10 bebeğin ölümüyle suçlanan 47 sanıklı yenidoğan çetesi ilk kez hakim karşısına çıktı.
21.05 | Duruşma tamamlandı
Sanık Hakan Doğukan Taşçı’nın savunmasının ardından avukatlar, Taşçı’ya sorular yöneltti. Ardından duruşma tamamlandı. Davanın ilk gününde yalnızca Hemşire Hakan Doğukan Taşçı savunma yaptı. Duruşmalar yarın 10’da devam edecek.
19.46 | ‘Neden sadece biz hemşireler tutukluyuz, neden hastane sahipleri tutuklanmıyor?’
Hakan Doğukan Taşçı çapraz sorgudaysa şunları söyledi: “Neden sadece biz hemşireler tutukluyuz? Neden hastane sahipleri tutuklanmıyor? Neden bebek ölümleri olurken müdahale edilmiyor? Kasten öldürme suçuyla yargılanan kişiler tutuklu değil. Cezaevinde izlediğim haberler yüzünden psikolojimi bozuldu. ‘Bebek katili’ diye adım çıktı. Bilirkişi raporu tekrar yazılmalı.”
Avukat: Opara bebekle ilgili hastane sahibi Ali Aksu bu konuda haberdar mı?
Hakan Taşçı: Başta haberi yoktu, sonradan öğrendi. Sadece saatin çekilmesi istendi, fiyatlandırma anlamında. Ama ben kendisiyle birebir konuşmadım.
Avukat: Opara bebeğin ölümünde gece hangi doktorun olması gerekiyordu?
Hakan Doğukan Taşçı: Doktor yoktu, olması gerekiyordu. Sadece ismi yazıyordu.
Hanifi Kaya’nın vekili avukat soruyor: Kaya bebekle ilgili sorularım olacak. Hastaneyi kim işletiyordu, Fırat Sarı mı yoksa hastane yönetimi mi?
Hakan Taşçı: Hastane yönetimi.
‘Bu sistem yıllardır konuşuluyor’
Avukat: Bu sistemin ne kadar zamandır yapıldığını düşünüyorsunuz?
Hakan Taşçı: Bir bebeğin ölmesini bilerek isteyeceğini düşünmüyorum ama SGK evrak üzerinden para almak için yıllardır konuşuluyor.
Avukat: Neden doktor değil de hemşire burada dediniz? Açıklayabilir misiniz?
Hakan Taşçı: Şehmuz Çelik nöbetçi doktordu ve hiç yoktu ama o dışarıda serbest, bizse tutukluyuz. Neden sadece hemşireler tutuklu? Oysa sorumluluk doktor da.
19.15 | ‘Şafak hastanesinin yöneticisi Fırat Sarı’ya bebek başına 10 bin TL verdi’
NTV‘nin aktardığına göre Taşçı, Şafak hastanesinin yöneticisinin Fırat Sarı’ya oraya sevk edilen bebek başına 10 bin TL verdiğini söyledi:
“Ben bu düzeni anlattığım ve şikayetçi olduğum zaman nisana kadar müdahale edilmemesinden şikayetçiyim. Hiçbir bebeğe zarar verecek bir şey yapmadım. Evet hatalarım olmuştur. Paraya sıkışmıştım, 3 kez ilaç sattım. Bir çeteye üye olmadım. Bir bebek ihmalden ölüyorsa orada vazifesi olmak olan doktorun olmaması mı yoksa hemşirenin elinden geleni yapması mı suçtur?”
‘Çek fişi gitsin’ dedi’
Taşçı, savunmasında bir doktorun durumu kritik bir bebek için “Çek fişi gitsin” dediğini ileri sürdü.
Taşçı “Bebek düşünün gözünüzün önünde, müdahale etmezseniz ölecek. Burada zaten mesele doktorun olmaması. Müdahale etmese zaten ölecek. Batuhan (Hemşire yardımcısı) da yardım amaçlı beni arıyor. Doktoru arıyor, doktorun ‘Çek fişi gitsin’ dediğini söyledi. Rıza Hocaymış doktor, ama tanımıyorum, çocuk doktoru olarak biliyorum. O çocuk orada ölüyor” dedi.
Taşçı, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir için “Kendi anlaştığı yerlerden hastaları gönderiyordu ama nasıl yaptığını bilmiyorum. Karşılığında para alıyordur, almaması mümkün değil” dedi.
