Mısır’ın başkenti Kahire’deki Tahrir Meydanı, ülkenin 30 yıllık askeri diktatörü Hüsnü Mübarek’i deviren halk ayaklanmasının kalbiydi.
Meydanın kitlesel bir şekilde işgal edildiği 18 günlük süreçte, pek çok başka ayaklanmaya da ilham veren bir dayanışma ve direniş modeline tanık olmuştuk. Görmüştük ki, farklı ideolojilere mensup insanlar da, hiçbir ideolojisi olmayanlar da, lidersiz ve bağımsız bir şekilde, sadece ‘ekmek, özgürlük ve haysiyet’ olarak sloganlaştırdıkları temel hak talepleri üzerinden birleşebilir, işgal ettikleri alanla sınırlı da olsa kendi kendilerine yeni bir toplumsal yaşam modeli oluşturabilir.
Yitip giden model
Aradan üç yıl geçti. Mısır dramatik olaylarla örülü, binlerce kişinin hayatını kaybettiği çalkantılı bir sürecin içinde. Tahrir Meydanı üç yıl boyunca yeniden ve yeniden, kâh Mübarek sonrası iktidara gelen askeri yönetime, kâh seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye karşı sesini duyurmak isteyen binlerce kişi tarafından defalarca daha işgal edildi. Ama o ilk model, değil ülke yönetimi için referans oluşturmak, meydanda bile bir daha tekrar etmedi.
Peki bu noktaya nasıl gelindi?
‘Devrimin mimarları’nı daha yakından tanımak için
Bu yıl Oscar’a belgesel dalında aday ‘Meydan’ (Al Maidan/The Square) filmi, bu soruya doğrudan yanıt içermiyor ama ‘devrimin mimarları’ndan birkaçını daha yakından tanımamızı sağlıyor. Bu da izleyiciye, hem Mısır deneyimine dair birinci elden tanıklıklarla fikir edinme hem de Gezi de dahil dünyanın pek çok ülkesinde benzer protesto hareketlerinin ortak noktaları ve zaafları üzerine düşünme fırsatı veriyor.
Ahmed, Halid ve Magdi…
Belgeselin Mısır asıllı Amerikalı yönetmeni Cihan Nucim, birbirleriyle Tahrir Meydanı’nda tanışan üç kişiye odaklı bir anlatım tercih etmiş belgeselinde: Okurken bir yandan da limon satarak ailesinin geçimine katkı sağlamak zorunda kalmış, Kahire’nin varoşlarında yetişmiş genç akivist Ahmed Hassan; muhalif görüşleri nedeniyle İngiltere’ye göç etmiş bir ailenin üçüncü kuşak üyesi, ‘Uçurtma Avcısı’ filmindeki rolüyle meşhur oyuncu Halid Abdalla ve Müslüman Kardeşler üyesi olduğu için hapis yatmış, işkence ve baskı görmüş dört çocuk babası Magdi Aşur.
Filmde bu üç kişinin Tahrir Meydanı eksenli deneyimlerini Ocak 2011-Temmuz 2013 arasında iki buçuk yıllık bir süreci kapsayacak şekilde izliyoruz.
İdealzim, kararlılık, vicdan
Ahmed’in naif ve içtenlikli idealizmi, Halid’in tutku dolu kararlılığı ve Magdi’nin yürek burkan vicdanı…
Yukarıda ‘ilk model’ olarak nitelediğim Tahrir ruhunun, bu üç kişinin saydığım özellikleriyle oluştuğuna hiç kuşku yok. Buna karşılık hiçbiri bu özelliklerinden taviz vermediği halde, zaman içinde devlet şiddeti sürdükçe üçlü arasındaki dostluğun aşınmaya başladığına, özellikle de siyasi tercihler yapma noktasında herbirinin yıllar yılı Mübarek rejimi tarafından kutuplaştırmak için kullandığı söylemlere ve geçmiş aidiyet ve dünya görüşlerine yenik düştüğüne tanık oluyoruz.
Değişen tercihler
Müslüman Kardeşler’in cumhurbaşkanı adayı Muhammed Mursi demokratik ve şeffaf bir seçimle iktidara geldiğinde, Magdi’nin sevincine ortak olamıyor Ahmed ve Halid. Tahrir’i Mursi için dolduran yüzbinlerin arasına katılmıyorlar.
Derken Mursi’nin iktidardaki 150. gününde tüm yetkileri kendisinde toplayan adımı, Ahmed ve Halid’in şeriat temelli yeni bir dikta rejimine doğru gittiklerine dair korkularını pekiştiriyor. Bu kez de onlar Mursi’yi protesto etmek için Tahrir’e çıktıklarında, Magdi yok yanlarında.
“Alternatif olsaydı…”
Birbirleriyle çatışan iki ayrı kampta yer aldıklarında, Magdi kişisel açmazını şu sözlerle dile getiriyor: “Alternatif olsaydı, ben de Mursi’yi seçmezdim. Ama Mursi düşerse yeniden hapise düşmekten korkuyoruz.”
Nitekim belgeselin sonunda Magdi’nin de korktuğu başına geliyor. Ahmed ve Halid ise başından beri en çok eleştirdikleri, en çok mağdur oldukları askeri rejimi Mursi’nin iktidarına yeğlemiş buluyorlar kendilerini.
Şimdi hepsi ayrı yerlerde, yeniden meydanlara çıkıp Ahmed’in şu sözlerini hayata geçirecekleri günü düşlüyor olmalı: “Biz lider aramıyoruz. Liderler ne yapacak, cennetten çözüm mü indirecekler? Tahrir Meydanı’nda yürümüş herkes birer lider. Bizim aradığımız vicdan.”
Meydan yarın İstanbul Bağımsız Film Festivali kapsamında izlenebilir. Belgesel ayrıca 28 Şubat’ta da vizyona girecek filmler arasında.
Yönetmen: Jehane Noujaim
Oyuncular: Khalid Abdalla, Magdy Ashour, Ahmed Hassan, Ragia Omran, Ramy Essam, Aida Elkashef
Senaryo: Stephen Dyer, Jonah Lisa Dyer
Görüntü Yönetmeni: Muhammad Hamdy, Ahmed Hassan, Jehane Noujaim, Cressida Trew
Kurgu: Christopher de la Torre, Mohamed E-Menesterly, Mohammed el Manasterly, Karim Fanous, Pierre Haberer, Pedro Kos, Stefan Ronowicz, Shazeya Serag, Ingy Wedan
Müzik: Jonas Colstrup, H. Scott Salinas
Yapımcı: Karim Amer
Yapım Yılı: 2013
Ülke: Mısır, ABD
Dil: Arapça
Süre: 104 dakika
Dağıtım: M3 Film
İthalat: Bir Film