NESLİHAN KAZDAL
uranesinfo@gmail.com
uranes.org
Tutkularımızın gözüne bakabilseydik ne görürdük? Ya da bir şey görür müydük? Belki bir nevi körlük. Halbuki o derin karanlığa gözümüz alıştığında, içeridekinin gerçeğine açıldığımızda her ne oluyorsa onu her bir zerremizle algılar, iliklerimize kadar yaşardık. Tutkuların temsilcisi Akrep mevsiminden tutulmalarla daha da yoğunlaşan etkileriyle merhaba.
Akrep dönemi
Her sene bu dönemde doğada yaprakların döküldüğüne, çürüyüp toprağa karıştığına şahit oluruz. Yapraklar ıslak, toprak nemlidir. Belki yağmur vardır belki çiy. Bir ölüm gerçekleşmektedir. Bu hem doğa hem de hayat döngüsünün bir gerçeği, devamıdır. Bir sonraki doğum, ardından gelecek hayat için şimdi yeraltına, ölüme yer açılmaktadır. Doğanın krizli yas dönemi. Sabit nitelikli su elementi Akrep döneminde aynen doğadaki bu ‘kriz’in timsali gibi biz de derin duygular arenasına dalar, tutkuyla birleşeceklerimizi ararız. Güçlü olmak, dayanmak, sonuna kadar gitmek söz konusudur çünkü işin sonunda kayıp ve kriz vardır. Halbuki bizi dönüştürüp güçlendirecek olan o ‘kayıp‘, o ‘kriz’dir.
Olmasın diye direnir, bırakmayız. Belki öfkeyle, belki kontrolle, belki para ve güçle, belki manipülasyonla. Dönüşüm de -yeni- doğum da o bırakma ve kabullenişle, eskiyi temizleyip arındırmayla, öfke ve tutkuyu sevgiyle sarmalamakla gerçekleşir.
Akrep’te Güneş Tutulması
25 Ekim 2022 Salı günü Türkiye saatiyle 13.48’te gerçekleşecek Akrep’teki Güneş Tutulması işte bu tutkular, krizler, güçlü olmak, güçlü kalmak, dönüşmek ve arınmakla ilgili bir yeniay fazını gündemimize getiriyor. Her bir güneş tutulması etkileri bir seneye kadar yayılan güçlü bir yeniay, bir başlangıç fazıysa bunun büyük bir kapanışın da kapısı olduğunu bilelim. Bir bitiş, bir başlangıç. Maddi manevi güvenlik, istikrar ve kayıplar, kişisel ve ortak kaynaklar eksenli temaların 2021 sonundan beri hayatımızdaki yansımalarını izliyoruz.
Sene başında ne demiştik? Elde avuçta ne varsa gerçeğimiz bu. Şimdiki gerçeğimiz ne? Bazı şeylerin geri dönülmeyecek şekilde aynı olmadığı mı? Gidenin yerine gelmediği mi? Kayıp ve krizlerin güçsüz hissettirmesi mi? İşte yeni doğum tam da burada. Başka bir -yüzüne bakmaya cesaret ettiğimiz- gerçeğin doğumu, gücü, dönüşümü, sevgisi, değeri. 2 derece Akrep’te birleşen Güneş ve Ay’a sıkı eşlik eden Venüs de bu tutulmada devrede. Yetmez, geçmişin geriye çeken konularını -krizler, saplantılar, hasetler, kıskançlıklar- ifade eden Güney Ay Düğümü’yle bir aradalar.
Burada değerlere, ilişkilere, paraya, sevme ve keyif alma biçimlerimize dair tutkuyla saplandığımız, bırakmadığımız, birleşip fazlasıyla iç içe geçtiğimiz ortaklık örüntüleri çerçevesinde geride bırakmamız, ölmesine izin vermemiz gereken bir vurgu var. O noktadan yenisinin doğuşu böyle mümkün. Kolay mı? Değil. Zor geliyor. İnsan bile isteye ölüme ”Evet” der mi? Halbuki mesele tam da şu: Öldüren o bırakmamak – o krizi, o ilişkiyi, o parayı, o öfkeyi, o evi, o hasedi. Öfkesini gözlerinden salarak karşısına çıkanları taşlaştıran Medusa gibi.
Halbuki her taşlaştırdığında taşlaşan ve doğuramayan bir yandan da kendisi. Bunu -kendi Medusamızı- dönüştürmek nasıl mümkün? Kendi öfkemizle yüzleşerek, sevgiyle yaklaşarak, bu şekilde tutkuyla, arzuyla her ne için birleşmek, ortaklık etmek istiyorsak yeni gerçeği oradan doğurarak.
Güneş ve Ay haritanın 9’uncu evindeler, uzak diyarlar, yüksek eğitim, hayat felsefemiz ve inançlarımıza dair bu tutunduğumuz krizleri geride bırakacak bakış açısını çalıştırabilir miyiz? Kuzey Ay Düğümü Boğa’da 3’üncü evde belki de bizi elle tutup gerçek bir şekilde adını koyabileceğimiz yeni değerlerin, kaynakların, güzelliklerin öğrenimine girmeye çağırıyordur.
