• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Laik/seküler olmayan bir demokrasi mi keşfedildi?

05/03/2025 13:16

MURAT SEVİNÇ

Her Allah’ın günü demokrasi pınarının serin suyundan nasiplendiğimiz bir gelişme daha yaşanıyor ülkede. TÜSİAD yöneticilerinin başına gelenden bir hafta sonra, önemli bir şirketin tepe yöneticisi de Yeni Türkiye ile tanıştı. Herkesin bir sırası var. Üç gün öncesine dek büyük bir şirketin tepesinde yönetici olabilirsiniz. Sahip olduğunuz konumu yitirmeniz için birkaç saat yeterli olacaktır.

Yeni Türkiye uygulamalarıyla bir anda karşılaşıp neye uğradığını şaşıran her ölümlü, yıllardır o uygulamaların en şedit biçimine muhatap olmuş çok sayıda yurttaşın varlığını hatırlamalı. Suskunlukla geçiştirilen adaletsizlik, kör parmağım gözüne hukuk dışılıklar eninde sonunda ahalinin yaşamını etkilemeye başlıyor.


Bu bağlamda, son yıllarda servetlerini daha da büyüten patronların temsilcisi TÜSİAD yöneticisinin, konuşmasında ‘mutsuzluğa’ yaptığı vurgunun altını özellikle çizmek isterim. Yalnızca bireysel bir  olgu değil mutluluk, bir toplum içinde yaşandığı bilinciyle, diğerlerinin yaşam koşulları ve özgürlüğü göz önünde bulundurulduğunda ve ancak kamunun yararı için sarf edilen ‘emeğin’ ödülü olabilir. Çok sayıda meslektaşımla birlikte üniversiteden atıldığım dönemde, pek çok yazımda, yetişmiş insanları böyle hoyratça harcamanın yalnızca o insanların değil kamunun-toplumun sorunu olarak görülmesini gerektiğini yinelemiştim. Adaletsizliğe bir prensip olarak ve yüksek sesle karşı çıkılmazsa dönüp dolaşıp geleceği yer sizin kapınızdır.

Koskoca bir şirketin koskoca yöneticisi, şirket içi bir yazışmada diğer bir yöneticiyi uyardığı ve söz konusu yazışma sızdırıldığı için, artık âdetten olduğu üzere sosyal medyada linç edildi, istifa ettirildi, hakkında soruşturma başlatıldı, gözaltına alındı ve sonunda, yine alıştığımız gibi ‘adli kontrol şartıyla’ serbest bırakıldı. Ardından, şirket bir açıklama yayınladı; insan okurken mahcup oluyor bizim sermayedarın haline.

Yazışmanın ‘iç yazışma’ niteliğini, buradaki asıl sorunun ‘sızdırma’ olduğunu, o satırların şirket çalışanları haricinde hiç kimseyi ilgilendirmediğini vs. bir yana bırakalım. Bunlar bizim için fazla lüks. Sorun nedir? Hiçbir milli bayram kutlaması ve 10 Kasım anmasını kaçırmayan ‘şirketlerden bir şirket’ olan bu kurumun yöneticilerden biri Ramazan ayı kutlaması yazmış. Tepe yöneticisi ise şirketin daha önce belirlediği kutlama günleri olduğunu, Ramazan ayının başlangıcının bunlardan biri olmadığını ‘yalnızca onları ilgilendiren’ bir üslupla bildirmiş. Anladığım kadarıyla mesajını o yönetici yerine yanlışlıkla ‘genele’ yollamış. Yinelemekte yarar var; konunun ‘bizi’, Türkiye kamuoyunu ilgilendiren bir tarafı yok.

Bunun üzerine, okuyanlardan biri, bir ‘aslan kaplan muhbir vatandaş’ konuyu Cimer’e yazmış, şikayet etmiş. Muhtemelen, “Yahu nasıl olsa devir bizim devrimiz, şimdi bu herifin canına okur biraz eğleniriz; hele bir de işinden olursa tadından yenmez” diye düşündü. Sonunda kazanan ‘aslan kaplan muhbir vatandaş’ oldu kuşkusuz. Çünkü Türkiye laik-seküler bir devlet değil. Anayasa’da ne yazdığının hiçbir önemi yok.

Yalnızca şirket çalışanlarını ilgilendiren bir e-posta nedeniyle hakkında soruşturma açılan, gözaltına alınan, işini kaybeden ve sonunda ‘adli kontrol şartıyla serbest bırakılan’ yöneticinin ifadelerinde din ile ilgili hiçbir değerlendirme olmadığı gibi, herhangi bir inanca-inanç sahibine yönelik aşağılama, hakaret, hedef gösterme de yok, tahmin edilebilir. Soruşturmanın gerekçesi, TCK’nin 115.maddesi. Öylesine ‘yapacak hiçbir şey yok’ ki, döne dolaşa ‘İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçu’ başlıklı maddeye başvurulmuş. “Ortada bu kapsamda ele alınabilecek bir fiil var mı?” ya da “Suçun oluşması için şart koşulan cebir ve şiddet mevcut mu?” gibi gerekli soruları boş verelim; maksat, ‘aslan kaplan muhbir vatandaşın’ gönlü olsun, keyfi yerine gelsin.

Anayasasında laik-seküler yazan bir ülkede fıkra konusu dahi olamaz şu yaşanan. Her birimiz ‘aslan kaplan muhbir vatandaşların’ bizi gözetlediğini düşünerek, ensemizde hissederek yaşamalıyız, istenen bu.

