Daha buradan giderken, havalimanında “Burası Çatladıkapı Cumhuriyeti değil (tercümanlar kriz geçirmiştir çevirmek için). Siz bizi AB’ye alın biz de İsveç’i NATO’ya alalım” diye racon kesmesinin ardından daha 24 (yazıileyirmidört) saat geçmeden, sanki o lafları başkası etmiş gibi, beşuş bir çehre ile el sıkıştı, hem İsveç Başbakanı Kristersson hem de NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ile. Masada İsveç Başbakanı’nın “Havalimanında senin uçakla benim uçak yanyana duruyordu. Seninki de amma büyükmüş ya…” diye hafiften “kafa bulduğu” bile anlatılıyor. Ciddiyim. Tabii bu espri(!) de komik değil, çok ciddi aslında.
Sonunda, ABD “Tabii canım. Sizi AB’de görmek isteriz…” dedi. İsveç, “Ne iyi olur aslında ya…” diye kıs kıs güldü.
NATO, “Aslında bizi bağlamaz ama. AB üyeliğinizi destekleriz neden olmasın…” diye bıyık altından sırıttı. AB, “NATO, ABD ya da İsveç’le konuştuklarınız beni bağlamaz” diye had bildirdi. Maastricht ve Kopenhag Kriterleri’nden, binlerce ışık yılı uzaklaşmışken. Kulağa ne hoş geldi değil mi?
Sonuç? Finlandiya ve İsveç başlıklı, içinde bolca “Terör… Teröristler… Kur’an, Bayrak… Namus… Haysiyet” lafları geçen racon kesmeler? Bir anda unutuldu.