HİLAL SARI
hilalsari@diken.com.tr
@hilalsaridacka
Uluslararası yayın kuruluşları BBC, Deutsche Welle (DW), France 24 ve Voice of America’nın (VOA) Türkiye’ye özel yeni YouTube kanalı +90 bugün yayın hayatına başladı.
‘Tarafsız Gündeme Bağlan’ mottosuyla yola çıkan +90’da yer alacak içerikler kendi ülkelerinde kamu destekli faliyet gösteren dört medya kuruluşunun çalışanlarınca üretilecek fakat hepsi tek bir platformdan Türk izleyiciye ulaştırılacak.
Bugün yayına açılan YouTube kanalında şimdiden Türkiye inşaat sektörü, Uygur Türklerinin yaşam mücadelesi, trans bireylerin hayatı, çocuk gelinler gibi konuların yanısıra, kültür sanat ve bilim içerikli birkaç video yayında.
Yeni YouTube kanalının tanıtıldığı basın toplantısı,+90’ı tanıtan ve ‘Neden Türkiye’de oldukları’ sorusuna yanıt verilen bir videoyla başladı. Altı çizilen cümle şuydu: “Türkiye ile ilgili konuları takip etmek için +90 YouTube kanalımıza abone olun ve tarafsız gündeme bağlanın.”
Buna göre amaç “bağımsız ve güvenilir bilgi sağlamak, ifade özgürlüğünü teşvik etmek ve basın ögzürlüğünü desteklemek.”
Muhtelif programlarıyla +90 uluslararası politika, ekonomi, bilim ve kültürle ilgilenen, Türkiye’de ve yurt dışında Türkçe konuşan herkese ulaşmayı hedefliyor.
Platformun basına tanıtıldığı toplantıda BBC Dünya Servisi Müdürü Jamie Angus, Deutsche Welle Genel Müdürü Peter Limbourg, France24 İngilizce Servisi Müdürü Gallagher Fenwick, Voice of America Güney ve Orta Asya Servisi Müdür Yardımcısı Eric Phillips açıklamalar yapıp gazetecilerin sorularını yanıtladı.
‘İnsanlar birbirini daha iyi anlayabilsin istiyoruz’
Limbourg fikrin 16 ay önce geliştiğini ve yeni bir marka yaratmaya karar verdiklerini söyledi: “Türk pazarına sunabileceğimiz çok daha fazla içerik olduğu için bu ihtiyaç doğdu. Almanya Türkiye’yle çok ilgileniyor, Almanlar Türkiye ile ilgileniyor. İnsanlarımız arasında daha iyi bir diyalog olsun ve birbirlerini daha iyi anlayabilsinler istiyoruz.”
‘İçeriğin tek bir yerde olması çok önemli’
Angus, 80 yıldır Türkiye’de olduklarını hatırlatarak şu değerlendirmeleri yaptı: “BBC Türkçe şu anda 80 yıldır Türkiye’de. 1939’da radyo olarak başladı. Geçen tüm bu yıllarda izleyici değişti ve evrimleşti. Şimdi çok daha dijital bir odağımız var. 16 ay önce Türk izleyicisine ve dünyadaki Türk diasporasına ulaşmak için ne yapabiliriz diye düşündük.Yeni izleyici özellikle de gençler – YouTube’u izliyor. Özellikle de Türkiye. Sosyal medyada ne kadar çok içeriği aynı yerde tutarsanız, içeriğiniz o kadar geniş kitleye ulaşabiliyor. O yüzden de birlikte ortak bir YouTube platformunda çalışmanın hepimiz için daha iyi olacağını düşündük. +90 tarafında çok daha açıklayıcı bir içerik olacağını düşünüyoruz. Bizim için de öğretici bir süreç olacak, genç Türk izleyicilere ulaşmaya çok önem veriyoruz.”
‘Projede itici güç Türkiye’nin genç nüfusu’
Projenin itici gücünün Türkiye’nin genç nüfusu olduğunu vurgulayan Angus “Türk nüfusu demografik olarak dünyayı merak eden bir genç nesil yetişiyor. Dünyanın geri kalanı Türkiye’yi nasıl görüyor onu da görmek istiyotlar. Sanırım bu projenin en itici gücüydü” dedi.
