul edilen hastanelerde bunların olması kaçınılmazdı.”
15.05 | Üçüncü sanık hemşire ifade veriyor: Kurtlar Vadisi repliğiydi
Aranın ardından üçüncü sanık hemşire Deniz Korkmaz (erkek) savunmasına başladı.
Korkmaz da CİMER’e şikayette bulunduğunu söyledi, belgeyi mahkeme heyetine sundu.
Diğer iki hemşire de CİMER’e şikayette bulunduğunu söylemişti.
İddianamede yer alan “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir” cümlesi soruldu, Korkmaz bunun ‘Kurtlar Vadisi repliği’ olduğunu söyledi.
13.54 | ‘Bebeği öldür‘ cümlesi soruldu
Sanık hemşire Hasan Basri Gök çok konuşulan “Bebeği öldür” cümlesini söyleyen kişiydi. Duruşmada Gök’e o diyalog soruldu. Gök şöyle yanıt verdi: “Çirkin bir cümle… Sürekli kalbi durup döndürülen bir bebek vardı o yüzden söyledim.”
‘CİMER’e şikayet ettim’
Gök de diğer sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı gibi CİMER’e şikayette bulunduğunu söyledi.
‘112’nin sevklerde parmağı var mı?’ sorusu sorulamadı
Bir avukat Hasan Basri Gök’e “112’nin sevklerde parmağı var mı?” diye sordu. Sağlık Bakanlığı avukatı bu sorunun sorulmaması için itiraz etti. Mahkeme başkanı kabul etti, soru sorulmadı.
Tahliye talebi
Gök’ün avukatı, müvekkili için tahliye talep etti:
“Müvekkilim bebek katili olarak adlandırıldı ve ailesi perişan oldu. Müvekkilim sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan yargılanmaktadır. Emir-komuta zinciri olmayan bir ortamda, örgüt suçlamasından beraat verilmesini talep ediyorum. İtiraflarda bulunarak dosyanın bu aşamaya gelmesinde fayda sağlamıştır. Bu nedenle tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz”
Duruşmaya ara verildi
Hasan Basri Gök’ün savunması tamamlandı, duruşmaya 30 dakika ara verildi.
12.59 | ‘Fırat Sarı’nın değiştirme yetkisi vardı’
Sanık hemşire Hasan Basri Gök avukatların sorusuyla sorgu devam ediyor.
* Hastane sahipleriyle ayda bir görüşülüyordu.
* (Bir dosya nasıl epikrize uygun hale getiriliyor?) Ocakta SGK için evrak hazırlanacaktı. Bir yıl önceki evraklar düzenlendi.
* (Bir sene sonra sistemi değiştiriyor musunuz?) Evetü hastane sistemlerinde değişiklik yapıyoruz. Fırat Sarı’nın değiştirme yetkisi var.
* (Ocak 2024’te SGK sizden dosya istemiş. Hastanenin -2’nci katında 20 kişiyle birlikte raporları değiştirmişsiniz. Doğru mu?) 2020’deki dosyaları istediler. Biz yapmadık. Fırat Sarı ve Ali Aksu, Birinci Hastanesi’nin yenidoğan ekibiyle -2’nci katta epikrize uygun dosya düzenlemesi yaptılar. Akciğer filmi ve kan gazı girişi yazıldı.
12.33 | Ahmet Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu duruşma salonunda
Ahmet Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu duruşma salonunda.
Dün Gelecek Partisi’nin avukatı yıllar önce Sare Davutoğlu’na bu olaylarla ilişkili ihbar geldiğini ve davaya katılmak istediklerini söylemişti.
Sonrasında avukatlar arasında çıkan gerginlik üzerine mahkeme başkanı Gelecek Partisi avukatını dışarı çıkarmıştı.
12.32 | ‘Doktorlar arasında hiyerarşiv yapı yoktu’
Sanık hemşire Hasan Basri Gök savunmasına sorular eşliğinde devam ediyor:
* (Hem hemşiresin hem şoförsün, bütün hemşirelerle sen mi konuşuyorsun, Fırat Sarı mı sana söylüyor?) Evet, Fırat Sarı’nın talimatıyla yapıyordum. Bütün hemşireler benim söylediklerimi Fırat söylemiştir diye biliyordu.
* Epikriz raporlarını arabada, dışarıda, bazen de şirketin merkezinde yazıyordum.
* (Sağlıklı bebekleri yenidoğana almak için ilaç veriliyor mu?) Yok efendim.
* (Savcı “…‘140 bin lira kalp hastasından para alıp alem yapacağız’ demişsiniz. Bu doğru mu?) Kendi aramızda yapılan saçma bir sohbetti, ameliyat olmadı zaten. Biz de almayız.
