Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Netanyahu’nun “meydanı boş bulup” İran’a karşı yeni bir saldırı salvosuna girme ihtimali hem ABD’ye, hem de İngiltere’ye de olası geliyor olmalı ki, her iki ülke de bölgeye savaş uçağı yığınağı yapmaya başladı.
Burada Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren konu ise Kürecik’teki NATO üssünün durumu. İsrail ile İran arasındaki karşılıklı saldırılarda, bölgedeki NATO müttefik askeri varlığının Kürecik’i kullanıp kullanmadığı, kullanıyorsa bunu nasıl yaptığı muamma.
Bu açıdan bakınca, İran’ın doğrudan kendisine saldırı yapılan bu ortamda gözünü komşu Türkiye’ye çevirmesi, Ankara-Tahran arasında gerilim yaşanması olasılığı büyük.
Üstelik 20 Ocak’ta Başkanlığı devralacak olan Trump’ın da Ortadoğu’da İran’ı hedef alacak politikalar izlemesi de neredeyse kesin gibi. Trump’ın etrafındakiler daha şimdiden İran’ın kolunun kanadının kırılması gerektiği yönünde açıklamalara başladılar bile.
Trump’ın ilk Başkanlık döneminde ABD’nin İran politikasını yürüten, 20 Ocak’a kadar olan “geçiş dönemi ekibinde” de yer alması beklenen Amerikalı diplomat Brian Hook “Trump’ın İran’da rejim değiştirme hevesinin olmadığını, ancak Tahran yönetiminin bölgedeki etkisinin kırılması gerektiğini vurgulayan bir açıklama yaptı.
Trump yönetiminin izleyeceği İran’a baskı politikasının Türkiye’yi de etkilememesi imkânsız. ABD’de görülen İran’a Amerikan yaptırımlarının delinmesine ilişkin Halkbank davası bu etkinin somut örneği. Gerisi de gelebilir. Ankara’yı mevcut durumda “bölgesel rakip” olarak gören Tahran’ın tavrının “gerginliğe” evrilme ihtimali de işin cabası olur.