Haritanın yükseleni Oğlak ve tutulmanın modern yöneticisi Plüto hemen yanıbaşında. Dönem temasının iş dünyası, kurumlar, geleneksel yapılar, patron ve baba figürlerine dair bir dönüşümü getirdiğine işaret ediyor. Duble vurgu. Üstelik Terazi’deki Merkür’le sert açıda. Uzlaşmacı bir dil, diyaloga açık bir zihinle kurumsal dünyanın baskılayıcı gücü çatışıyor. Burada dilimizi daha bir sakınır mıyız üsteleyip manipülasyona girmeye yeltenir miyiz bakmalı.
Tutulmanın klasik yöneticisi Mars ise İkizler’de hafta sonu gerilemeye hazırlanıyor. Üstelik Neptün’den sert etki altında. Ne desek? Uğruna savaşacağımız, dönüştüreceğimiz, güçlenmek istediğimiz şeyler konusunda çok ve farklı, bir dolu fikirle donanmış olabiliriz. Gevezelik derecesinde fazlasıyla belki. Ona soruyoruz, buna anlatıyoruz, şunu merak ediyoruz, bir fikirden ötekine seyrediyoruz, ne yetiyor ne tamamlıyor. Kafamız da yönümüz de karışık mı karışık. Ne yapmak istiyoruz, ne yöne gitmek istiyoruz, dümeni nereye kırmak istiyoruz bir türlü bilemiyor, kestiremiyoruz belki. Bilemiyorsak tek bilebileceğimiz bu. Şimdi bilemeyeceğimiz. Ocak ayına kadar Mars’ın gerilemesi bize isteklerimizi, mücadele edeceklerimizi, irade ve hayat yönelimimizi tekrar tekrar sorgulatıp başka başka fikirler getirecek, gerisin geri yürütecek.
O yüzden aceleye hacet yok. Ama durup tutmanın da zamanı değil. Değişimse değişim, dönüşümse dönüşüm. Zaten bu yolculuğa bilinçle adım attıysak geride bırakıp yenisine yüzünü dönmek zor gelmeyebilir. Atmadıysak kriz bizi doğal olarak kendine çekebilir.
Ne geçmiş ne gelecek
Artık yavaş yavaş birbirlerinden uzaklaşmaya başlayan Satürn ve Uranüs son mesajlarını vererek geçen seneden beri üstlendikleri misyonlarını tamamlamak üzereler.
Geçmişle gelecek çatışmasını kişisel, sosyal, toplumsal ve kollektif anlamda deneyimlerken ne birini ne ötekini seçmeyi, şimdinin gözüne bakıp yeni gerçeği yaratmanın altını çiziyorlar. Şimdide durduğumuz zaman ikisinden birini seçmektense bir üçüncüyü yaratmanın kapısına adım atmışız demektir. Geçmiş var, ama arkada, bazısı işe yarıyor ama hepsi değil. Gelecek var ama önde, belki vizyon oluşuyor ama tamamı henüz bilinmiyor. Tek gerçek şimdide, iyileşme oradan geliyor.
Sabianların tutulma mesajı
2 derece Akrep için Sabianlar ne demiş, Lynda Hill yorumuyla bakalım.
Komşular küçük bir kasabadaki imece partisine yardım ediyorlar
Komşular bir araya gelir ve birbirlerini tanırlar. Ayrı bireyler olarak hareket etmektense bir topluluk olarak çalışmak küçük büyük veya zorlu projelerin daha hızlı ve verimli şekilde halledilmesini sağlar. Herkes birlikte çalışırsa büyük şeyler başarılabilir. Kişinin ait olduğu topluluğa veya topluma verdiği değer ve gösterdiği çaba bir şekilde armağanlarını sunacaktır.
Çevrenizdekilere olan inancınız hayatınıza aidiyet duygusu katabilir, ilişki kurmanızı sağlayabilir. Bazen bir evin inşa edilmesi, toplu bir projenin yaratılması ya da yenilenmesi gerekiyordur. Bu da insanların bir araya geldiği ortak bir adanmışlık ve taahhüt duygusu, ciddi emek vererek yapmalıdır. Belki de çok fazla şeye el atmak gerekecek ve hayatın diğer uğraşlarını askıya almak söz konusu olacaktır.
Burada herkesin aynı büyük amaç için birleşmesi önem taşır. Yoksa bazı insanlar başka başka ilgi alanlarına dağılıp diğerlerinin, misal bir ailenin mahvına sebep olabilir. Hayatınızdaki bazı kişiler kendilerine düşen sorumlulukları yerine getirmiyor ve başkalarının size el uzatmasına mı ihtiyaç duyuyorsunuz? Eğer ‘yardım’ ihtiyacındaysanız, bu desteği isteyip çağırmanız beklentinizin çok daha ötesinde bir karşılık bulabilir.
Zor geliyor belki. Kimine paylaşmak kimine bırakmak, kimine güçlü olmak kimine yardım istemek. Her zorluğun sonu bir özgürlük bir hafiflik. Belki o zaman zoru da sevebiliriz. Sürprizleri ve dinamizmiyle bu tutulmanın ilk sonuçlarını göreceğimiz Boğa’daki Ay Tutulması’na dek hepimize iyi şanslar.