19.33 | Sanık hemşire: SGK’dan daha fazla para alabilmek için yaptı
Sanık hemşire Doğukan Taşçı “Üzerime atılı suçların hiçbirini kabul etmiyorum” dedi. 10 yıldır farklı hastanelerde yenidoğan yoğun bakımlarında çalıştığını belirten Taşçı, Fırat Sarı’yı Reyap hastanesinden tanıdığını söyledi. Sanıkların çoğunu tanıdığını ifade eden Taşçı, bazılarıyla beraber çalıştığını bazılarınınsa arkadaşını olduğunu dile getirdi.
‘Evrak üzerindeki oynamalar fazla para almak için her zaman yapılıyor’
Taşçı ifadelerinden öne çıkanlar şöyle:
* Bazı sistemli yapılan usulsüzlükler var ama bu hastanelere özgü değil. Evrak üzerindeki oynamalar daha fazla para almak için her zaman yapılıyordu. 10 yıl önce çalıştığım hastanelerde de yapılıyordu. Bu kurumlar senede 6-7 kez denetleniyor. Nasıl oluyor denetlemeden sorunsuz çıkıyorlar da suç bize kalıyor?
* İstanbul’daki özel hastanelerin yüzde 70’inde gece doktor olmaz. Doktor olmadığı zaman çocuğa biz müdahale ederiz. Müdahale etmesek “Niye etmedin?” derler.
* Her hastane sahibi para kazanmak ister. Hasta sayısının fazla tutulmasını, daha fazla para kazanmasını Fırat Sarı’ya söylüyorlar. Aileden para aldığım söyleniyor. Ben almadım. Fırat Sarı, hastaya ücreti hastanenin istediğinden fazla söyleyip aradaki komisyonu kendisine alıyor. Hastanın kaç gün yatacağına biz karar vermeyiz, doktor karar verir.
* “Ex’i hallettim” sözünden kastım, sözlü olarak herkes denetimlerde ikna etmeye çalışır. Onu anlattım.
“Hastayı entübe gösterirseniz hasta ‘3. basamak’ olur, SGK’dan fazla para alırsınız”
* Hasta beş gün entübeyse, hastanın on gün entübe olduğunu görmek zaten gerçeği yansıtmadığını gösteriyor. Ama biz sadece çarşaflarla ilgili bilgiyi yazıyorduk. Hastayı entübe gösterirseniz hasta “Üçüncü basamak” olur. SGK’dan daha fazla para alırsınız. Onun için bu yapılıyordu.
* Kötü durumuna rağmen yaşayan kalp hastası bir çocuk vardı. Hem hastane yönetimi hem de Fırat Sarı “Boşuna masraf yapıyorsun. Bu çocuk yaşamayacak” diyordu. Ben devam ettim tedaviye.
‘Bu hasta ölecek’ dediler, 45 gün yaşadı’
* (“Her şeyi benim üstüme atma Doğukan, sana dedim, çocuk ölecek” tapeleri) Bu çocuğun ailesinin durumu yoktu. Ameliyat olmasa ölecekti. Ben çok uğraştım. 400-500 bin lira para istediler. Ben de doktor da yaşamasının mümkün olmayacağını söyledik. Ameliyatı kabul etmeyip imzalı beyan bıraktılar. Doktor 1 haftadan fazla yaşayamaz diyordu. Durumu kötüydü ancak gittikçe daha iyi oldu. Malzeme masrafları, kullandığı ilaçları falan için “Bu hasta ölecek, boşu boşuna masraf yapıyorsun” dediler. Fırat Sarı ve hastane yönetimi böyle baskı yaptı. Ben devam ettim. Tape kayıtlarında da mevcut. Çocuk 45 gün kadar yaşadı.
* 4-5 hasta taburcu olacaktı. Fırat Sarı’nın haberi olmuş. Doktor Şeyhmus’u aradı, “Biraz daha taburcu etmeyin” dedi. Bana da böyle söyledi. SGK’dan daha fazla para alabilmek için yaptı.