* (Savcı “…‘Ölüm başımızda kalmasın, devlet bizi s*kecek’ diyorsunuz. Bu nedir?) Serdarova bebekle ilgili olduğunu düşünüyorum.
* Doktorlar arasında hiyerarşiv yapı yoktu ama biz hemşireleri arıyorduk.
* (Kaya bebeğin avukatı “Kaya bebeğin öldüğü akşam sorumlu doktor kimdi?” diye sordu) Doktor yoktu. Sorumlu doktor Hilda’ydı.
11.49 | ‘Doğukan ‘Hakkımızda büyük bir soruşturma var‘ dedi’
Sanık hemşire Hasan Basri Gök mahkeme başkanının tapelerle ilgili sorularını şöyle yanıtladı:
* (Mehtap “Çocuğu öldür” derken ne demek istedin) Nabzı düşüktü, bebeği görmediğim için öyle konuşmuşumdur.
* (Üç gün yaşayan bir bebeği altı gün yaşamış gibi sisteme girmişsiniz. “Dikkat etsinler” demişsiniz, bu ne demek?) Bebek üç gün yaşamış ama altı gün sistemde kalmış. Fark edilir diye böyle dedim.
* (Opara bebekle ilgili bilgin nedir?) Bebek bir günde ex oldu. Yenidoğan servisine sevk edilmemesi gerekiyordu. Şehmuz hoca ilgilenmedi. Zaten hiçbir bebekle ilgilenmiyordu. Epikrizini Doğukan’la birlikte ben yazdım.
(Doğukan soruşturmadan bahsediyor, doğru mu?) Evet Doğukan (Hakan Doğukan Taşçı-hemşire) bilgi almış “Hakkımızda büyük bir soruşturma var” dedi.
* (“Artık bıktım, sapasağlam bebekleri entübe ediyorsunuz” diye bir konuşmam var…) Evet, çok uzun süre yatışta bekleyen bebeklerle ilgiliydi ama sağlam bebekler için değil.
11.31 | ‘Alınan ilaçlar sistemden düşer, bu raporu hastane başhekimi ve sahibi görüyor’
Sanık hemşire Hasan Basri Gök savunmasını şöyle devam etti:
* Denetimlerle ilgili konuşmamızda ilaçlarla ilgili denetimleri konuşuyorduk. İşletme diye bahsettiğim Fırat Sarı’nın işlettiği hastanelerdir. Epikriz raporlarını normalde doktorların yazması gerekiyordu ama biz yazıyorduk.
‘Her şeyin bir ücreti vardı’
*(“Günlük epikriz raporu yazılırsa ciro düşer, fiyat düşer” demişsin) Fırat Sarı düşük ücretler ödüyordu. Tüm sorumlulara para ödüyordu. Her şeyin bir ücreti vardı; doktora yardım etmek, epikriz raporu yazılması gibi işler.
* Hastanedeki ilaçları Doğukan’la birlikte satıyorduk. 40 bin lira para kazandık. Hemşirelerden Fırat Sarı’nın bilgisi dahilinde ilaç aldım. Denetim var diye bir seferinde 24 kutu ilaç verdiler. İlaçları alırken hastanenin haberi vardı. Bu raporu zaten hastane başhekimi ve sahibi görüyor. Bunlar fark edilmeyecek ilaçlar değil; sistemden düştüğünde herkesin haberi olur. Sonuçta hastanenin birdenbire cirosu artıyordu.
11.07 | Sanık hemşire Hasan Basri Gök savunmasına başladı
Sanık hemşire Hasan Basri Gök savunmasını yapmaya başladı.
Gök epikrizlerin nasıl değiştirildiği sorusuna “Excel üzerinden bebeklerin bilgilerini birleştirip istenilen bilgileri düzenleyerek geri gönderiyorduk. Son altı aydır epikriz raporlarını yazdım ve aynı zamanda şoförlüğünü yaptım” diye yanıt verdi.
‘Fırat Sarı 112 araya girmeden bebeği kendi hastanesine alıyordu’
Gök şöyle devam etti:
* REYAP (hastane bir işletme değildi ama işletmede ne dönüyorsa orada da dönüyordu. 112 araya girmeden Fırat Sarı bebeği kendi hastanesine alıyordu. Doktorla oranın çocuk doktoruyla konuşarak “Aileye yer bulduk yakınımızda bu hastaneyi bulduk” deyip sevk ediyorlardı. Serdar Yükselir, Gıyasettin Özdemir de bu işten para kazanıyordu. Bir hastadan 38-40 bin lira aldık. Hastaneye 25 bin lira verdik, gerisini Fırat Sarı aldı, Doğukan’la bize 400-500 TL yemek parası verdi. Serdar Yüksel il dışı sevklerden 5 bin lira kazanıyordu. İlker Gönen ve Fırat Sarı zaten yöneticiydi.