Çok dindar bir muhitte ve ailede yetiştim ve bana ‘inanç’ diye öğretilenle, bu ülkede nicedir tanık olduğum pratik arasında fazlaca benzerlik yok. Bu konuyu uzatmayacağım, Gazete Duvar’da çokça yazmıştım, tekrar olmasın. Türkiye ahalisi, İmparatorluk bakiyesi bir Cumhuriyet’in yurttaşları, laik sistemi ve laik yaşam biçimini büyük ölçüde benimsemiştir. Memleket çoğunluğunun hâlâ bu bilinç ve duyguyla yaşadığı kanısındayım. Ancak, siyasal İslamcı siyasetin toplumu bunca zamanda dönüştürmediğini varsaymak da gerçekçi değil. Bugün olağan kabul edilen pek çok uygulama çeyrek yüzyıl önce akla dahi gelmezdi ve o yıllarda da hâkim inanç grubu Katolikler değildi. Yaşananı doğru teşhis etmek, bundan çekinmemek gerekir. Tercihten değil, zorunluluktan söz ediyorum.

Evine ekmek götürmek dışında kaygısı olmayan sağduyulu milyonların böyle dertleri olmadığını varsayıyorum. Buna mukabil, hâlihazırdaki manzarayı görmezden gelmek de akıl kârı olmaz. Bir şirket yöneticisinin böyle bir gerekçeyle sosyal medyada linç edilmesi, hakkında soruşturma başlatılması ve işinden olması, geldiğimiz yeri gösteren sayısız çarpıcı örnekten yalnızca biri. Bu işlerde bir ‘son durak’ olmadığı da unutulmamalı.

Muhalefet partileri, trollerden ve fanatiklerden çekinmeden, mütedeyyin kesimle iletişim kurmak gerekliliğiyle inanç tüccarlığına ödün vermeyi birbirine karıştırmadan, demokrasinin ancak laik bir sitemde mümkün olacağını halka anlatabilmeli. Yeryüzünde laik-seküler olmayan bir demokratik devlet yok. Bu kadar açık ve bu kadar basit.

Yazı önerileri:

Aydın Selcen’in ‘yeni süreç’ hakkındaki yazısı.

Bahar Akpınar’ın, çok ilginç bir tarihsel figür olan Pamela Harriman hakkındaki yazısı.

Bahadır Özgür’den, ‘Servetin kaynağını bulma rehberi‘ başlıklı harika bir video.

Kategori:Agora, Vitrin-mobil

Tüm yazılar: Murat Sevinç

SON HABERLER

Bakan Bayraktar: Elektrikte ve doğalgazda bir zam düşünmüyoruz

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, kışa girerken elektrik ve doğalgaz fiyatlarında artış planlanmadığını söyledi.

Şampiyonlar Ligi: Galatasaray, Liverpool'u tek golle geçti

Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde İngiliz ekibi Liverpool’u sahasında 1-0 mağlup etti.

Trump'ın Filistin yanlısı öğrencileri sınırdışı etme politikası anayasaya aykırı bulundu

Kararda, uygulamaların ifade özgürlüğünü ‘bilinçlice bastırmak’ amacıyla tasarlandığı belirtildi.

Özel, Arınç'a kararını izah etti

22’nci dönem TBMM başkanı Bülent Arınç canlı yayında CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kendisine yolladığı mesajı okudu.

Havva İmamoğlu: Bitsin bu zindan

Havva İmamoğlu, tutuklu oğlu Ekrem İmamoğlu’nun kendisine yazdığı mektubu okuyup sordu: “Bu zindan bitmeyecek mi? Bitsin.”

Rekor: Avro ilk kez 39 lirayı aştı
Trump: Grönland'ı öyle ya da böyle alacağız

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 891 gündür hapiste

YAZARLAR

Karar vermenin yorgunluğu

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Gölgelerin arasına taşınan sır; Claudia

Ayhan Tinin

İmzalı ve Birinci Baskı Kitaplar Müzesi

C. Hakkı Zariç

Yerli ve milli Nokta.

Mustafa Alp Dağıstanlı

Düşünceye tolerans hava gibi su gibi bir ihtiyaç

Murat Sevinç

Apti'ye veda: Şekerim, benim fıtratım böyle…

Murat Sevinç

Mutluluk dayatması

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

GÜNÜN 11’İ

Esfender Korkmaz: Türkiye dünyada kayıt dışı ekonominin en yüksek olduğu ülkeler arasındadır

Alaattin Aktaş: Trafik cezaları 2026'da yaklaşık yüzde 25,25 artırılacak

Alper Kaya: Sporda hakemlere şiddet bangır bangır yükselerek geliyor ama kulaklarımızı tıkamaya devam edelim olur mu?

Abdulkadir Selvi: KAAN düşmanı lobi harekete geçti

İbrahim Kahveci: Asgari ücrette denge seviyesi 30 bin lira

Tolga Şardan: Bu kadar yakalama ve iade işlemine karşın Gürcistan'da halen 1,200 dolayında firari var

Mehmet Y. Yılmaz: Türk bankaları kaynağını sormadan 800 milyon doları nasıl transfer edebilmiş?

Çağdaş Gökbel: Uzmanlar ve danışmanlar terörizminin kurbanı Ekrem başkan

Mustafa Balbay: Meğer gaz Karadeniz'de değil, Atlantik'in hemen ötesindeymiş

Murat Ağırel: Sayıştay raporları Türkiye'nin adeta bir Norveç gibi kazanan ülke olduğunu söylüyor

Füsun Sarp Nebil: Kent hakkı önemli çünkü insan odaklılık anlamına geliyor

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×