CANAN COŞKUN
@canancoskun
canancoskun@diken.com.tr
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın atadığı Boğaziçi Üniversitesi ‘kayyım’ı Naci İnci’nin, yolsuzluk şüphelisi Faruk Yakaryılmaz’ın başında bulunduğu Bilgi İşlem Merkezi’nden iki çalışanı Sivas’ın Karaçayır köyündeki deprem izleme istasyonu kulübesine sürdüğü ortaya çıktı. İki sandalye ve bir masanın olduğu kulübeye sürülen iki personelden biri açtığı işe iade davasını kazandı.
Mahkeme, Mutlu Tunç’un dört gün içinde Sivas’ta göreve başlamasının hayatın doğal akışına aykırı olduğunu ve rektörün bu görev yeri değişikliğiyle ilgili objektif bir sebep sunmadığını belirtti.
Boğaziçi Üniversitesi Bilgi İşlem Merkezi’nin başına Nisan 2022’de rektör Naci İnci tarafından Faruk Yakaryılmaz getirilmişti. Yakaryılmaz’ın daha sonra İzmir’de 2014’te ‘imbat dalgası’ ismiyle Liman İşletmelerine düzenlenen operasyon kapsamında gözaltına alındığı ve üç ay tutuklu yargılandığı ortaya çıkmıştı. Yakaryılmaz, Bilgi İşlem Daire Başkanı olduktan sonra yaptığı ihalelerle adını duyurdu. Söz konusu ihalelerle birlikte üniversitenin öğrenci, mezun, akademik ve idari personelinin kişisel bilgilerinin onaysız bir şekilde üçüncü kişilere açıldığı ortaya çıkmıştı.
Yakaryılmaz, daire başkanı yapıldıktan kısa süre sonra kadrolaşmaya başladı. Nilgün Şahin ve Mutlu Tunç da Yakaryılmaz’ın kadrolaşması sırasında görevinden alınanlar arasında yer alıyor. Nilgün Şahin, 17 yıldır Boğaziçi Üniversitesi’nde bilişim sorumlusu olarak çalışıyordu.
Yakaryılmaz’ın talimatıyla önce pasaport hazırlamak üzere büro personeli olarak, sonra da Sivas’ın merkezine yaklaşık 25 kilometre uzaklıkta bulunan Karaçayır Deprem İzleme İstasyonu’na sürüldü. Şahin, yaşananları Diken’e anlattı:
‘Pasaport hazırlamakla görevlendirildim’
*Daire başkanı Faruk Yakaryılmaz, göreve başladığı Nisan 2022’den sonra herkesi değiştirmek istedi. Hiç kimseyi bırakmadı. Beni büro personeli olarak pasaport hazırlamayla ilgili bir işle görevlendirmek istedi. Ben de kabul etmedim, çünkü yaptığım işle ilgili bir yeterliliğim vardı. Yeterliliğim olmasa kabul ederdim. Yeni görevlendirme yazılı olarak da belirtilmedi, sözlü olarak bildirdiler.
Tatilden dönene yorgunluk izni vermişler
*Görevim dışında bir iş yapmayacağımı söyleyerek kendi işim verilene kadar bir şey yapmadım. Sonra Personel Daire Başkanlığı’na alındım ve uzmanlığım dışında bir göreve verildim. Sonra Eylül 2022’de tekrar Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’na iade edildim. Buradayken bilgisayar bile verilmedi.
*Benimle üç gün hiç iletişim kuramadıklarını söylüyorlardı ama elimde o günlerde çalıştığımla ilgili yazışmalar var. 1 Mart 2023’te habersiz bir şekilde işe gelmediğim iddia edildi. O gün çocuğum hastaneye kaldırıldığı için gidememiştim ama yöneticileri haberdar etmiştim. Aramalara, mesajlara ve e-postalara yanıt vermemişlerdi. 1 yaşındaki bebeğime refakat etme iznim olmadığını öne sürdüler. Bu yüzden yıllık iznimden kesinti yapılacağını söylediler. Bunu yapan kişi, bölümde başka bir kişiye tatil dönüşü yorgun olabileceği gerekçesiyle iki gün boyunca idari izinli saymıştı. Onun yerine de ben bakmıştım.
