
NESLİHAN KAZDAL
uranesinfo@gmail.com / uranes.org
Seneyi kapıyoruz. Peki hazır mıyız?
Bu kapanışa 18 aydır hazırlanıyoruz. Mayıs 2020’den bugüne dek yeni neler öğrendik, hangi inançları geride bıraktık, neleri sorguladık, hangi yeni anlamları hayatımıza kattık, yakın mesafede nerelere gittik, uzaklarda ve iç yolculuklarda neler keşfettik tartabiliriz. İkizler Yay hattında gerçekleşen tutulmalar gündemimize bu konuları getiriyordu.
2021’in bitişiyle işte bu temalara nokta koyacak son yeniay ve güneş tutulması, 4 Aralık Cumartesi sabahı 10.42’de Yay’da gerçekleşiyor. O yüzden gerçek bir kapanış, bir son, bir tamamlanmayla eş zamanlı bir yeniye adım atışın eşiği aydınlanmakta.
Yay’da Güneş Tutulması

Belki içimizde ve çevremizde yeni bir vizyonun doğuşunu hissediyoruz, belki geriye çeken inançlara, anlam atfettiğimiz konulara dair ani farkındalıklar yaşıyoruz. Beklenmedik, ani, sürprizli ne varsa yeniye dair. Kimisi bizlere rüyalarımız aracılığıyla geliyor, kimisi içinde bulunduğumuz çevreler, gruplar, arkadaşlıklar, gelecek projeleri içinden dile getiriliyor. Kendi gerçeğimizi düşünüp konuşmak, o gerçeğin şu anki hayat felsefemizin taşıyıcısı olup olmadığını tartmak yeni vizyon ve anlamın yolunu açabilir. Bu vizyon ve anlamın yolu uzak diyarlardan, akademi ve yüksek eğitimden, yabancılarla birlikte yola çıkmaktan, inançlar ve yargılar ekseninde yeni deneyimler edinmekten geçebilir. Sürece odaklanmak, yaşayarak öğrenmek, aynı yaydan fırlayan bir ok gibi çıktığımız yeri, kendimizi aşmak atılacak bu uzun soluklu tohum, yapacağımız yeni başlangıç için ipucu verebilir.
Peki bu yeni vizyonumuzu oluşturacak inanç ve yargılarımız insancıl mı, çevreci mi, geleceğe odaklı mı, herkese ve her şeye açık mı? Takım olmaya inandığımız noktada gözü kara bir mücadeleye girebiliriz. Birlikte düşünüp büyümekle güç ve kontrol sahibi olmak için sonuna dek mücadele etmenin çatışmasını içimizde taşıyabiliriz. Sabitliği abartabiliriz. Halbuki değişim ve değişkenlik devrede, esneklik elzem. İzin verdiğimiz takdirde uğruna mücadele edeceğimiz şeyleri yolun kendisi de belirleyebilir. Süreçle öğrenmek neyse o. Kendimizi suyun akışına bırakıp onun bizi taşımasına izin vermemiz, mücadeleye şifalı ganimetler de sunabilir.
Yine de görevlerin, sorumlulukların, yapılacakların üstümüzdeki baskısını para, değerler, ilişkiler ve sevgi üzerinden hissedebiliriz. Sanki ne yaparsak yapalım her şey para ve değere çıkıyor, sevgi ve ilişkiler ifade edilemiyor, tüm bunlarla ilişkimizi yeniden ve tekrar ele almamız, dönüştürüp yapılandırmamız gerekiyor. Olumlu ve yeni bir vizyon arayışında bu daha karamsar ve elle tutulur dünya bizi hem gerçekçi olmaya hem de melankolik tarafa çekebilir.
Geçmiş ve geleceğin çatışmasını bu sene Şubat ve Haziran aylarından sonra üçüncü ve son kez yoğun bir şekilde hissederken, o zamanlarda yaşadıklarımızın nereye vardığını, belki yeniden yazılacakların sarsıntısı ama daha çok cevabıyla şimdi anlayabiliriz.
