Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 6 Şubat depremlerinin çabuk unutulmasından rahatsız. Koca, deprem bölgesindeki çalışmaların da istenen seviyede olmadığını anlattı.

6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremlerde 50 bini aşkın yurttaş hayatını kaybetmişti.
Gazeteci Fatih Altaylı, Fahrettin Koca’nın Kurban Bayramı’nnda kendisini arayarak gittiği deprem bölgesi hakkında bilgi verdiğini sitesinde yazdı.
Koca’nın şikayetleri
Çadırlarda hayatın zor olduğunu anlatan Koca, şu şikayetleri sıraladı:
*İnsanlar çadırlarda ya da konteynerlerde kalıyor. Bu sıcakta. Güneşin altında. İçerde durulmuyor, dışarda durulmuyor. Air condition haliyle yok. Dayanılır gibi değil. Kalıcı konutları bir an önce bitirmemiz lazım.
*Bu yaz hali. Bir de önümüzde kış var. Çadırlarda bir kış geçmemeli. Bir an önce kalıcı konutlara taşınmaları gerek.
*Hatay, gelir düzeyi açısından yüksek gelirli bir kent aslında. İnsanlar kendi evlerini yapmak istiyorlar. Ancak yeni imar planı yok. Kamu, sivil toplum harıl harıl çalışıyor fakat insanlar da bir an önce inşaatlarına başlamak ve evlerini tamamlamak istiyor. Plan olmadan yapamıyor, kaçak yapsa yarın başka dert. Bu planların bir an önce tamamlanması lazım.
*Devlet sosyal konutları yapıyor ama kendi evini kendi yapmak, yaptırmak isteyenlere de bir an önce başlamaları için imkan sağlamak lazım. Altyapıyı bir an önce bitirip, devreye almak lazım. Bu açıdan imar planları çok önemli. Bir an önce yapılması şart.
*Şu anda su en önemli sorunların başında geliyor. Sakın kimse yanlış anlamasın. Belediye yapamıyor demiyorum, elinden geleni yapmaya çalıştığını görüyorum ama sonuç olarak belediyelerin imkanları sınırlı ve bir de deprem geçirmiş bir belediye. Su sorunu için DSİ’nin devreye girmesi şart. En acil sorun bu. Kullanma ve içme suyu çok ama çok acil bir mesele.
Bakan rahatsızmış
Bakanın bu sözlerini aktaran Altaylı, izlenimlerini de şöyle ekledi: “Aslında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın satır aralarından anladığım, depremin çok çabuk unutulmasından, toplumun gündeminden düşmesinden rahatsız. Yoksa o da böylesine büyük ve yıkıcı bir depremin yarattığı sorunların dört ayda çözülemeyeceğini biliyor ama en azından toplumsal duyarlılığın sürmesini ve bunun hem sosyal hem de siyasi olarak itici, motive edici bir güç olmasını istiyor.”