Kayyımın cevabı
*Ekim ayında da Sivas’a okulun deprem istasyonuna sürüldüm. Sürülme kararından sonra rektör Naci İnci’nin karşısına çıktım. “1 yaşında bebeği olan bir kadını neden gönderiyorsunuz” diye sordum. Olayları benden dinlemesini istedim. İnci, bana “Seni mi seçeceğim, daire başkanını mı? Sen kimsin!” diye yanıt verdi.
Bilgisayar da yok
*Bunlar yaşanırken bir yaşında bir bebeğim vardı ve kreşe devam ediyordu. Çocuğumun eşyalarını toplayıp Sivas’a gittim ve bir apart daire kiraladım. Çocuğum çok sık hastalanıyordu. Doktoru da İstanbul’daydı ve ailevi Akdeniz ateşi (FMF) hastalığından şüpheleniliyordu. Deprem istasyonu Sivas merkezden 25 kilometre uzaktaydı. Gün içinde oraya giden bir toplu taşıma aracı yoktu. Yazılım destek hizmetiyle görevlendirilmiştim, ama orada bir bilgisayar bile yoktu. Dolayısıyla benim destek verebileceğim bir şey yoktu ortada.
‘AKP’liler de mobbinge maruz kalıyor’
*İşlerimi yapmadığım ve işyerine gitmediğim öne sürülerek 14 Ekim’de işten çıkarıldım. İşe iade davası açtım. Mobbing ve ayrımcılık tazminatları talep edeceğim. Boğaziçi’nde bir kabuk değişimi var. Bu insanlar Tayyip Erdoğan’ın adını kullanıyorlar. Ona hizmet ettiklerini düşündürüyorlar ama burada başka AK Partililere de mobbing uyguluyorlar, emekliliğe, istifaya veya tayine zorluyorlar. Şu an Boğaziçi Üniversitesi kampüsüne alınmıyorum, orada ailemden başka biri çalışıyor, çocuğumun doktoru da orada.
Mutlu Tunç da Nilgün Şahin gibi uzun yıllardır Boğaziçi Üniversitesi Bilgi İşlem Merkezi’nde çalışıyordu. 2010 yılında başladığı işinden Ekim 2022’de sistem yöneticisi olarak çıkarıldı. Tunç, yaşananları şöyle anlatıyor:
‘Yakaryılmaz kendi kadrolarıyla çalışmak istedi’
*Faruk Yakaryılmaz, Nisan 2022’de Bilgi İşlem Merkezi’ne daire başkanı olarak getirilince kendi kadrolarıyla çalışmak istedi. Yaptığı değerlendirme sonucunda başka insanları işe almaya başladı. Ben sistem yöneticisi olarak çalışıyordum. Altyapıları hazırlayıp bunların işlerliğini mümkün kılmakla görevliydim. Bu sebeple erişim izinleri için bana başvuruyorlardı. Hizmet alım projeleriyle ilgili koordinasyon görevi verildi. Hassasiyetlerin tartışılıp değerlendirileceği bir ortama müsaade edilmiyordu. “Ben karar verdim, nasıl uygulanırsa uygulansın” şeklinde bir yönetim yaklaşımı söz konusuydu.
*Taşeron kadrosundan devletin işçi kadrosuna geçirilmiş biriyim. Kadro geçişi 696 ve 375 sayılı KHK’ler çerçevesinde yapılır. 375 sayılı KHK de zaten açık şekilde bizim konumumuzdaki insanların geçmişte yürüttükleri görevlerini yürütmek üzere istihdam edilebileceğini düzenler.
‘Dört gün içinde Sivas’ta olmam istendi’
*Buna karşın 11 Ağustos 2022 tarihli ve rektör Naci İnci imzalı görevlendirme yazısıyla bir yıl süreyle ‘teknik sistem altyapısının mevcut analizinin yerinde yapılması ve teknik ihtiyaçların karşılanması, haberleşme ve santral sistemlerinin çalışabilirliğinin sürdürülmesi için’ Sivas Karaçayır Deprem İstasyonu’nda görevlendirildim. 15 Ağustos’ta da Sivas Karaçayır’da hazır olmam istendi. Sivas’ta görevlendirilmemle ilgili karar Yükseköğretim Kanunu’nun 13/b maddesine dayandırıldı. Doğrudan rektör Naci İnci tarafından gerçekleştirildi. İnci, benim de hocamdır. Ben Boğaziçi Üniversitesi Fizik bölümünden mezunum. Yüksek lisansımı da orada Çevre Bilimleri’nde tamamladım.
