Tarihin garip cilvesi… Başbakanlık sitesinden yayınlanan, başbakan Tayyip Erdoğan imzalı 24 Nisan ‘taziye mesajı’nı Marsilya’da okudum. Aklıma bunlar geldi. Keşke dedim o satırları Hrant da okuyabilseydi… Çünkü bu onun da eseri, özellikle onun eseri… Bir tabu yıkıldı, bir sayfa açıldı… Başbakanın taziye mesajında soykırım sözü yok, özür de yok.
Ancak kuvvetli bir farkındalık duygusu var, kuvvetli bir sahiplenme var, kuvvetli bir iradenin işaretleri var… Taziye mesajında şu dört paragrafın altını özellikle çizmek gerekir: ‘Ermeni vatandaşlarımız ve dünyadaki tüm Ermeniler için özel bir anlam taşıyan 24 Nisan, tarihi bir meseleye ilişkin düşüncelerin özgürce paylaşılması için değerli bir fırsat sunmaktadır…’
‘Ermenilerin o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir…’ ‘1915 olaylarına ilişkin farklı görüş ve düşüncelerin serbestçe ifade edilmesi; çoğulcu bir bakış açısının, demokrasi kültürünün ve çağdaşlığın gereğidir…’ ’20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz…’
Her biri bir ilk… İlk kez 24 Nisan Türk düşmanlığı günü olarak anılmıyor.. İlk kez Ermenilerin ölümleri ve acıları dile getiriliyor. İlk kez 1915 olaylarına soykırımdan katliama uzanan farklı merceklerle bakmanın doğallığı dile getiriliyor… İlk kez başsağlığı dileniyor… Ermeni soykırımının 99. yılı tarihi bir yıl oldu. Kimileri ön açtı, kimileri açılan yolda toplumsal alıştırma yaptı, siyaseti yönlendirdi… Bu taziye özlenen Türkiye’ye işaret ediyor.