* (İfadenizde Serdarova bebeğin ailesinden para istediğiniz geçiyor) Fırat Sarı aradı, sevk vardı ancak ailenin parası yoktu. Fırat kendi komisyon ücretini aldı. Toplamda yaklaşık 40 bin lira toplandı. Hastaneye parasını verdik, gerisini Fırat aldı. Bize de ek ödeme yaptı. Amaç SGK’dan daha fazla para almaktı.
10.15 | Mahkeme başkanı yerini aldı. Çetenin elebaşısı olmakla suçlanan Fırat Sarı’nın da olduğu sanıklar duruşma salonuna getirildi.
İlk gün neler yaşandı?
Davanın ilk duruşması dün yapılmış, baro ve STK’ların katılma talepleri ‘suçtan zarar görmedikleri’ gerekçesiyle reddedilmişti.
İfadesi alınan tek sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı’ysa özetle şunları söylemişti.
* Neden sadece biz hemşireler tutukluyuz, neden hastane sahipleri tutuklanmıyor? Neden bebek ölümleri olurken müdahale edilmiyor? Kasten öldürme suçuyla yargılananlar tutuklu değil. Cezaevinde izlediğim haberler yüzünden psikolojimi bozuldu. ‘Bebek katili’ diye adım çıktı. Bilirkişi raporu tekrar yazılmalı.
* Bizim işletmeyle böyle bir durumumuz söz konusu değil. Maaşlı çalışanım. Ortada örgüt falan yok, buna inanmıyorum. Hepimiz görüşürüz birbirimizle. Birinci Hastanesi’nde altı ay sigortalı çalıştım, benim yüzümden hiçbir bebek ölmedi. Asla böyle bir şeye dahil olmadım. Şikayetim de var. Evet usulsüzlüğü kabul ettim. Doktorun yazması gereken epikrizi hiçbir zaman yazmadım. Kendi anlaştığı yerden hastaları gönderiyordu. A hastanesini dolduracağına, B hastanesinin yoğun bakımını doldurup para alıyorlar. Yoğun bakımı dolduruyordu. Bunun karşılında da hastane komisyon veriyordu.
* Taşçı, Şafak hastanesinin yöneticisinin Fırat Sarı’ya oraya sevk edilen bebek başına 10 bin TL verdiğini söyledi: “Ben bu düzeni anlattığım ve şikayetçi olduğum zaman nisana kadar müdahale edilmemesinden şikayetçiyim. Hiçbir bebeğe zarar verecek bir şey yapmadım. Evet hatalarım olmuştur. Paraya sıkışmıştım, üç kez ilaç sattım. Bir çeteye üye olmadım.
* Taşçı, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir içinse şöyle konuşmuştu: “Kendi anlaştığı yerlerden hastaları gönderiyordu ama nasıl yaptığını bilmiyorum. Karşılığında para alıyordur, almaması mümkün değil.”
Canlı Blog | Yenidoğan davası: ‘Yoğun bakım dolunca komisyon veriyorlardı’
Ne olmuştu?
İstanbul’da aralarında sağlıkçıların olduğu bir grubun bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiasına ilişkin soruşturma başlatılmıştı.
Soruşturma İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne 27 Mart 2023’te CİMER’den gelen ihbar üzerine başlatılmıştı.
Çete 10 bebeğin ölümüyle suçlanırken, 19 hastane ve sağlık hizmeti şirketi ‘malen sorumlu’ olarak yer alıyor.
Bakırköy başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianameye göre çetenin elebaşı doktor Fırat Sarı’yken, örgütün sevk ve idaresini doktor İlker Gönen ve 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir yapıyor.
İddianameye göre çetenin esas amacı işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almaktı.
Kârın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyeleri arasında paylaşıldığı ifade ediliyor.
47 sanıktan 22’si tutuklu olarak yargılanıyor.
İstenen cezalar
Şüpheliler istenen cezalar şöyle:
- Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez uygulanmak üzere ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis
- Gıyasettin Mert Özdemir’e ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları isteniyor.
Hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketlerinse kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep ediliyor.
Soruşturmada İstanbul’da dokuz, Tekirdağ Çorlu’daysa bir hastanenin ruhsatı iptal edilmişti.