‘İki sandalye, bir masanın olduğu kulübe’
*Sivas Karaçayır’da gidilebilecek bir iş ortamı yok. Orası içinde kimsenin çalışmadığı, acil bir müdahale gerekirse diye iki tane sandalye ve bir masanın olduğu ve amacı aslında oradaki sismolojik tespitleri yapabilecek, yer sarsıntılarını algılayabilecek cihazın etrafına örülmüş bir kulübe. Bir bilgisayar da yok. Bir sistem yöneticisi olarak ancak bir bilgisayarın varlığında fonksiyon gösterebilirim. Benim orada sürdürebileceğim bir görev yoktu. Zaten orada gerçek bir ihtiyaç da yoktu. Toplu iş sözleşmem gereğince yeni görevlendirme için yazılı onayım gerekiyordu, ben de onay vermedim.
Yakaryılmaz yetkilerini aldı
*Beni işten çıkarmadan önce iki ay kadar beklediler. Bilgi İşlem Merkezi’ndeki işime gitmem mümkün olmadı, çünkü oradan toplanıp ayrılmam bekleniyordu. Faruk Yakaryılmaz “Bu niye hala buralarda geziyor? Biz bunu gönderdik” diyordu. Ben de o sırada Kandilli Rasathanesi’ne gitmeye devam ettim. Orada çalışılabilecek bir ortam kalmadı, çünkü tüm yetkilerim alınmıştı. Görevlendirme yazısından sonra aynı gün Faruk Yakaryılmaz imzalı bir yazıyla üzerimde bulunan iş, işlem, doküman, evrak, tutanak, yetkilerim alındı.
‘Akıl ve mantık çerçevesinde olmuyor’
*Daha sonra İstanbul’daki Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme Merkezi’nden Sivas’ta görevlendirildiğim yerde bulunmadığımla ilgili tutanak tutuldu ve işten çıkarıldım. Bu bir yönteme dönüşmüş durumda. Orada kendi istek ve arzuları doğrultusunda yönetebilmek amacıyla herhangi bir şekilde sorun yaratabileceğini düşündüğü insanları veya beraber çalışmayı arzu etmedikleri insanları üniversitenin farklı yerlerde görevlendiriyorlar. İşin doğrusu, bu akıl ve mantık çerçevesinde de olmuyor.
Tunç ve Şahin’in görevlendirildiği Sivas’ta Karaçayır Deprem İzleme İstasyonu’nun kuruluşuyla ilgili Boğaziçi Üniversitesi’nin sitesinde bir belge bulunuyor. Bu istasyon 4 Ağustos 2005’te kurulmuş. Belgede istasyonun adresi şu şekilde tarif ediliyor: “Sivas ili, Karaçayır köyü içinde su deposu yanındaki alanda bulunmaktadır.” Belgedeki fotoğraflarda da istasyonun sadece içindeki teknik cihazları muhafaza etmek için inşa edilmiş bir kulübe olduğu anlaşılıyor.
Davayı kazandı
Tunç, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki işine iade edilmek dava açtı. Dava, geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. İstanbul 9’uncu İş Mahkemesi, Tunç’un talebini kabul ederek işe iade edilmesine hükmetti. Kararın gerekçesinde, iş sözleşmesiyle ilgili feshin geçerli bir nedene dayandığına ilişkin ispat yükünün işverene ait olduğu belirtildi. Mahkeme, Tunç’un dört gün içinde İstanbul’daki işinden Sivas’ta çalışmaya gitmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu aktardı. Rektörlüğün esaslı görev yeri değişikliğine ilişkin objektif bir sebep sunmadığını belirten mahkeme, neden özellikle Tunç’un bu göreve getirildiğinin de açıklanmadığını kaydetti.
Rektörlük, karara itiraz ettiği için dosya istinaf mahkemesine taşındı. Karar kesinleşmeden Mutlu Tunç işe dönemeyecek.