Uykuda solunum bozukluklarının en sık belirtileri horlama, tanıklı uyku apnesi (uykuda solunum durması) ve gündüz faaliyetleri sırasında uyku bastırması.

Aşağıdaki soruları yanıtlayarak kendi kendinize basit bir uyku apne testi yapabilirsiniz. Eğer verdiğiniz yanıtlarda “Evet” çoksa, uyku apne sorununuz olabilir. Bir uyku bozuklukları merkezine başvurmanız gerekebilir.
1.Öğle yemeğinden sonra uyku bastırıyor mu?
2.Sinema ve tiyatro gibi sessiz kalınması gereken ortamlarda ya da konuşmacı olmadığınız toplantılarda gözleriniz kapanıyor mu?
3.Birisiyle sohbet ederken bir anda uykunuz geliyor mu?
4.Televizyon izlemeye veya kitap okumaya başladığınızda hemen uyuyakalıyor musunuz?
5.Sıkışık trafikte arabayla dur-kalk ilerlerken uykunuz gelir mi?
6.Otobüs, tren, uçak gibi toplu taşıma araçlarında bir saatten uzun süren yolculuklarda uyuyor musunuz?
7.Uyurken horladığınızı söyleyen birisi var mı?
8.Hafızanızda zayıflama başladığını düşünüyor musunuz?
9.Eskisi kadar hızlı düşünemediğinizden mi şikayet ediyorsunuz?
10.İşlerinize ya da dikkat gerektiren konularda odaklanamama problemi yaşıyor musunuz?
Acıbadem Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sertaç Arslan, nadiren olması halinde sorun yaratmayan bu gündüz uykularının, süreklilik göstermesi halindeyse beyin, kalp hastalıkları ve felce kadar giden sorunlara yol açan uyku apnesine işaret ettiğine dikkat çekiyor.
Sağlıklı bir yaşam için sağlıklı bir uyku şart. Son yıllarda yapılan çalışmalar da yeterli ve kaliteli uykunun önemini ortaya koyuyor. Oysa uykuda solunum bozuklukları, bilinçli olarak uyumamak (uyku deprivasyonu), uykuya dalamamak, yeterli süre uyumamak, uyku devamlılığını sağlayamamak ya da kaliteli uykuya engel olan sağlık sorunları gibi nedenler uyku kalitesini son derece olumsuz etkiliyor.
Arslan, uyku kalitesini etkileyen dış faktörlerin düzenlenmesi ve uykuya elverişli ideale en yakın ortamın sağlanması yani uyku hijyeninin oluşturulması için bazı kurallara dikkat etmek gerektiğini belirterek şöyle devam etti: “Uyunacak odanın uygun ısıda ve karanlık olması, ses yalıtımı sağlanması, uyunacak odanın egzersiz ve televizyon izleme gibi aktiviteler için kullanılmaması, rahat uyku kıyafetleri giyilmesi, uyumaya gitmeden önceki birkaç saatte ağır egzersiz yapılmaması, uyku saatine yakın çay ve kahve tüketiminin sınırlandırılması, her gün aynı saatte uyunması, uyku öncesi tablet ve telefon gibi elektronik cihazların kullanılmaması kaliteli uyku için büyük önem taşıyor.”
Hayati organları tehdit ediyor!
Uykunun solunum durmalarıyla (apnelerle) bölünmesinin; dinlendirici ve yenileyici bir uyku uyunabilmesini engellediği gibi apne anlarında kandaki oksijen seviyelerinin düşmesine bağlı olarak hayati organlarda oksijen yetersizliğine yol açtığını belirten Arslan şunları söyledi: “Beyin, kalp, karaciğer ve pankreas gibi hayati organların oksijenlenmesi bozulduğunda zaman içinde fonksiyonlarında da bazı aksaklıklar ortaya çıkıyor. Tedavi edilmemiş uyku apnesi hastalarında; erken yaşta yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, hafıza sorunları, inme, kan şekeri kontrolünün bozulması, halk arasında gizli şeker denilen insülin direnci ve obezite gibi birçok sorun ortaya çıkabiliyor. Uyku apnesi hastalarının araç kullanırken trafik kazası yapma olasılığı da çok daha fazla oluyor.”