‘Hastane komisyon veriyordu’
* Bizim işletmeyle böyle bir durumumuz söz konusu değil. Maaşlı çalışanım. Ortada örgüt falan yok, buna inanmıyorum. Hepimiz görüşürüz birbirimizle. Birinci Hastanesi’nde altı ay sigortalı çalıştım, benim yüzümden hiçbir bebek ölmedi. Asla böyle bir şeye dahil olmadım. Şikayetim de var. Evet usulsüzlüğü kabul ettim. Doktorun yazması gereken epikrizi hiçbir zaman yazmadım. Kendi anlaştığı yerden hastaları gönderiyordu. A hastanesini dolduracağına, B hastanesinin yoğun bakımını doldurup para alıyorlar. Yoğun bakımı dolduruyordu. Bunun karşılında da hastane komisyon veriyordu. Gıyasettin Mert de aynı şekilde. Gıyasettin hasta sevkleri yapıyordu. İlker Gönen’le Fırat Sarı çalışmaya başladıktan sonra İlker hoca hastalarına genel durumuyla ilgileniyordu. Yoğun bakımda, doktordan gizli epikriz yazılamaz. Bu söylendi ama gözümle görmedim.
17.29 | Baroların katılma talebi reddedildi
Mahkeme başkanı, baroların doğrudan katılma taleplerini reddetti. İddianamede isimleri bulunmayan mağdur ailelerin de davaya katılmaları reddedildi.
16.50 | Duruşmaya yine araya verildi
Katılma taleplerine ilişkin mahkeme heyeti değerlendirme yapıyor. Duruşmaya 30 dakika ara verildi.
16.34 | Duruşmada gerginlik: ‘Burası meclis değil’
Bazı sanık avukatlarıyla davaya müdahil olmak isteyen Gelecek Partisi avukatı arasında gerginlik çıktı. Karşılıklı konuşmalar ve tartışmalar üzerine mahkeme başkanı “Burası meclis değil” diyerek tarafların birbirine cevap vermesine izin vermedi.
Örgüt üyesi olmakla suçlanan Mehtap Sayar’ın avukatı “Müvekkilim yayınlanan tapeler nedeniyle cezaevinde ‘bebek katili’ olarak anılıyor ve psikolojisi bozuldu. Bu durumun dikkate alınmasını istiyoruz. Ayrıca müdahillik taleplerini kabul etmiyoruz” dedi.
Bir diğer sanık avukatıysa “Bu dosya sosyal medyada show haline geldi. Oysa gizlilik vardı” diyerek katılma taleplerinin reddini istedi.
Gelecek Partisi avukatı, sanık avukatının müvekkilinin kim olduğunu sordu. Avukat “Doğrudan avukatlar hedef gösterilerek açıklamalar yapılmasın. Siz bu kadını mı dinleyeceksiniz?” diye yanıt verdi.
Salonda sesler yükseldi, mahkeme başkanı Gelecek Partisi avukatını uyarılarını dinlemediği için salondan çıkardı.
16.21 | Sanık avukatı: Kayıtlar delil sayılmamalı
Sanık avukatı ‘bebek ölümleriyle ilgili kayıtların delil sayılmaması gerektiğini’ söyledi:
“Fırat Sarı ve İlker Gönen hakkında rüşvet nedeniyle dinleme kararı verilmiştir. Dolayısıyla bu telefon tapeleriyle ilgili izin yoktur ve bunlar tesadüfi delil değildir. Bu tapelerde yalnızca rüşvetle ilgili kısmın dosyaya dahil edilmesi gerekmektedir.”
15.52 | Savcı katılma taleplerini reddini talep etti
Savcı, müdahil olmak isteyen avukat ve sivil toplum örgütlerinin katılma taleplerinin reddedilmesini istedi, gerekçesiyse ‘suçtan zarar görmedikleri’ oldu.
Sanıklara katılma talepleriyle ilgili soru soruldu, hepsi “Diyeceğim bir şey yoktur” yanıtını verdi.
Kararı mahkeme başkanı verecek.
15.39 | ‘Müvekkillerimi korkuttu’
Çete yüzünden engelli kaldığı belirtilen bebek Asilhan Dağlı’nın avukatı Fırat Sarı’nın ‘müvekkillerini çocuklarının durumunun kötüye gittiği iddiasıyla korkuttuğunu’ söyledi:
“Ancak müvekkillerim büyük bir cesaret göstererek çocuklarını yoğun bakımdan almıştır. Başka bir hastanede bebeğin kilo aldığı görülmüş fakat şu an ağır engelli durumdadır. Rapora göre Fırat Sarı’nın yeterli yoğun bakım bilgisine sahip olmadığı tespit edilmiştir.”
