Abartıldığı haliyle 800 milyar dolar olan yıllık üretim gücümüz, diğer adıyla gayrisafi yurtiçi hasılanın yıllık yüzde 5 büyümesiyle elde edilen 40 milyar doların topluma yansımasının planlanmasıdır tüm dava. Bu ek gelirin kimler arasında paylaşılacağı, ek yatırımların nerelere yapılacağı ve daha da önemlisi insan sermayesinin nasıl yetiştirileceği ile ilgilidir her şey.
Bu kapasite ve ek gelirle ilerisini planlar bir ülke. Dış borca fazla eğilim göstermez. Onun ne kadar korkunç sorunlar çıkaracağını, geleceğimiz olan gençlerin omzuna ne kadar yük bırakacağını bilir aklı başında her yönetici. Daha açık bir söyleyişle, çalıyı dolanmadan, başkasına el açmadan kendi olanaklarını zorlayarak ilerleme sağlar akıllı yönetici.
Son 7-8 yıldan beri yaşanan ekonomik duraklama ve yıkıma doğru giden süreçte bunlar tamamen unutuldu. Ne akılcı politika ne de akıllı politikacı kaldı ülkede. Akıldışı ve zamanın gereklerine uymayan yatırımların geleceği ipotek altına alan cinsi şimdilerde kendini ele avuç açmaya, Merkez Bankası’na rezerv toplamaya itti.
Üretim desteği olmadan çarkın dönmesini sağlamak için sıcak para güzellemesi sardı tüm ülkeyi…
Başkasının parasıyla, ihracatçının dövizi bozdurma zorunluluğu ve benzeri yöntemlerle bizim olmayan döviz ile Merkez Bankası’nın bilançosunu renklendiriyoruz şimdilerde.