11 insan hakları savunucusunun yargılanacağı ‘Büyükada’ davasında tutuksuz yargılanan Nejat Taştan, haklarındaki suçlamalar için, “Hükümete yakın gazetelerin öne sürdüğü iddialar” dedi. Taştan, “O toplantı suçsa biz de yaptık, arkadaşlarımız niye içerde” diye sordu.
Temmuz ayında Büyükada’da toplantı halindeyken gözaltına alınıp tutuklanan sekiz ismin yanısıra salıverilen iki ismin ‘silahlı terör örgütüne yardım etme’ suçundan cezalandırılması istenmişti.
BBC Türkçe’den Selin Girit’in haberine göre salıverilen iki isimden Eşit Haklar İzleme Derneği üyesi Nejat Taştan, “Bizim toplantımızda ne Adalet Yürüyüşü ne de Gezi Parkı eylemleriyle ilgili hiçbir kelime konuşulmadı. Bu biz gözaltına alındıktan sonra hükümete yakın gazetelerin öne sürdüğü bir iddia” dedi.
“Ajan değil hak savunucusuyuz”
Taştan haklarında öne sürülen iddiaları reddetti: “Biz insan hakları savunucularıyız. Günal akademisyen, Nalan avukat, İdil’in yaptıkları belli, Özlem ortada, ben ortadayım. Hiçbirimizin ajanlıkla, casuslukla en ufak bir ilgisi yok. Bu itham bile bize çok ağır geliyor.”
Taştan, diğer dokuz sanık tutuklu yargılanırken kendisinin neden tutuksuz yargılandığını halen anlamadığını da söylüyor: “Niye serbestim bilmiyorum. O toplantıyı yapmak eğer suçsa biz de yaptık. Değilse, biz dışarıdaysak o arkadaşlarımızın da dışarıda olması gerekiyor.”
‘Gizli bir toplantı yok’
Taştan, iddianamenin tutarsızlıkla dolu olduğunu ve kendileri aleyhinde somut kanıtlar öne sürülmediğini de belirtti: “Ankara’da yaşayan ayrıldığım eşimi telefonunda ‘Bylock’ yüklü olan birisi aramış. O telefon numarası ne benim adıma kayıtlı, ne benim üzerimde yakalandı. Biz bunu savcıya söyledik, iki mahkemede hakime söyledik, çıktık medyaya söyledik, buna rağmen iddianameye girdi.”
Taştan toplantının otelin gizli bir bölmesinde yapılmadığını da aktardı: “Gizli bir toplantı yok ortada. Camekandan yapılmış bir toplantı salonunda, arkada havuza giren insanların olduğu, açık kapısı, bütün telefon ve bilgisayarların açık olduğu yerde gizli toplantı yapmakla suçlanıyoruz.”
Ne olmuştu?
Aralarında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser’in de bulunduğu 10 insan hakları savunucusu 5 Temmuz’da gözaltına alınmış, 15 günlük sürenin ardından altısı tutuklanırken, dördü adli kontrolle serbest bırakılmıştı. Daha sonra ikisi daha tutuklanmış, böylece sayı sekize yükselmişti
Davada sekiz ismin yanısıra salıverilen iki ismin ‘silahlı terör örgütüne yardım etme’ suçundan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Tutuklu İnsan Hakları Örgütü Türkiye Şubesi Başkanı Taner Kılıç hakkında ise ‘silahlı terör örgütü üyeliği’nden 15 yıla kadar hapis talep edilmişti.
İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede şüpheliler hem PKK, hem DHKP-C hem ‘FETÖ’yle ilişkilendiriliyor.
Haklarında 10 ila 15 yıla kadar hapis cezası istenen hak savunucularının davasının ilk duruşması 25 Ekim günü Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda görülecek.
‘Büyükada tutukluları’ arasında Alman vatandaşı Hivos üyesi Peter Staudtner ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneği’nden İsveç vatandaşı Ali Gharavi de bulunuyor.
Diğer tutuklu isimler ise Helsinki Yurttaşlık Derneği’nden Nalan Erkem, Kadın Koalisyonu’ndan İlknur Üstün, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden Özlem Dalkıran, İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden Günal Kurşun ve Veli Acu.
Eşit Haklar İzleme Derneği’den Nejat Taştan ve Hak İnisiyatifi’nden Şeyhmus Özbekli ise tutuksuz yargılanan isimler.