15.35 | ‘Bu buzdağının görünen kısmı bile değil’
Mağdur ailelerin avukatı şöyle konuştu: “Mağdur ailelerden intihar edenler var. Bu buzdağının görünen kısmı bile değil. Ailelerin çoğu fakir ve gariban. Bu ülkede her zaman garibanlar mağdur oluyor.”
15.24 | ‘Bebeğim sapasağlam doğdu ağır engelli aldım’
Yavuz Kaan Erol adlı bebeğin babası da davaya ‘mağdur’ olarak katılmak istediklerini belirtti:
“Bebeğim sapasağlam doğmuştu ama yetkililer ‘İki gün yoğun bakıma almamız gerekiyor’ dedi. Ancak doktor hiç hastanede yoktu ve yoğun bakımda bebeğimin ağır engelli olduğu söylendi. Bebeğimi günler sonra bu şekilde teslim aldım.”
15.20 | ‘Uzman raporunda varız iddianamede adımız yok’
Bebeğini kaybeden Tuğba Sena’nın vekili olan avukatı uzman raporunda adlarının geçtiğini ancak iddianamede olmadıklarını belirtti: “Ara kararla dosyaya Tuğba Hanım’ı mağdur olarak kaydetmemiz gerekiyor. Ayrıca usule uygun olarak salona önce sanık avukatları değil mağdur aileler alınmalı. Çünkü bebekleri bu çete yüzünden hayatını kaybetmiş durumda.”
15.13 | ‘Çeteyi çökertecek çapraz sorgudur’
Öldürülen bebeklerin avukatlarından biri davaya katılma talebini şöyle dile getirdi:
“Müvekkillerim tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi oldular. Biz de mağdurlar olarak sanıklara çapraz soru sormamız gerekiyor. Bu tarz davalarda çeteyi çökerten şey çapraz sorgudur.
Bu dava çözülürse ülke sağlık sisteminde önemli bir değişim yaşanacak. Bu nedenle duruşmaya katılmamız gerekiyor.
Narin dosyasında katılma talebi kabul edildi ve bu sayede çok önemli sorular soruldu. Sesimiz kısılmasın.”
15.08 | Kaboğlu: Yaşama hakkını korumak baroların da sorumluluğu
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, katılma talebi gerekçelerini şöyle açıkladı:
“Bu davanın konusunu oluşturan sağlık hizmetleri, devletin sorumluluğundadır. Konu nedir? Çocuk Hakları Sözleşmesi. Buna katılıyorum ama aynı zamanda çocuk bir insandır ve yaşama hakkı vardır.
Yaşama hakkını korumak, baroların da sorumluluğudur. Ortaya çıkacak yargı kararının asaletle sürdürülmesi, adil yargılamanın gerçekleşmesi ve gerçeğin ortaya çıkması gereklidir.”
14.57 | Türkiye Barolar Birliği’nden katılma talebi
Ara sona erdi, duruşma yeniden başladı. Türkiye Barolar Birliği (TBB) ‘çocuğun üstün yararı’ için davaya katılmak istediklerini belirtti.
13.52 | Duruşmaya 45 dakika ara verildi
Bekleme sırasında davanın usulüne dair sorular yöneltildi.
Bunun üzerine mahkeme başkanı “Mesai saatimizden sonra da duruşmaya devam edeceğiz. 20.00, 21.00’e kadar sürer, ertesi gün de devam ederiz” dedi.
Seyirci kısmından bir avukat şöyle itiraz etti: “Sesiniz gelmiyor hakim bey. Bir saattir bekliyoruz, ne için beklediğimizi bile bilmiyoruz.”
Bu sırada mahkeme başkanı bir şeyler söyledi ama ne dediği anlaşılmadı.
Uzaktan bağlanan bir sanığın SEGBİS sisteminde de sorun yaşandı.
Mahkeme başkanı sorunun çözümü için duruşmaya 45 dakika ara verildi.
13.24 | ‘Uzatmayacaksanız söz vereceğim’
Avukatlar davaya katılma talebinde bulundu, mahkeme başkanı “Bize dilekçe sundunuz mu?” diye sordu. Avukatlar “Dilekçe sunduk” derken, STK ve siyasi partiler katılma talepleri olduğunu belirtti.
