Ekonominin direksiyonuna getirilen ve para bulmak için Körfez ülkelerine çok sayıda sefer yapan Bakan Şimşek, yıllar sonra ilk kez, Maastricht kriterlerine dikkat çekti. Çünkü, dışarıdan kalıcı bir biçimde para bulmanın da AB’ye tam üyeliğin de yolu o kriterlerin yerine getirilmesinden geçiyor.
Maastricht Kriterleri AB’nin 1990’larda “üye olma koşullarını” düzenlediği iki belgeden “ekonomiye ilişkin olanıdır. 1993’te yürürlüğe giren Maastricht kriterlerine göre aday ülke şu beş konuda: “enflasyon, devlet borçları, bütçe açığı, faiz oranı ve parasının dış değeri” konularında başarım durumuna göre değerlendirilir.
Türkiye’nin bu kriterleri yerine getirmekten ne kadar uzak olduğunu anlamak için bunlardan yalnızca birini alalım: “Toplulukta en düşük enflasyona sahip (en iyi performans gösteren) üç ülkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile üyeliğe ”aday” ülkenin enflasyon oranı arasındaki fark 1,5 puanı geçmemelidir”. Belirtmekte yarar var, AB’de, şu vurgu ders kitaplarında yer alır: “Enflasyon bir numaralı halk düşmanıdır.” Doğallıkla enflasyonist politika izleyenler de!