‘Kaliteli içerik yaratmayı hedefliyoruz’
Phillips şunları söyledi: “Türkiye’de genç ve etki sahibi insanlara ulaşmak istiyoruz ve bu gençler online. Dolayısıyla bizim de online olmamız gerekiyor. Dijital ortamda çok fazla ses var. Ve bu ekiple kaliteli içerik yaratmayı hedefliyoruz. İzleyici olarak online olup içerik bulabilmeniz harika tabii ki fakat içeriği tek bir yere getirebilmek çok büyük önem taşıyor. Türkiye ABD için de çok önemli bir ülke o yüzden de çok heyecanlıyız bu projeden. Bu proje geldiğinde ‘Neden’ diye sormadık, ‘Neden olmasın’ dedik.”
‘Soru sormak için buradayız’
Fenwick, bu ortaklarla iş yapmanın kendileri için çok önemli olduğunu, güvenilir ve teyit edilmiş içerik sunduklarını belirterek “Birbiriyle iletişim kurmayan insanların da – birbiriyle konuştuğu iletişime geçtiği bir platform yaratmak – köprüler inşa etmek – fikirleri empoze etmek yerine sorular sormak için buradayız” dedi.
Dört basın kuruluşunun yöneticileri projede Türk gazetecilerle -çoğunlukla da freelance gazetecilerle- çalışıldığını, Türkiye’de basın özgürlüğünün tehlikede olduğunu, +90’ın dört tarafsız haber yapacağını vurguladı.
Projenin daha önce yapılmış bir örneği yok ve şimdilik başka dillerde yapılması planı da gündemde değil.
İleride bir televizyon kanalına dönüşme ihtimali olup olmadığı sorusunu Angus pişman oldukları televizyon girişimini hatırlatarak yanıtladı.
Limbourg şu yanıtı verdi: “Gelecekte tabii ki her şey olabilir, ama şu an için öyle bir plan yok. Normalde televizyonunuz olur ve sonra dijitale dönmek istersiniz. Biz burada tersten gidiyoruz. İzleyici sayılarına bağlı olarak ilerleyeceğiz. Ama şu anda tek bir şeye odaklanmak – sosyal medyaya özellikle de YouTube’a – daha önemli.”
‘Manipülasyon diyenler olacaktır’
Gençlere ulaşmaya çalışmalarının manipülasyon ve toplum mühendisliği olarak yorumlanacağı durumlar olabileceği hatırlatılan bir soruyu Limbourg şöyle yanıtladı: “Dört tanınmış medya grubunun – kamu hizmeti yapan dört kurumun – çalışanlarıyız zaten. Ciddi ve tarafsız gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Tabii ki bundan mutlu olmayan insanlar olacaktır. Ama editöryel bağımsızlığımızla gurur duyuyoruz.”
‘Bizler gazeteciyiz, hükümet sözcüsü değil’
Almanya, ABD, Britanya ve Fransa’nın kamu destekli yayınları olmaları sebebiyle birbirine ters düşen ülke çıkarlarının olduğu durumlarda nasıl bir yayın politikası izleneceği sorusuna yanıt da Limbourgh’dan geldi: “Bizler gazeteciyiz, hükümetimizin sözcüleri değiliz. Ülkelerimizi temsil etmiyoruz. Ülkemizin çıkarını haberleştiririz ama bu bizim diyeceğimizi etkilemez. Bu kısmın çok iyi anlaşılması gerekiyor. Aralarda nüanslar olabilir ama bu da haberin içeriğini zenginleştirecektir ve biz zaten çeşitliliği savunuyoruz.”
‘Anlaşamadığımız yerler olabilir ama içerik zenginleşecek’
Fenwick şunları söyledi: “Ortak değerlerimiz var ve bunlar hoşgörü, saygı, bağımsızlık. Tabii ki anlaşamadığımız yerler olabilir, bu ilişki daha önce de test edildi ve farklı partnerlerle çok renkli içerikler yapabildik. Aslında bu farklılık içeriği zenginleştiren bir unsur” dedi.
‘Washington’da siyaseten konuşmaya meraklı bir sürü insan var zaten’
Phillips şöyle konuştu: “Washington’da siyaset olarak ne olduğunu söylemeye hayli meraklı bir sürü insan var zaten. Biz bağımsız yayıncılarız ve hiç böyle bir etki altında kalmadık. Bundan sonra da kalmayacağız.”