Bardağın dolu ve boş tarafı
Her halükarda iyimser bir maceraperest olan Yay arketipiyle içimizdeki olumlamaları yeniden arayıp bulmanın formülünü keşfedebiliriz. Belki hemen değil, ama bilinçdışında bu tohumları uzaklara atabiliriz. Yeter ki o yola çıkalım, niyeti ortaya koyalım. Çünkü bardağın yarısı her zaman dolu.
Yine de şunu hatırlamalı. Son bir buçuk sene ne doldurduysak hep o yarım bardağa doldurduk. Bardağın kendisi yarıya indi, kap küçüldü, belki taştı. Şimdi doldurduğumuz yerlerden boş kalan yerlere de biraz akıtma, aktarma, dengelenip iyileşme zamanı.
Mesela uzak diyarları, yeni deneyimleri, hayatın anlamını bile evimizde, içimizde, odamızda, mahallemizde, ekranlarda, sanal ortamlarda arayıp keşfettiğimiz kapalı devre işleyen bir ara sistem deneyimi sonrası boş kalan, boş bırakılan, unutulan diğer alanlara dair dolu tuttuğumuz yerlerden bir şeyleri bırakıp aktarmanın, karşıtıyla şifalanmanın yolunu açmak öteye sıçratır mı? Denemeye değer. Çok işe odaklandıysak şimdi ihtiyaçlara bakmak, çok uzaklara özlem duyduysak şimdi yakını gözetmek, çok takımı kolladıysak şimdi benliğimize dönmek, ‘çok’ dediysek şimdi daha ‘az’la ‘öz’ü bulmak. 2022’de ‘az’ dediğimiz ‘çok’ haline gelirken vizyon, anlam, felsefe şimdinin tutulmasından doğacak. Kapanış bu, açılış bu, vizyon anlam gerçek bu. Ok ancak bizim fırlattığımız kadar uzağa sıçrayabilir.
Tutulmanın Sabian sembolü
Sabianlar tutulma derecesi olan 12 derece Yay için ne demişler bakalım.
BİR DULUN GEÇMİŞİ AYDINLIĞA KAVUŞUYOR
Bu sembol ‘Geçmiş’ten meseleleri, sırları veya sorunları ortaya çıkarıp onlarla yüzleşmeyi ifade eder. ‘Aydınlığa kavuşacak’ bazı meseleler olabilir. Sizi geriye çeken geçmişe ait bazı olaylar su yüzüne çıkabilir ya da aileniz, arkadaşlarınız arasındaki bazı hikaye, olay, tarih, eylem ve kişileri hassasiyet ve ciddiyetle ele almanız gerekebilir. Uzun zamandır ‘kapalı kalmış’ konular gün ışığına çıkınca, taşıdıkları ağır yük çözülüp çevreye bir iyileşme getirebilir. Siz veya başkaları diğerlerinin gözünde nispeten sempati uyandıracak bir durumda olsanız bile, bazı kesimler bu ortaya çıkanlardan hoşlanmayabilir. Karanlıkta kalanları mümkün olan yer ve ortamlarda iyileşmek, affetmek ve mümkünse unutmak için ‘aydınlığa’ kavuşturun.
Geçmişle geleceğin arasında bir yerde bu yoğunluğu taşırken son bir zihin besini.
Benzer bir tutulmayı Aralık 2002’de deneyimlemiştik. O zaman hayatınızda ne gibi anlam, vizyon, eğitim, uzaklar eksenli başlangıç ve bitişler oluyordu? Spotu oraya çevirmek, geçmişi aydınlatıp bugüne malzeme verebilir.
Bir sene biter bir diğeri başlarken, bazı bitip gidenlere teşekkür ve şükran sunup, kalanları yepyeni gözlerle gördüğümüz sağlık, mutluluk, umut ve bir dolu yaşam hediyesi bizimle olsun. Her kapanış yeni bir açılışı doğursun.