90 küsur yıllık tarihimize baktığımızda, toplumun kalabalık kesimlerinin liderlikler ve onların ürettiği kaba-saba ideolojilerle topyekun hipnotize edildiğini görmemek mümkün değil.
Şurası da gayet açık ki, bir kitlesel hipnoz halinin yerini, eskisinden de şiddetli, yıkıcı ve bölücü bir yenisi almış durumda.
Korku ve nefret üzerine inşa edilmiş ‘dogma’larla güdümlenen, birbirine ezilecek hasım olarak bakan, derme çatma bir toplum dokusu…
Hak ve hukuk tarumarı sürerken büyük bir kesimden çıt çıkmaması başka nasıl açıklanabilir bilemiyorum, ama şunu biliyorum: İlerde Türkiye’nin hazin öyküsü yazılırken bu suskunluk kitaplarda bol bol incelenecektir.