Arap ülkelerinde yaşayanlar için bir demokratik seçimde oy vermenin tek yolu ev alıp Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan geçiyor. Rusya zaten malum. Putin’in güçlü rakiplerinin ömürleri uzun olmuyor. Türkiye’de 1950’den beri öncesindeki yarışta iktidarların devlet imkanlarını kendi lehine kullandığı ama Yüksek Seçim Kurulu merkezli demokratik ve adil bir seçim sistemi var. 1946 seçimlerinin kötü hatıralarıyla kurulmuş bu sistemde birinin önüne engel koymanın tek yolu onu hapse atmak. Bu yola da çok fazla başvurulmadı. İlk örnek Bölükbaşı’ydı. İki kere hapse atıldı, ikisinde de çıktı ve seçimi kazandı. İkinci örnek de Erdoğan olmuştu. Hikayenin gerisi malum. Son örnek Demirtaş. Hapiste sekizinci yılına girdi. Şimdi onlara biri de ekleniyor gibi görünüyor.
Ekrem İmamoğlu. Allah’tan hapis riski yok ama “ahmak” dediği için üzerinde sallanan demoklesin kılıcı istinaf aşamasında da düşecek gibi görünüyor. Türkiye’nin yaptığı en iyi şeyin de üzerine düşecek o kılıç. Ve bu büyük bir haksızlık olacak. Türkiye’nin demokrasisinin pek çok sorunu oldu, bugün daha büyük özgürlük, hukuk, Meclis’in ağırlığı, güçler dengesinin bozulması gibi sorunları var. Ama Türkiye’yi Doğu’daki, Kuzey’deki, Güney’deki bütün komşularından, yakın komşularından farklılaştıran temel farkı seçimler.
Türkiye’yle ilgili Rusya benzetmeleri yapan yabancılar da Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kaldığı, Erdoğan’ın yüzde 50’nin biraz üstüyle kazandığı, büyükşehirlerinden seçimleri muhalefetin kazanabildiği Türkiye’yi Rusya’ya benzetmenin pek de adil olmadığına nihayet ikna oldular. Bu başarı hikayesine ilk gölge yine İmamoğlu yüzünden 2019’da düşmüştü, bir kez daha İmamoğlu’nun adaylığını engellemek için bu gölge düşmemeli. Türkiye’deki seçimlere Rusya, Belarus, İran’daki gibi güçlü adayların seçimden önce elendiği seçimler muamelesi yapılmamalı. İstanbullular üç seçimdir yaptıkları tercih yüzünden cezalandırılmamalı.