Mahkeme başkanı bunun üzerine şöyle dedi: “Katılma yönünden çok uzatmayacaksanız söz vereceğim, aksi takdirde ceza mahkemesinde böyle bir usul yok. İşin içinden çıkılmaz. Mahkemenin bir usulü var; söz hakkı vereceklerimizi yazalım ve sırayla disiplin içinde devam edelim. Arkadan söz hakkı olmadan konuşan olursa dışarı çıkaracağız.”
Sorguya henüz başlanmadı duruşma katılma taleplerinin alınmasıyla sürüyor.
12.44 | Salondan çıkarılan avukat: Kanunsuzlar, yargı bir kültürdür, yok ettiniz
İstanbul Barosu’ndan olduğunu söyleyen avukat Ömer Kavili, mahkeme başkanını yanlış tutanak tutulduğu gerekçesiyle ikaz etti: “Okundu dediklerinizi okur musunuz? Okunmadı. Salonun duyması gerek. Gerçeğe aykırı tutanak tutuyorsun.”
Kavili ardından mahkeme başkanının kararıyla salondan çıkarıldı ve bu sırada “Kanunsuzlar. Yargı bir kültürdür, yok ettiniz” dedi.
12.32 | Kimlik tespiti tamamlandı
Davada sanıkların kimlik tespitleri tamamlandı.
12.19 | İlker Gönen ve Mehtap Sayar kürsüde
Örgüt yöneticisi olmakla suçlanan İlker Gönen, sanık kürsüsüne çıkarak evli ve üç çocuk sahibi olduğunu, ayrıca üniversite mezunu olduğunu belirtti. Ardından birçok telefon dinlemesinde adı geçen hemşire Mehtap Sayar kürsüye çıkarak bekar olduğunu ve çocuğunun olmadığını ifade etti.
12.14 | Fırat Sarı: Aylık gelirim 400 bin lira
Çete lideri olmakla suçlanan Fırat Sarı, kimlik bilgisini okumak için sanık kürsüsüne geldi. Başındaki peruğunu cezaevinde çıkarttığı görülen Sarı bekar olduğunu ve aylık ortalama gelirinin 400 bin lira olduğu söyledi. O sırada bebeğini kaybetmiş bazı aileler duruşma salonuna giriş yaptı.
11.28 | Duruşma başladı
Duruşma Bakırköy Adliyesi’nin konferans salonunda yapılıyor, pek çok kişi içeriye giremedi. Dava 11.28 itibariyle mahkeme başkanının kimlik tespitiyle başladı.
11.00 | Salon tartışması
Avukat Hakları Grubu’nun X‘ten aktardığına göre çok sayıda avukat, müşteki, gazeteci ve izleyicinin duruşma salonuna alınmayınca tartışma çıktı.
Duruşmanın 400 kişilik konferans salonunda yapılması isteniyor.
Tepkiler sonrası heyet başkanı hakim duruşma salonunu terk etti.
10.00 | Duruşma öncesi adı geçen özel hastanelerde bebeklerini kaybeden aileler adliyenin önüne geldi, tepkilerini gösterdi.
Ne olmuştu?
İstanbul’da aralarında sağlıkçıların olduğu bir grubun bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiasına ilişkin soruşturma başlatılmıştı.
Soruşturma İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne 27 Mart 2023’te CİMER’den gelen ihbar üzerine başlatılmıştı.
Çete 10 bebeğin ölümüyle suçlanırken, 19 hastane ve sağlık hizmeti şirketi ‘malen sorumlu’ olarak yer alıyor.
Bakırköy başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianameye göre çetenin elebaşı doktor Fırat Sarı’yken, örgütün sevk ve idaresini doktor İlker Gönen ve 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir yapıyor.
İddianameye göre çetenin esas amacı işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almaktı.
Kârın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyeleri arasında paylaşıldığı ifade ediliyor.
47 sanıktan 22’si tutuklu olarak yargılanıyor.
İstenen cezalar
Şüpheliler istenen cezalar şöyle:
- Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez uygulanmak üzere ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis
- Gıyasettin Mert Özdemir’e ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları isteniyor.
Hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketlerinse kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep ediliyor.
Soruşturmada İstanbul’da dokuz, Tekirdağ Çorlu’daysa bir hastanenin ruhsatı iptal edilmişti.